Evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2010 Cuma

En ilginç evlenme teklifleri



Son zamanlarda erkekler tarafından ilginç evlenme teklifleri icat oldu. Hayal güçleri geniş olan insanlar tarafından yapılan evlenme teklifleri bazen beklendiği gibi gerçekleşmez. İşte en ilginç evlenme teklifleri…


1. EVLENME TEKLİFİNİ 20 BİN KİŞİNİN ÖNÜNDE SUNDU

Zavallı genç, sevgililer gününde, bir NBA maçı sırasında 20 bin kişinin önünde sevgilisine evlenme teklifini sundu. Maça ara verildiği anda sahaya fırlayan genç, kız arkadaşını da sahaya çağırdı. Ulusal kanalların da canlı yayın yaptığı maçta şoka giren genç kız evlilik teklifini reddetti.


2. MİLKSHAKE İÇİNDEKİ YÜZÜĞÜ YUTTU

Reed Harris nişanlısı Kaitlin Whipple'a evlenme teklifini fast-food zinciri bir restoranda gerçekleştirdi. Sıcak bir yaz gününde soğuk çilekli bir milkshake içine pırlanta yüzüğü atan Reed, arkadaşlarını da restorana davet etti. Ancak bu esprili evlenme teklifinin sonu pek de eğlenceli bitmedi. İçeceğin içindeki yüzüğü yutan talihsiz Kaitlin'i zar zor hastaneye yetiştirebildiler. İki gün hastanede kalan genç kadın iyileştikten sonra Reed Harris'ten yeni bir evlenme teklifi aldı ve en sonunda evlendiler.


3. BALON İÇİNDEKİ PIRLANTA YÜZÜKLE TEKLİF

Londra'da Lefkos Hajji isimli adam, nişanlısı Leanne'ye evlenme teklifini helyum gazıyla şişirilmiş bir balonun içine konmuş 12 bin dolarlık pırlanta taşlı yüzükle yaptı. Evlenme teklifini sözlü bir şekilde yaptıktan sonra içinde yüzük bulunan balonu sevigilisine verirken ani bir rüzgar çıktı ve balon bir anda havalanmaya başladı. Balonun arkasından bir süre koşan genç adam balona yetişemeyeceğini anlayınca, arabasıyla bir süre daha balonun peşinden devam etti. Havalanan balon gittikçe gözden kaybolunca, Lefkos yüzükten umudu kesti. Olayın ardından yeni bir yüzük alıncaya kadar Lefkos'la tüm ilişkisini kesen Leanne'ı tekrar ikna etmek genç adamın zamanını aldı.


4. EVLENME TEKLİFİ ŞOVUNU UFO ZANNETTİLER

Almanya'nın Plattling kentindeki genç bir adamın evlenme teklifi bölgede UFO paniği yarattı. İçinde ışık yanan balonları havada uçuran genç adam, tüm kasabanın balonlarla renklenmesine neden oldu. Kasaba halkının 'Kenti UFO'lar bastı' diye yorumladığı bu gösteri, şüphesiz 'evet' cevabını da beraberinde getirdi.


25 Ağustos 2010 Çarşamba

Başarılı bir evliliğin 7 sırrı



Hayatınızı paylaşacağınız insanı bulup, birbirinize bir ömür boyu ‘eş’ olma sözünü verdiniz… Ama verdiğiniz bu sözü tutabilmek için bazı noktalara dikkat etmelisiniz; ilişki uzmanı Jennifer Good’dan size 7 önemli tavsiye:

1. Birbirinizin destek sistemi olun.
Hayat içerisinde pek çok şeyle karşılaşacaksınız. Bunların güç olanlarını atlatmak için yanınızda sizinle birlikte zorluklara kol kanat gerecek birinin olduğunu bilmek sizi rahatlatacaktır. Aynı şekilde siz de eşinizin zor anlarında onun yanında olduğunuzu belli edin. Bu karşılıklı özveri ve destek ilişkinizin temellerini sağlamlaştıracaktır.

