31 Temmuz 2010 Cumartesi

Seviştikten sonra nasıl davranmalı?



Dean Martin'e sormuşlar, seviştikten sonra eşinizle konuşur musunuz diye... Martin "Telefon yanımdaysa konuşurum" demiş! Tabii herkes Dean Martin kadar hain ve aynı derecede "cool" değil! Peki hakikaten cinsel birleşme sonrası uyunur mu? Sigara mı içilir, yoksa sohbet mi etmek gerek?

Ateşli bir cinsel birleşmeden sonra yaşanacak romantik dakikalara "Ayaklarım nihayet ısındı" gibi sözlerle bir giriş yapmak, pek de olumlu sonuçlar getirmez. Karşı cinsin sevgi dolu bakışları bir anda öfkeye dönüşür ve yaşanan o güzel anlar, yerini kavgaya bırakabilir. Az önce hakim olan şefkatin yerinde soğuk rüzgarlar esmeye başlar... Aşkı çağrıştıran mimik ve sözler çok önemlidir.

Ama yine de dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Cinsel birleşmeden sonra ortaya çıkan, uyuma, sigara içme arzusu gibi alışkanlıklar, eksilen bir eğilimin işareti değildir. Doruk noktasına vardıktan sonra, karşı cins kendini birden geri çekerse, bu çok ağrı
verici olabilir.

Fakat çoğu zaman, bu ani hareketin biyolojik nedenleri vardır: Cinsel birleşmenin getirdiği yorgunluk sonucu erkek, dinlenme devresine girer. Bu yüzden de cinsel uyarımlara hep geç tepki verir veya hiç tepki vermez.

İki kişinin birlikte olmalarının, yani bir ilişkiye girmelerinin iki sebebi vardır. Ya birbirlerini çok
sevdikleri için birliktedirler ya da ilişkileri tamamen cinselliğe dayalıdır. Cinselliğe dayalı
ilişkilerde aşka pek yer yoktur. Bu ilişkilere özellikle kadınlar sevişmeden sonra "kullanılmışlık"
hissine kapılırlar. Sevişmeye yol açan o güzel sözler, sadece amaca ulaşmak için başvurulan bir araç gibidir.

İster hareketlerle belli edilen, ister söylenmiş olan o sevgi sözcükleri, sevişmeden sonra büyük bir tutkuyla arzulanır. Kadın, eşinin gerçek duygularını şimdi gösterdiğini zanneder. Çoğu erkek yakınlıktan korkar. Cinsel birleşmeden sonra duruma hakim olmak ister. Sevişme sonrası, "İyiydi..." gibi sözler, bu tip erkekler için çok normaldir.

Kadınların cinsel fantezileri



Sanıldığının aksine kadınların da cinsel fantezileri vardır. Erkekler bunu ne kadar görmezlikten gelse, bazı kadınlar da bu fantezileri ne kadar "sapıklık" olarak algılasa da, aslında "fanteziler" seksin tuzu biberidir... O yüzden fantezilerinize kulak verip zaman zaman aklınızdan geçenleri partnerinizle paylaşmaktan çekinmeyin... "Türk kadınlarının cinsel fantezi" örnekleri pek dillendirilmediği için bu hafta yabancı bir yazarın kitabındaki fantezilerden bazılarını yayınlıyoruz. Ama dileyen, yani cesareti olan kadın okurlarımız "cinsel fantezileri"ni paylaşmak isterse, "yatak odası" sayfamızın kapısı her zaman onlara açık!

Herkes hayal kurar, herkesin düşgücü vardır. Cinsel fantezilerde buna dahil. Ama en çok cinsel fanteziler gizlenir, açıklanmaz. Özellikle de kadınlar fantezilerini çok fazla paylaşma yanlısı değildir. Sadece yakın kız arkadaşlarıyla paylaşırlar cinsel fantezilerini... Kocalarına ya da sevgililerine "fantezilerini" anlatmaya korkarlar.

Nancy Friday'in "fantezi" kitabı
"Fanteziler, cinsiyetin gelişimi olarak düşünülmelidir. Bence kadınlardaki cinsel bilgi potansiyeli, bu gizli tehdit ve güçlü rakip en çok erkekleri rahatsız ediyor". Ünlü yazar Nancy Friday büyük ilgi gören "Benim Gizli Bahçem" adlı kitabının önsözünde böyle diyor.