2. Fedakarlık etmekten kaçınmayın.Şimdiye kadar insanın her zaman kendi istediklerinin olmadığı, olamadığı konusunda hemfikir olmuş olmalıyız. Fedakarlık etmek çoğu anlaşmazlığı çözümleme yolunda iyi ve büyük bir adımdır. Kişisel isteklerinizde esnek davranmalı, isteğinizin ilişki içinde olduğunuz insanı nasıl etkileyeceğini de düşünmeli ve belki biraz törpülemelisiniz. Bazen ise değiştirilmeyen istekler karşılıklı özveriler şeklinde tatmin edilebilir; mesela bir bulaşık makinesi karşılığında erkek erkeğe bir geceye ses çıkarmamak, ne yaptıklarını biliyor olduğumuz sürece iyi bir değiş tokuş olabilir. Fedakarlık, birbirinizdeki farklılıkları nasıl göğüslediğinizdir ve bu pek çok zaman size birbiriniz hakkında yeni şeyler keşfettirebilir.

3. Aşkınızı ifade etmek için farklı yollar deneyin.
Sadece söylemeyin, gösterin! Sadece göstermeyin, söyleyin! Yani eşinize olan duygularınızı ifade etmek için tek bir yoldan fazlasını deneyin. Çeşitlilik evliliği tatlandıran baharat gibidir. Sevgilinizin yastığının altına aşk notları bırakın, işe gitmeden önce aynaya rujla ‘seni seviyorum’ yazın. Arabasının sürücü koltuğuna, binerken bulacağı şekilde çiçek bırakın. Birlikte yürüyüş yaparken durun ve onu kendinize doğru çekip öpün. Birbirinizi sürekli şaşırtın ki aşkınız taze kalsın!

4. Birbirinizin özeline saygı duyun
Eşinizi kendi özel hobilerini geliştirmesi için yüreklendirin. Böylece onun gerçekten zamanını geçirmekten zevk aldığı şeyleri öğrenme ve paylaşma şansını elde edeceksiniz. Aynı şekilde sizin de kendi özel zevklerinizi tatmin edeceğiniz ve hatta geliştireceğiniz zamanı da elde etmiş olacaksınız. Bu yeni ilgi alanları birbirinize ayırdığınız zamanları daha verimli geçirmenize de sebep olacaktır.

5. İlişkinizin değerini bilin.
Hayat belirsizliklerle doludur. Birbirinizle küskün bile olsanız, hiçbir tartışma yollarınızı ayıracak kadar önemli değildir. Bunu aklınızın bir köşesine yazarsanız, hem beraberliğinizin ömrünü uzar hem de ilişkilerinizdeki tavırlarınızı daha net bir bakış açısıyla değerlendirebilirsiniz. İlişkilerinizin değerini iyi bilmek, işleri çığırından çıkartmamanın anahtarıdır.

6. Birbirinize karşı düşünceli ve nazik olun.
Bu kulağa yabancı gelmeyecektir, fakat yine de kaç kere sevgilinizi sinirden ısırdığınızı veya gereksiz tenkitlerde bulunduğunuzu bir düşünün. Kelimeler ve kullanıldıkları tonlar kalıcı bir intiba bırakacaklardır. Bunu kullanarak, geçmişe baktığınızda sizi gülümsetecek anılara sahip olabilirsiniz… Veya tam tersi… Uzun evliliklere imza atanlar, karşılıklı nezaket ve saygıyı günlük hayatlarının bir parçası haline getirerek başarırlar.

7. Birbirinizin başarılarını gündeme getirin, zayıflıklarını değil.
Siz bir takımsınız. Birlikte çalışıp pek çok şeyi birlikte sırtlanacaksınız; ev alacak, arabanızı yenileyecek, kişisel kariyerlerinizi geliştirecek, çocuk büyüteceksiniz ve daha fazlası… Eğer zamanınızı birbirinizin yanlışlarını yüzüne vurarak geçiriyorsanız, hayallerinizi gerçekleştirmek için gerekli olan eforu boşa harcıyorsunuz demektir. Birleşmenin, daha güçlü olmanın ve bunun için de birbirinizi motive etmenin yollarını bulmalısınız. İyi bir ilişkinin her şeyden önce iyi bir denge gerektirdiğini unutmayın ve birbirinizin eksiklerini tamamlayın; böylece sizi bekleyen zor hayat şartlarına karşı çok daha dirençli ve güçlü olacaksınız.