Farklı sosyal gruplardan, değişik kültürde ve her yaştan kadınla yaptığı sohbetlerde sayısız fanteziyi biraraya getiren Nancy Friday "Benim Gizli Bahçem" adını taşıyan kitabını bu şekilde oluşturmuş. "Kimse kurduğu fantezi nedeniyle suçlanmamalı" diyen Friday'in kitabında birbirinden ilginç "kadın fantezileri" mevcut. İşte bu fantezileri anlatan kadınlardan biri ve onun hikayesi....

Sevgilimi yatakta bir doktor olarak hayal ediyordum!
Vicki, 30 yaşında. Bekar. İkinci eşinden yeni ayrılmış. Egzotik görünüşüyle birçok erkeği etkilemesine rağmen, o hep hain yaradılışlı erkekleri tercih ediyor. Şimdi gözlerini çoktan bir sonraki eşin keşfine dikmiş durumda! Fantezisine gelince...
"Son günlerde sevgilimin doktor olduğunu hayal etmeden onunla yatağa giremiyorum. Bu odaklandığım fantezinin seksi gözümde yüceltip yüceltmediği konusunda herhangi bir fikrim yok. Tek bildiğim hayal ettiğim doktorun, başlığı ve maskesiyle biraz kendi doktoruma benzediği... Oysa şimdiye kadar hiçbir doktorla romantik bir ilişki yaşamadım. Tanrı biliyor ki, muayeneler sırasında da tahrik olmadım. Zaten çocukken de komşu çocuklarıyla hiç doktorculuk oynamamıştım! Ama şu sıralar bir erkekle yatağa girdiğimde onu hep doktorum gibi görüyorum. Ne kadar çok heyecanlanırsam, bacaklarım o kadar havaya kalkıyor ve o doktor da o kadar bacaklarımın arasına giriyor... Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Muayene ne kadar karmaşıksa heyecanım da o kadar şiddetli oluyor. Doktor teşhise yaklaştıkça ben de orgazma ulaşıyorum. Orgazmdan sonra doktorun maskeli suratı bana doğru yaklaşıyor ve o sevgi dolu gözler bana harika durumda olduğumu söylemeden önce her şey olması gerektiği yere dönüyor."

Hayli ilginç olan bu fantezi, Friday'in kitabında yer alanlardan sadece biri. İşin ilginç yanı, bugün birçok erkek, eşlerinin ya da sevgililerinin fantezileri olabileceğini düşünmek istemiyor. "Masum bir hayal" deyip geçiştirmeyi de başaramıyor. Ya kafası takılıyor ya da "olamaz" deyip inkar ediyor.

Bir fantezi daha!
Friday'ın kitabında yer alan diğer bir fantezi ise evli bir kadına ait:

"Size 3.5 yıldır evli olduğumu söylemeliyim. Kocama cinsel fantezilerimi hiç anlatmadığımı söylemeliyim. İşte zaman zaman düşündüğüm fantezilerden biri...

Kocamla sevişirken arkadaşlarımızdan birinin benimle seviştiğini düşünmek bana müthiş bir heyacan veriyor. Başka biriyle ilişkiye girmek gibi bir isteğim yok. Ama bu ekstra heyecanı düşünmek istiyorum. Bu çok mu yanlış? Bunu kocama anlattığımı düşünemiyorum. Kesinlikle onun erkeklik egosunu incitmek istemem, bunu ona anlatmam yanlış olabilir".

En sık rastlanan fantezi örnekleri
* Kocamla sevişirken onun metresi olduğunu hayal ediyorum. Onu, gururlu karısından uzaklaştırıp baştan çıkarmaya çalışıyorum. Veya kendimi bir fahişe gibi düşlüyorum.

* Çeşitli erkeklerin yatakta nasıl olduklarını düşlüyorum. Çok mutlu bir evliliğim var, ama eğer kocamın arkadaşı bana çekici gelirse, ikimizin seviştiğine dair fanteziler kurarım. Mesela içki alırken karşılıklı durduğumuzda onu çıplak hayal ediyorum. Bundan gerçekten fiziksel olarak uyarıldığım kadar zevk alıyorum.

* Masturbasyon yaparken, beni kaçırır kaçırmaz muhteşem güzelliğime dayanamayıp bana hemen tecavüz eden bir adamı hayal ediyorum. Ya da bakireliğime önem verdiğimden yatmadığım, ama çok seksi eski sevgilimle seviştiğimi hayal ediyorum.

* Hayatımdaki erkekler hep biraz zayıftılar. Fantezilerimdeki erkekler ise daima ayaklarını yere basmasını bilen He-man tarzı adamlar. Hayalimdeki erkek beni dizine oturtup çıplak popomu bir güzel dövüyor, sonra da sevişiyoruz.