Kaynak: Gelindergisi.org

Nikah masasında ikinci kez



Sütten ağzınız yandı, yoğurdu üfleyerek de olsa yemek istiyorsunuz… Yani ikinci kez evlenmeye karar verdiniz. İşte size ikinci evlilik öncesi küçük uyarılar:

Aslında kaygı duymanızı gerektiren bir durum olmasa da, çevreniz sizi ikinci evliliğe maalesef böyle hazırlar. İlk kez evlenen her kadın ufak çaplı bir buhran geçirir. Ne de olsa bir yanda böylesi büyük bir karar almanın yükü, diğer yanda etiketler ve mutlu olup, herkesi mutlu etme çabası var.

Ama eğer konu ikinci evlilikse, o zaman sorunlar ve baskı da katlanıyor. Bir kere her şeyden önce ilk evlilikten olan çocuk meselesi ve bu durumda ortaya çıkan, sevimsiz ‘üvey’ kavramı var. Tabii bir de fazladan işe karışan aile ve akrabalar. Üstelik her birinin de bu düğünün nasıl olması gerektiğiyle ilgili değiştirilmesi zor fikirleri var…

Çocuğunuz varsa…

İlk evlilikten çocukların olması ihtimal dahilinde. Tabii onlara bu durumu açıklamak da kolay bir iş değil. Peki ne yapabilirsiniz?

Onlara evlenme planlarınızdan bahsedin ve bunu olabildiğince erken yapmaya çalışın. Bunu, evleneceğiniz kişiyle beraber yapın. Çünkü sizi birlikte görmek, çift olarak algılanmanızı ve kararın önemini vurgular.

Bu konuyu sizinle konuşmaları için onlara zaman ayırın.

Çocuklarınızın yaşları büyük bile olsa bu onları için kolay bir durum olmayacaktır.

Bu durumun onları nasıl etkileyeceğine dair gelecek sorulara hazırlıklı olun.

Bu yeni haberi sindirebilmeleri için onlara zaman tanıyın.

Fikre karşı çıkan çocuklar bile zamanla bunu kabul edebilir. Unutmayın, eğer eşinizin çocuğu varsa bir aileyle evleniyorsunuz demektir.

Çocuklarınıza düğün günüyle ilgili önerilerini sorun. Onları da hazırlıklara dahil edin.

Eğer çocuk nikahta bulunmazsa, bu olayı asla kabul etmeyebilir. Bu da yeni bir aile yaşantısı için en iyi başlangıç değildir.

Tüm bu şartları sağladığınız halde çocuğunuz durumu kabullenmek istemiyorsa, o zaman ödün vermeniz gerekecek. Bu durumda sağduyu gösterip, üstüne gitmemek ve bunu büyük bir olaya çevirmemek en akıllıcası. Eğer geri çekilirseniz, çocuğun saygısını kazanabilirsiniz. Düğüne katılsınlar, ya da katılmasından, hep beraber fotoğraf çektirmeye çalışın. Bu, sizin yeni bir aile kurduğunuzun göstergesi olacaktır. Çocuk, bunu o an kabul etmese de, ileriki zamanlarda kendini bu oluşumun değerli bir parçası gibi hisseder.

Ne giymelisiniz?

İkinci kez evlenen gelinler, ne giyecekleri konusunda kararsız kalırlar. Beyaz gelinlik mi, yoksa özel bir elbise mi gibi soruların cevabı aslında tamamen size bağlı. Önemli olan, bu günün size ait bir gün olması. Etrafın fikirlerinden etkilenmemeye çalışın. Sonuçta ikinci kez evlenenlerin ne giyeceğine dair bir kural yok. Bu konudaki tek etiket, gelinliğin duvaksız ve kuyruksuz olması.

Bu ikinci evliliğiniz olduğu için, size ‘makul’ bir giysi giydirmeye kararlı akraba ve mağaza görevlilerinden uzak durun. Başta da belirttiğimiz gibi, her şey sizin ne istediğinize bağlı. Sonuçta bu sizin düğününüz.

Kimleri çağıracaksınız?

Davetiyeleri göndermeden önce evlenme planlarınızdan olabildiğince az insana bahsedin. Özellikle de küçük bir törenle evlenmek istiyorsanız. Muhtemelen herkese bu haberi vermek istiyorsunuz ama düğüne çağırmayı düşünmediğiniz insanlara da bunu haber vermek alınmalarına sebep olacaktır.

Eski eşinize mutlaka söyleyin. Çünkü bunu başkalarından duymak, aranızdaki ilişkiyi zedeleyebilir. Evliliğiniz dolayısıyla onun ailesinden bazı kişiler, ya da arkadaşlarıyla yakınlaşmış olabilirsiniz. Eğer onları da düğüne açğırmak istiyorsanız, davetlileri yerleştirme planına özen gösterin.

Biraz özgünlük…

İlk evliliğinizi düşünün ve eğer mümkünse, evleneceğiniz kişinin sizden önceki düğün fotoğraflarına da bakmaya çalışın. Bu, size nasıl hazırlanacağınıza dair iyi bir başlama noktası sunacaktır.

Yeni bir hayata başlıyorsunuz. Düğününüze çağıracaklarınızın bir çoğu sizi daha önce de evlenirken görmüş olacak. Bu nedenle tamamen yeni bir başlangıç yaptığınızı göstermeniz iyi olacaktır.

Daha önce hiç evlenmemiş biriyle evleniyorsanız, kendisinin ‘ikinci’ olduğunu hissettirmemelisiniz. İlk evliliğinizde kullandığınız tema, öğeleri vs kullanmak onu mutsuz edip, sizden uzaklaşmasına sebep olabilir.

Kaynak: Cosmoturk.com

Evliliğe Hazırlanırken Kriz Önleme Tüyoları



Kayınvalide gelinlik hakkında sürekli konuşur, gelinin teyzesi mücevheleri seçme konusunu ele alır… Gelinle damadın sinirleri de yay gibi gerilir. Bunları önlemek için sakin olmak gerek.

Birbirlerine deli gibi aşık oldukları halde düğün arifesinde ‘yollarını ayırmaya kalkan’ çiftlerin sayısı hiç de az değil… Nikah öncesi gerilen sinirler, düğün telaşı sırasında ailelerin birbirlerine laf dokundurması gibi etkenler; mutluluğa yelken açacaklarını sanan çiftlere hayatı zindan eder.

Ortak Karar Alın

‘Düğün öncesi yaşanan tatsızlıklar’la ilgili araştırmalar yapan Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk, çiftlere ‘kavga çıkmasını önleyecek’ tavsiyelerde bulundu.

♦Evlenmeye karar veren gençler, evlilik sürecinin nasıl yönetileceğine karar vermeli. “Gelinliğe kim karar verecek?” ya da “Eve alınacak halı konusunda kimin sözü geçecek?” gibi soruların yanıtı verilmeli.

♦Para nasıl bölüşülecek, kime borçlanılacak, o borç ne zaman ödenecek, kimden ne kadar alınacak? Bunlar bu iki insan tarafından kararlaştırılması gereken başlıca sorular. Bunların yanıtı açık yüreklilikle işin başında belirlenirse; hazırlık süreci daha az sancılı geçer.

♦Her ailenin ‘bilge’ konumunda bir üyesi vardır. Onlar sağduyulu insanlardır ve ilişkilerin toparlanmasına ve düzgün gitmesine çok katkıda bulunur. Çiftler; herhangi bir sorun çıktığında bu kişilerden destek almalıdır.

Sinirler Geriliyor

Bu mutlu ana gelinceye kadar gelinle damat ‘yakın çevrelerinin de etkisiyle’ pek çok badire atlatıyor. Gelinlik modelinden, düğünün nerede yapılacağına kadar en özel konularda bile karışanlar olunca; sinirler geriliyor. Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk, bu tür gerginlikleri önlemek için çiftlerin en baştan birlikte karar almasını öneriyor.

Evliliğe Hazırlık Projesi

Yurtdışında da uygulanan ‘Evliliğe Hazırlık Projesi’ Davranış Bilimleri Enstitüsü tarafından Türkiye’de yürütülüyor. Psikolog Emre Konuk, ‘Evlilige Hazırlık Projesi’ne ilişkin şu bilgileri verdi: “Gençlerle yolun başındayken ilişkileri için birşeyler yapmanın, gerekirse müdahalelerde bulunmanın, ilişkilerin geleceğine bakıldığında da bu müdahalelerin boşanmaları önemli ölçüde azalttığını görüyoruz.”