* Hayalllerimde ben bir striptizciyim, sahnede gösteri yapıyorum. Sonra da seyircilerin arasına girip bir sürü erkekle sevişiyorum.

* Ben bir erkeğin kocaman kaslarıyla ilgili hayal kuruyorum. Tam evimizin önünden her gün caddeden geçtiğini gördüm birinin. Onun siyah sakalı ve çok güzel gözleri var.

* Ayaklarımın altından sular akan bir sahilde olduğumu hayal ediyorum. Başımın dönmesi ve uçma hissi kahredici. Denizle emiliyorum. Bu olağanüstü.

Pozisyona göre "karakter tahlili"



Sevgilinizin yataktaki favori pozisyonlarını bilmek, cinsel karakterini çözmenize ve seks hayatınızı renklendirmenize yardımcı olacak!
Bir erkekle birkaç ay (belki de hafta) beraber olduktan sonra, onun favori pozisyonlarını artık öğrenmiş olabilirsiniz. Mesela köpek pozisyonunu tercih ediyorsa, göğüslerinizden çok kalçalarınızla ilgilendiğini kabul etmelisiniz. Oysa pozisyon tercihleri bundan çok daha fazlasını ortaya koyabilir. Nitekim "Freeway of Love" (Aşkın Serbest Yolları) adlı kitabında yazar Jan Hargrave, "Tercih ettiği seks pozisyonlarından yola çıkarak, partnerinizin motive olma yolunu, karakter özelliklerini ve ilişki eğilimlerini çözebilirsiniz" diyor.

Sevgiliniz gelecekte tam bir maçoya mı dönüşecek, yoksa maceraperest karakteriyle size herkesi kıskandıran bir ilişki mi yaşatacak? Tavsiyelerimizle gerçek karakterini çözüp, aynı zamanda favori pozisyonlarında siz de maksimum zevk almayı öğreneceksiniz.

1. Misyonerci partner: Güven verici ve uysal
Bu pozisyonu tercih eden erkekler genellikle uysal, yumuşak başlıdır, ancak cinsel potansiyellerini küçümsemeye gelmez. Misyoner pozisyonu son derece samimi bir pozisyondur; tenini teninizde hissedersiniz, vücutlarınız ritmik olarak birlikte hareket eder. Üstte kalmayı tercih eden erkek geleneksel bir tiptir. İlk adımın erkekten gelmesi gerektiğine inanır, o yüzden sizi memnun etmeye, korumaya çalışacaktır. "O, planlı programlı çalışan biridir, onu yaratıcı olmamakla suçlasanız da, alışılmışın dışına çıkmayarak size güven duygusu vermeye çalışır" diyor Hargrave.

Bu pozisyon sizin de favori pozisyonunuz olsun: Erkeğin üstte olduğu pozisyondan en fazla zevk almak için, hareket açısını, sürtünmeyi ve dolayısıyla klitoral uyarılmayı mümkün kılacak şekilde ayarlamalısınız. "Bacaklarınızı onun omzuna koyun. Kalçalarınız yüksekteyse, sevgiliniz G noktanıza daha kolay ulaşacaktır" diyor "Sex for the Clueless" (İpucu Olmadan Seks) adlı kitabında yazar Marcy Sheiner. Rahat ederseniz, bacaklarınızı kendi omuzlarınıza doğru götürerek, vücudunuzu ikiye katlayın. Bu şekilde de pozisyondan maksimum zevk alacaksınız.

Zevk alma potansiyeli G noktasını uyarma derecesiyle orantılıdır. Vücudunuzu zeminle 75 derecelik bir açı oluşturacak şekilde kaldırırsanız (kendi başınıza veya onun yardımıyla), daha fazla zevk almanız mümkün. "Yine mi?" sorusunu "Haydi, tekrar!"a dönüştürmenin bir tekniği daha var. Normal misyoner pozisyonuna girin, sevgiliniz ağırlığının yarısını göğsünüze, yarısını da yatağın bir tarafına versin.

Ayaklarınızı birbirine dolayın. Baseninizi yüksekte olan kasıklarına sürterken, klitorisiniz sürekli cinsel organının alt kısmına değecektir. Bu şekilde orgazm şansınız daha fazla olacaktır.