Projenin Faydaları

♦Evlenmeyi veya beraber yaşamayı düşünen çiftler arasındaki uyumu göstermek.
♦Danışanların ilişkilerini güçlendirmek için neler yapabileceklerine ışık tutmak.

Kaynak: Mutlugelin.com

Erkekler Neden Alyans Takmak İstemez?



Yeni evlenen erkekler veya yıllardır evli olan bazı erkekler alyans takmayı sevmezler. Bu onların sadakatsiz ya da anlayışsız olduğunu gösterir mi? İşte bu sorunun cevabı!

Burada önemli olan şey eşinizin yüzük takmamak için nasıl bir gerekçe sunduğu! Rahatsız ettiğini mi söylüyor? O zaman parmağına göre tekrar ayarlatmayı teklif edebilirsin.

Kaybetmekten mi korkuyor? O zaman sigorta yaptıralım önerisinde bulun. Elleriyle çalışıyorsa, iş dışında takmasını isteyebilirsin. Kısacası bahanelerini çürütebilirsin.

Ancak eşin sana yüzüğü taktığını söyleyip istemediği zamanlarda çıkartabilir. Bu yüzden bu konuyu çok da dert etmek, boşu boşuna can sıkıntısı yapmana neden olur. Zaten eşinin sana sadık kalmasını o yüzüğün sağlayacağını düşünüyorsan, başka konulardaki sıkıntılarını irdelemelisin. Günümüzde parmağa takılan bir yüzük kadın ve erkekler için çok caydırıcı olamayabiliyor.

Kaynak: iVillage Türkiye

Kadınların Yatakta Yaptıkları 8 Hata



Psikoterapistlerin gözlemleri kadınların yatakta yaptığı hataların evlilikte mutluluğu gölgelediği yönünde. Uyumlu bir evlilikte cinsel mutluluğun gözardı edilmemesi gerektiğini savunan uzmanlar kadınlara ait hataları sıralamışlar. İşte onlar…

1- Kadın olduğunu unutmak! Kocanıza ya da erkek arkadaşınıza ‘en yakın kız arkadaşınız’ muamelesi yapmayın. O sizin eşiniz, kız arkadaşınız değil.

2- Kutsal anne maskesinin ardına saklanmak. Sanki cinsel kimliği yokmuşcasına kadınların sürekli anne haliyle dolaşması erkeklerin tadını kaçırıyor. Mümkünse anne kimliğinizi yatak odasına taşımayın.

3- Heyecansız, yorgun, bitkin halde yatağa girmek. Cinselliği yaşamanızı utanma duygunuz engelliyorsa hata yapıyorsunuz diyor uzmanlar. Tam tersi yatak odasında canlı ve yeniliğe açık olun.

4- Dut yemiş bülbül gibi olmak. Cinsel hayat söz konusu olduğunda erkeklerin uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaçları olduğu bilinen bir gerçek. Bu gerçeği göz ardı etmeyin.

5- Vücudundan memnun olmamak. Bunu düşünmek için biraz geç değil mi? O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi, sizin de kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemli, unutmayın!

6- Eşinizin beğendiği diğer kadınları aşağılamak erkeklerin hiç de hoşuna gitmiyor. Beğendiği kadın sıradan ve basit olabilir. Eşiniz beğendiği için yorum yapmamayı deneyebilirsiniz.

7- Cinselliği araç edinmek. İlişkiyi yönlendirmeyi ayaktayken deneyin, yatar pozisyonun, uzun süreli evliliklerde sakıncalı olduğu görüşünde uzmanlar.

8- Eşinizin de dokunulmaya, ihtiyacı olabilir. Dokunmak dünyanın en muhteşem iyileştiricisi. O sizi nasıl seviyorsa, siz de onun sevmeyi öğrenmelisiniz.

1 Ağustos 2010 Pazar

Evlilik ilişkiyi güçlendiriyor



Şunu kabul etmeliyiz ki; güçlü, özgür ruhlu, kendi kendine yeten ve duyarlı kadınlar olarak işimiz zor. Bir yandan evlilik fikrine kesinlikle karşıyız, bir yandan aile büyüklerimizin imalı sözleriyle mücadele ediyoruz, bir yandan da genlerimize işlemiş olan ve kafamızdan atamadığımız 'Evlenmemek bir eksiklik mi yoksa?' sorusuyla savaşıyoruz.