2. Jokeyci partner: Biraz tembel ve genelde görsel olarak uyarılıyor
Kadının üstte olduğu jokey pozisyonu, onunla ilgili şu gerçeği ortaya koyuyor: Sizi üstüne alan erkek, kontrolü elinize vermeyi ve en muhteşem cinsel görüntünüzü seyretmeyi sever. "Erkekliğinden hiçbir şüphesi yok ve ilişkide eşitliğe önem verir. Her ikinizin arzularını tatmin etmesi onun için çok önemlidir" diyor seks terapisti Carole Pasahow, "Sexy Encounters" (Cinsellik Hakkında" adlı kitabında. Bu pozisyonu tercih edenlerin görsel uyarılma potansiyeli çok yüksek. Seks sırasında vücudunuzu seyretmek onlar için büyük bir zevktir. Bu erkekler yatakta biraz tembel davranır.

Bu pozisyon sizin de favori pozisyonunuz olsun: Kontrolü elinize alırsanız, derinliği de hızı da ayarlayabilirsiniz. Klitoral uyarılmaya ihtiyacınız varsa, sevgilinizin bulunduğu rahat pozisyon, ona klitorisinizi elleme olanağı verir. Eğer çekingen biriyseniz veya vücudunuzun üst kısmının güzelliğinden endişe duyuyorsanız, ters dönerek aynı pozisyona girebilirsiniz veya vücudunuzun üst tarafını onunkinin üzerine yatırabilirsiniz. 21 yaşındaki Özlem bu pozisyonu favori pozisyonuna nasıl dönüştürdüğünü şöyle anlatıyor: "Ata biner gibi sevgilimin üzerine binmeye bayılırım. Özellikle sevgilimin ayak bileklerime sarılmasından hoşlanırım. Ayaklarıma dokunmasıyla basen bölgeme daha çok kan gidiyor ve bu, daha fazla zevk almamı sağlıyor. Ayaklarımı öperken onu ayaklarıma kapanan bir köle gibi hayal ediyorum."

3. Ayaküstücü partner: Ateşli ve maceracı
Onunla ilgili neyi ortaya koyuyor: Herkes tarafından tercih edilecek bir pozisyon olmamakla birlikte, eğer sevgiliniz genellikle ayakta seks yaparsa, bu onun içten ve ateşli bir insan olduğu anlamına gelir.

Ateşli ve maceracı sevgiliniz sizi o anda ve bulunduğunuz yerde ister, onun sizi yatağa götürecek kadar sabrı yoktur. "Sevgiliniz her şeye açıktır ve onunla birlikteyken hayatınız renkli bir maceraya benzer" diyor Hargrave. Ancak dikkat: Bu tür erkek zor bağlanır, sadakat onu sıkar. Eğer ille de uzun süreli ilişki demiyorsanız, kısa ama hayatınızın
macerası olmaya aday bir ilişki yaşayabilirsiniz.

Bu pozisyon sizin de favori pozisyonunuz olsun: Bu pozisyon erkeğin erken boşalmasını engeller, size de uzun süren bir seks olanağı verir. Tek eksiği; uzun süre tek ayak üzerinde dengenizi tutmakta zorlanmanız. Bunun için boşta kalan bacağınızı onun bacaklarına dolayın veya size destek verecek bir obje bulun.

4. "Yüzyüze"ci partner: Yaratıcı ve şefkatli
Bu erkek gözlerinizin içine bakmayı, sizinle aynı havayı solumayı sever. Yatakta ve ilişkide ruhların birleşmesine inanır. O yaratıcı, şefkatli ve duygularını derin yaşayan bir insan. Tıpkı bir şair gibi ruhunuzu okşamayı sever. "Sizinle derin ve samimi
bir ilişki yaşamak ister" diyor Pasahow. Uzun aşk gecelerine hazır olun.

Bu pozisyon sizin de favori pozisyonunuz olsun: Sevgilinizi yatağın ucuna oturtun, ayakları da yere bassın. Kucağına oturun, bacaklarınızla sırtına sarılın ve başınızı arkaya doğru bırakın. Bu pozisyonda kan beyne daha hızlı ulaşır ve orgazm daha şiddetli olur. Başınızı aşağıya vermek başınızı döndürüyorsa, sevgilinizin kucağına oturun ama gövdenizi ondan ayırmak yerine, ona sıkıca sarılın ve hareketi sırf basen bölgenizle yapın.