Evlilik aşkı öldüren, duygusal ilişkiyi yıpratan bir canavar mı?
Nasıl oluyor da 'hastalıkta ve sağlıkta, bir ömürboyu' birlikte olmayı kabul eden bir çift birkaç ay içinde kanlı bıçaklı hale gelip bunun sorumlusunu aslında kendilerinin oluşturduğu, yani onlar olmasa varolmayacak olan evlilik kurumuna atıyor? Şurası kesin ki, kadınlar da erkekler de aceleci davranıyorlar. Birbirlerini tanımadan evlenmeye kalkıyorlar. Ama birbirini tanımak derken kastedilen kesinlikle karşı tarafın mayonez sevdiğini ya da siyah renkten hoşlandığını bilmek değil.

Ömür boyu destek
Bir kadınla bir erkeğin uyuşması, aynı müziği dinlemeleri ya da ikisinin de sinemaya gitmekten hoşlanmaları anlamına da gelmiyor. Sizinle ortak zevkleri paylaşan birçok erkek bulabilirsiniz. Evlilik ancak, aynı olmasa da birbirine yakın iki dünya görüşünün, iki yaşam tarzının bir araya gelmesiyle, amaçların ve gelecekten beklentilerin uyuşmasıyla başarıya ulaşabilir. Üstelik sayıları az olmakla birlikte bunu yapabilen çiftler de var. Onlar için evli olmak bir yük değil; sorumlulukların paylaşıldığı, 'takımruhu'nun oluşturulduğu, sevginin pekiştirildiği, karşılıklı güvenin temel alındığı, iki insanın tam anlamıyla bir bütün haline geldiği, sağlam bir yaşam biçimi...

Birlikte alınan kararlar, dökülen gözyaşları, atılan kahkahalar, zorluklara karşı omuz omuza mücadele etme, karşılıklı sabır göstermeyi, iletişim kurmayı ve daha da önemlisi birlikte yaşamayı öğrenmek, birbirini geliştirecek yönde ve düzeyli bir biçimde tartışmak, yaşanan acılar karşısında birbirine destek olmak ve belki de gelecekte bir çocuk sahibi olup yeni bir insana hayat vermenin ve onun sorumluluğunu birlikte üstlenmenin verdiği yakınlaşma...

Peki ya aşk? Merak etmeyin, evlenseniz de ömür boyu bekar gezseniz de aşkın ömrü belli. Aşkın ve ilk heyecanların yerini alan sağlam, sürekli ve sıcak bir sevgiyi, sonsuz aşkı bekleyip sonsuz bir hayalkırıklığına uğramaya; ilişkinin yeni bir solukla bambaşka bir boyuta geçmesini ve farklı bir yaşam deneyimiyle zenginleşmeyi kısa süreli yürek çarpıntılarına; ömür boyu yanınızda olacak bir dostu, eğlenceli ama sonuçta yapayalnız bir hayata tercih edersiniz herhalde...

Evlilik konusunda bilmemiz gerekenler



Geçmişte evlilik, özellikle çocuk sahibi olmak için ve iş bölümü yapabilmek için yapılan bir sözleşmeydi.

Eşlerin belirli ve iyi tanımlanmış rolleri vardı. Şimdi bunlar değişti ve eşler hem kendilerinin özgürlük alanlarını koruyarak hem de duygusal, düşünsel, cinsel, ekonomik kısacası hayatın her alanında olabilecek en üst düzeyde yakınlık kurmak istiyorlar. Kendilerini daha iyi anlatmak ve karşılarındakini daha iyi anlamak istiyorlar.

Eviliğe doğru giden bir ilişkide nelere dikkat etmek gerekir?
Her bir partner flörtteki ilişkiye kendi kişiliğini, mizacını ve değer yargılarını katar. Her bir partnerin belirgin duygusal ihtiyaçları vardır ve bilinç dışı olarak diğerinin bunlara cevap vermesini bekler. Doğal ve doğru olan, çiftlerin birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacaklarını anlayıncaya kadar kalıcı kararlar vermekte acele etmemesidir. Bazen bu dönem tam anlaşılmadan, çiftler kendilerini bir anda evli ya da çocuk sahibi olarak bulabilmektedir. Bu durum ilişkinin sıkıntılara girme riskini artırır.