5. Köpek duruşunu seven partner: Vahşi ama derin
Bu pozisyonu tercih eden sevgiliniz ateşli, cinselliğin yanı sıra seksin vahşi tarafından hoşlanan biri. Sevgilinizin ilişki davranışları cinsellikteki davranışlarından uzak değil. İlişkide de aynı tutumu gösterecektir; ateşli ve sıcak ama biraz mesafeli: "Sevgiliniz özgür bir tip ve özgürlüklerinden ödün vermek istemiyor. Kendi zevklerinin kontrolünü daima elinde tutmak istiyor" diyor Hargrave. Ondan sevgi dolu bakışlar ve aşk şiirleri beklemeyin, o tam içinden geldiği gibi davranır, işin romantik tarafı daima ikinci plandadır. Aranızdaki duvarı kırmayı başarırsanız, onun duygusuz değil, tam tersine derin duygulara sahip olduğunu göreceksiniz.

Bu pozisyon sizin de favori pozisyonunuz olsun: Cinselliği görsel yaşayın, kendi görüntünüzü aynada yakalamaya çalışın.

Yatakta edepsiz misiniz yoksa romantik mi?



Kadınların büyük çoğunluğu eşlerinden duygusal aşk sözcükleri bekliyor, ancak erkekler ya sessizliği tercih ediyor ya da kaba, agresif, kadınlara aşağılayıcı gelen sözcükleri kullanıyor. İlişki bazen sırf bu nedenle bitebiliyor.

"Kenan ve Aylin aynı işyerinde çalışıyorlardı ve iki yıldır birliktelerdi. İkisi de 29 yaşındaydı. Birbirlerini çok seviyorlardı ama bir problemleri vardı. Aylin sevişirken Kenan'ın ona fısıldadığı kaba sözcüklerden rahatsız oluyordu. Çünkü kendini aşağılanmış hissediyordu bu sözcükleri duyunca..."

Elbet bu durum sadece kadınlara mahsus bir şey değil. Bazen tam tersi olabiliyor. Kimi kadınlar bu kaba ve edepsiz sözcükleri tercih ediyorlar. Bu sözcükleri sarfetmekten hoşlanmayan "romantik erkek" ise ne yapacağını şaşırıyor...

Seksologlar her kişinin cinsel olarak farklı bir şekilde uyarıldığını söylüyorlar. Bazı çiftler kaba saba ve edepsizce diye niteleyebileceğimiz tarzdaki sözcükleri duymak istiyor ve kullanıyorlar, çünkü bu onlara müthiş bir zevk veriyor. Bazıları ise romantik, duygusal sözlerden hoşlanıyor.

Bir de sessizliği tercih edenler var. Onlar konuşmanın, ortamın büyüsünü bozacağına inanıyor ve sevişirken asla konuşmuyorlar.

Sonuç olarak sevişirken çoğu kez sözcükler önem kazanıyor. Tek bir kelime, kişinin cinsel isteğini uyandırabiliyor. Ya da bu ateşi tamamen söndürebiliyor. Bazen partnere zevk verebilmek ve onun cinsel ilişki sırasında gösterdiği beceriyi övebilmek için güçlü kelimelere ihtiyaç var.

İnleyen nameler...
İlişki sırasında kişinin -daha doğrusu erkeklerin- bir diğer beklentisi de partnerinin inlemesi! Çoğu kadın bunu yapmkaya çekindiği halde erkekler onlardan bunu bekliyor. Erkekler bunu cinsel güçlerine karşı bir övgü, bir onay olarak algılıyorlar. Pek çok çift, ilişki esnasında birbirlerine gündelik yaşamda küfür olarak değerlendirebilecek sözcüklerle hitab etmekten hoşlanıyor. Bu kelimeler kişilerin aslında farkında olmadıkları ama içlerinde taşıdıkları o ilkel, belki de doğal yönün ortaya çıkmasını sağlıyor, Kadınlar özellikle baskı altında yetişmiş genç kadınlar bundan çok hoşlanıyor. Böylece "bazı şeyleri" yapabilecek kadar büyümüş olduklarını hissediyorlar.

Yasaklara karşı geliş...
Freud'a göre küfür etmek, yasaklardan sıyrılmak anlamını taşır. 25 yaşında bir bankacı olan Ercan, "İçinde taşıdığı ve gündelik yaşamında bastırdığı saldırganlığın bu şekilde ortaya çıktığını" itiraf edenlerden biri.

Yine de kadınların büyük çoğunluğu eşlerinden duygusal aşk sözcükleri bekliyor, ancak erkekler ya sessizliği tercih ediyor ya da kaba, agresif, kadınlara aşağılayıcı gelen sözcükleri kullanıyor. İlişki bazen sırf bu nedenle bitebiliyor.