Karşı cinsten birine yakınlaşırken ilişkinin hangi boyutlarına dikkat etmeli?Bir çiftin beraberliğinde başlıca beş tür ilişki söz konusudur: Fiziksel, duygusal, sosyal, entellektüel, zihinsel ve ruhsal. Çoğunlukla bu alanlardan birinde ortaya çıkan sorun diğer alanları da etkileyebilmektedir. Örneğin duygusal alanı ilgilendiren sevgi eksikliği fiziksel alandaki cinsellik boyutunu zedeleyebilir. Benzer şekilde entelektüel ya da zihinsel alandaki bir problem de duygusal alanı etkisi altına alabilir. Ancak temel problemin nerede başladığı önemlidir ve profesyonel yardımın da odaklanması gerekir. Aksi taktirde örneğin kaynağındaki zihinsel, ruhsal veya duygusal sorun giderilmeden cinsel bir problemin tedavisi pek mümkün olmaz.
Bazen birden fazla alanda aynı anda sorun olabilir. Aynı örnekten gidersek; duygusal ve zihinsel uyumsuzluklarının yanında aynı zamanda bunlardan bağımsız olarak bir cinsel soruna da sahip olan çiftin durumu daha karmaşıktır ve terapiste de daha fazla iş düşer.

Büyük aşkların evliliği daha mı sağlam olur?
Büyük aşklar, büyük pembe hayallerle başlayan birlikteliklerde kaçınılmaz olarak ortaya çıkan küçük olumsuzluklar bile büyük düş kırıklıklarına yol açabilmekte ve ilişki daha duyarlı ve kırılgan olmaktadır. Çiftler başlangıçta en iyi hayallerini ortaya koyup, birbirlerinin ve ilişkilerinin kusurlarını gözardı ederler ama imzalar atıldıktan sonra idealleştirilmiş imgelerin yerini daha gerçeklerinin almasıyla düş kırıklığı, sevginin yitirilmesi ve boşanmalar birbirini izler.

İlişkinin ilk romantik döneminde çiftler birbirlerinin daha çok olumlu özelliklerini görürken daha sonraki dönemde bunun aksine daha çok olumsuz özellikler dikkati çeker. Paradoksal bir şekilde, ilişkinin başında karşılıklı yaşanan güçlü duygular, devamında ilişkinin zayıflamasına yol açıp, ilişkiyi tehdit eden bir unsur olabilmektedir.

Yapılan araştırmalarda evliliğe büyük bir romantik mutluluk içinde başlayan çiftlerde boşanma eğilimi daha fazladır ve '"ilmlerdeki gibi bir aşk" ile başlamayan evliliklerde evliliğin geleceği daha fazla ümit vadetmektedir.

Peki ne yapmalı, sağlam olsun diye pek de heyecan uyandırmayan ilişkileri mi evliliğe dönüştürmeli?
Elbette hayır. Sizi nasıl bir sürecin beklediğini bilmek, ona hazırlıklı olmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak konusunda ihmalkar davranmamak bir çok güçlüğü aşmanızı sağlayacaktır.

Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde artık koruyucu hekimlik tedavi edici hekimlikten daha öncelikli konuma geçmektedir. Bu durum sosyal, ekonomik, biyolojik ve psikolojik boyutları olan psikiyatri için de 'koruyucu psikiyatrik danışmanlık hizmeti' veya 'koruyucu ruh sağlığı hizmeti' olarak öne çıkmaktadır.
Sorunlar veya sorun olma eğilimindeki durumlar henüz bir hastalığa veya psikiyatrik krize dönüşmeden ele alınmalıdır. Örneğin; ufak tefek sorunların ilişkilerini zedelemeye başladığını fark eden bir çiftin, durumları geçimsizlik veya çatışma boyutlarına varmadan profesyonel bir danışmanlık hizmeti almaları daha doğrudur. Bu hizmeti evlenmeden önce almaları ise en doğrusudur. Uyumlu bir çift adayı olup olmadıklarını veya uyumlu bir çift olmak için ne yapmaları gerektiği konusundaki bilimsel bilgileri paylaşmalıdırlar. Zira iyi iki insan da birbirleri ile anlaşamayabilir.