Yoğun sessizlik
Bir de sessizliği tercih edenler var. Sinemada da erotik sahneler genellikle kutsal bir sessizlik içinde gerçekleşir. Mesela Mickey Rourke, "Dokuzbuçuk hafta" filminde Kim Basinger'ın karnında buz parçasını gezdirirken nasıl da dili tutulmuştu.

Söylediklerinin tek kelimesini daha anlamadığınız bir insanla da sevişebilirsiniz. Ve hatta kendinizi dilini anladığınız bir eşle hissettiğinizden çok daha özgür hissedersiniz (Bu da yabancılarla birlikte olan kadınların ortak görüşü!)

Öte yandan sevişme sırasındaki beklentilerin yanı sıra sevişme sonrasında da taraflar farklı beklentiler içerisinde olabiliyor. Mesela 30 yaşında bir ev hanımı olan Şükran, "Evlendiğimde eşimle birbirimize bütün duygularımızı ne kadar zevk aldığımızı belli ederdik. Ama artık kocam seviştikten sonra sadece bir oh diyor ve bu bana yetmiyor."

Bazen sessizlik kadınlara, müşteri ile fahişe arasında geçen bir sevişmeyi hatırlatabiliyor (bunun ne denli itici olduğunu tahmin edersiniz) Kısacası sevişme bitiminden sonraki ölüm sessizliği de kadınlar açısından rahatsız edici olabiliyor.

Sonuç olarak, kadınların çoğu sevişme öncesinde, sevişme sırasında ve sonrasında iltifatlar ve duygusal sözler duymayı bekliyor. Unutmamak gerekir ki sevişme iki kişilik bir süreçtir. Taraflardan birinin, diğerinin istek ve duygularını dikkate almaması kendi hazzını ve mutluluğunu engeller.

Erotizmin dili



Normalde hiç kullanmadığınız kelimeler sevişme sırasında afrodizyak etkisi yaratabilir. Partnerinizin size daha istekle sarıldığını, hatta karşılık verdiğini görebilirsiniz...

Öğrenilmesi kolay olsa da, sevişmenin de bir kuralı var. Sevişme sırasında söylenilecek doğru sözler, üzerinde fazla düşünülmeden kendiliğinden akla gelen sözler olmalı. Bunun dışında önemli olan bir diğer nokta da, gerçeklerden uzaklaşarak fanteziye yer verilmesi ve bunu yaparken yanlış anlaşılmaktan korkulmaması, bu konudaki şüphelerin ortadan
kaldırılmasıdır.

O halde siz de olayı akışına bırakın ve ne düşünüyorsanız, ne hissediyorsanız, partnerinize onu söyleyin. Şimdi bu sözlerin etkilerine bir göz atalım:

"Seni arzuluyorum"
Belki bu sözler sizin de zaman zaman aklınıza gelir ama son anda sarf etmekten çekindiğiniz için kelimeler boğazınızda düğümlenir. Bunlar sahiplenilme duygusunu yansıtan sözlerdir: "Seninim", "Bana sahip ol", "Bana istediğini yapabilirsin" gibi cümleler, kadınlar tarafından sevişme sırasında söylendiğinde, hemen hemen tüm erkekleri uyarır. Peki ama bunun sebebi ne olabilir?

1. Bu gibi sözler erkekte sahiplik duygusunu alevlendirir ve erkek kendini daha güçlü hisseder. Bir başka deyişle, kendini "daha erkek" hisseder. Bundan dolayı erkek genelde buna büyük bir istekle karşılık verir ve sahip olma duygusunu ortaya koyar.

2. Genellikle, erkekler erotizmde kadınlara oranla daha agresif bir dil kullanırlar. Ama bunun olumsuz bir sonucuna rastlanmamıştır. Aksine, erkeklerin böyle bir dil kullanması sonucunda çoğu kadının bu tür bir yaklaşımdan hoşnut kaldığı gözlenmiştir.

3. Artık erotizmin dili devreye girmiştir. Kadının sözleri erkeği heyecanlandırır ve harekete geçirir. Buna karşılık kadın da aynı şekilde erkeğin konuşmaları sayesinde heyecanlanır. Bu şekilde, çiftler farkında olmadan birbirine en derin duygularını ifade eder, içlerindeki duyguları
kontrolsüzce ortaya koyarlar. Hatta, konuşarak sevişmeleri sayesinde tam anlamıyla birliktelik sağlandığını da fark ederler.

4. Kadınlar ise genellikle erkeklerden "Seni istiyorum", "Sana doyamıyorum", "Sana aşığım" gibi beğeni ifade eden cümleleri duymaktan hoşlanırlar. Erkeğin kendi gücünü ve kadını arzuladığını hissettirdiği cümleler kadınların heyecanlanmasına yol açar.

Duygularınızı ifade edin
Kullanılan çoğu kelime ve sarf edilen birçok söz, erotizmi harekete geçirici olabilir. Önemli olan, partnerinizin duyarlılığını olumsuz yönde etkilememek için bu tür sözlerin düzeyli bir şekilde ve yerli yerinde kullanılmasıdır. Örneğin, sizin ağzınızdan çıkan bir cümle partnerinizi sessizliğe itiyorsa ya da gözlerini yuvalarından fırlatıyorsa, hatta nefes alışını bile farklı bir hale sokuyorsa, hemen konuyu değiştirin.

Bu gibi tepkiler, sözlerinizin bir şekilde onu rahatsız ettiği anlamına gelir. Bu yüzden partneriniz kendini kontrolü kaybolmuş hissedebilir ve yeniden kontrolü ele almak uğruna ilişkinin seyri değişebilir. Bunun aksi de söz konusu olabilir. Söyledikleriniz onun hoşuna gittiği taktirde davranışları daha yumuşak, kullandığı kelimeler daha yoğun ve etkileyici olabilir.

1. Eğer birlikte olan çift her konuda açık konuşabiliyorsa, cinsellik konusunda da akla gelen her türlü isteği ve düşünceyi özgürce ifade edebilirler. Bunun için süslü kelimeler aramaya
hiç gerek yoktur, istenen ve beklenen davranış en doğal ve açık haliyle ifade edilir. Bu şekilde partnerden beklenenler tamamen aktarılmış olur ve ortada herhangi bir şekilde
yanlış anlamaya rastlanmaz.

2. Peki bu tür davranışlar erkekler üzerinde ne gibi etkiler sağlar? Bu gibi durumlarda erkekler genellikle kendilerini uyarılmış hissederler. Akıllarından geçen düşünceler ise "Böyle konuşuyor, çünkü ben onun kontrolünü kaybetmesini sağladım" yönündedir.

3. Birçok kadın için bu tür konuşmalar yapmak yadırganan bir durum olarak karşılanabilir. Hatta bu şekilde davranmak zor gelebilir, yani kadın ne hissettiğini kolayca kelimelere dökemeyebilir. Tabii ki hiç kimse kimseyi sevişme sırasında konuşmaya zorlayamaz. Ama en azından partnerinizin sizi etkileyen bir sözüne sakince ve yumuşakça karşılık verebilirsiniz.

4. Konuşmaktan hoşlanmıyorsanız hareketlerinizle ne hissettiğinizi belirtebilirsiniz. Mimikleriniz bu konuda size yardımcı olabilir. Uzmanların belirttiğine göre hissettiklerinizi anlamakta kendinizi serbest bırakmanız da büyük önem taşıyor, çünkü ancak bu şekilde davranırsanız, gerçek duygularınızı ifade edebilirsiniz.

Evde pratik bakımlar



Devir ekonomi devri, cilt bakımı yaptırmak için güzellik merkezlerine gitmek haliyle bütçeleri sarsabiliyor. O zaman ne yapıyoruz?.. Evde kendi kendimize bakım yapıyoruz tabii ki! İşte size pratik, evde yapabileceğiniz şipşak bakım önerileri...

1. Kendi toniğinizi kendiniz yapın
Bir çay bardağı suyun içine iki damla lavanta esansı damlatın. Bir süre buzdolabında soğutun. Ardından bir tutam pamukla yüzünüze sürün. Cildinizdeki canlanmayı hemen göreceksiniz.

2. Evde kolay manikür
Tırnaklarınızı ve etlerinizi yumuşatmak için ellerinizi bir süre sabunlu suda bekletin. Yumuşayan etleri, keskin bir makas yardımı ile fazla derine inmeden kesin. Eğer bu işlem size zor geliyorsa etlerinizi tırnak diplerine bir havlu yardımıyla itin.

3. Gözlerinizi hafifletin!
İki çay kaşığı küçük doğranmış salatalığı, 1 çay kaşığı süt tozu ile karıştırın. Göz çevrenize ve göz kapağınıza sürün. 10 dakika bekleyip yıkayın. Gözlerinizdeki ağırlığın uçup gittiğini hissedeceksiniz.

4. Ojelerin çabuk kuruması için
Yapmanız gereken tek şey, ojeyi sürdükten sonra buzlu suda birkaç dakika bekletmek. Ne kadar çabuk kuruduğuna inanamayacaksınız. Ancak küçük bir ayrıntı var. Bu işlem ojenin tırnağınızdaki ömrünü kısaltır.

5. Yüzünüz dinlenmiş görünsün
Yüzünüzün dinlenmiş görünmesini isitiyorsanız, önce sıcak hemen ardından soğuk suyla yıkayın. Bu işlem kan dolaşımını hızlandıracağı gibi kaslarınız da harekete geçirecektir.

6. Omuzlarınız tutulduysa
Vücudunuza çok ince tabaka halinde vücut yağı sürün. Ardından sıcak suyla ıslattığınız havluyu tutulan bölgeye koyup duşa girin. Havlu, yağın iyice derinin içine girmesini sağlayacağından teniniz yumuşayacak ve kaslarınız gevşeyecektir.

7. Göz halkalarına karşı
Gözaltında oluşan keseleri ve renk değişikliklerini, buzlu suya batırılan pamuk parçalarını gözünüzün üzerinde ve çevresinde gezdirerek geçici olarak ortadan kaldırabilirsiniz.

Gözenekler ve siyah noktalarla savaş



Geniş gözenekler ve siyah noktalar, cildiniz ne kadar ne kadar temiz olursa olsun bakımsız görünmenize neden olur. Oysa ki gözeneklerin genişlemesini önlemek ve siyah noktalardan kurtulmak mümkün. Nasıl mı?

Aslında gözenekler yağ üretip salgıladıkları için cildimizi alerjiden ve çevre kirliliğinden korurlar. Eğer gözenekler olmasaydı, yağlar derinin altına iner, yüzümüzde kistler oluşur ve deri altında enfeksiyonlar meydana gelirdi.

Ancak çok gözenekli ciltlerde, eğer cilt iyi temizlenmiyorsa siyah nokta oluşur. Hem görünüm hem de sağlık açısından siyah noktanın oluşmasını engellemek lazım.

Gözenekler neden genişler?
. Yağlı ciltlerde gözenekler daha açık olur.
. Herhangi bir sağlık problemi yaşayıp tedavi amaçlı ağır ilaçlar kullanıldığı zaman cilt yağlanabilir. Cilt yağlandığı zaman da gözenekler açılır.
. Gözeneklerin nasıl olacağı kalıtımla belirlenir.
. UV ışınlarının da gözenekleri genişlettiği yapılan araştırmalarla saptanmış durumda.
Gözenekleri daraltmak için...
Gözeneklerin açılması için ilk etapta gözenekleri kapatmaya çalışmak yerine, yağ ifrazatını durdurmak ya da dengelemek lazım. Yağlı ciltler daima su miktarı az olan ciltlerdir. Su miktarı az olduğu zaman ölü hücrelerin doku yüzeyine çıkıp asitli tabaka ile koruma faktörü oluşturması zorlaşır. Bu nedenle cildin yüzeyi dış etkenlerden zarar görür.

Yağ ifrazatının yavaşlatılması, ciltteki su miktarının artırılmasıyla mümkündür. Bunun için de su bazlı ürünler kullanılması ve doğru ürünün kullanılması şart. Cildinize uygun ürünü kullanmak için de bir uzmana danışmanızda fayda var.

Dengeli bir cildin gözenekleri kendiliğinden kapanır. 35 yaşın altındaki genç ciltlerde gözeneklerin kapanması kolaydır. Eğer cildin su ve yağ dengesi düzelirse gözenekler ya kendiliğinden ya bakımla ya da maskeyle kapatılabilir. Ama yaşınız 35'in üzerindeyse deri kalınlaşmış, çizgiler kırık çizgi haline gelmişse, bu gözenekleri kapatmak biraz daha zordur. Gözenekleri kapatmak için mücadele vermek yerine, daha fazla büyümemelerini önlemek daha iyi bir çözümdür.

Gözenekleri temizleyen bantlar işe yarıyor mu?
Siyah noktaları azaltmak için uygulanan yöntemlerden biri de bantlar... Siyah noktaları kimi zaman tümüyle ortadan kaldıran bu bantların kullanımı çok kolay. Bantları yapıştırmadan önce uygulayacağınız alanı ıslatıyorsunuz, suyla birlikte yapışkan bir özelliğe kavuşan bandı yapıştırıp kuruyunca çıkartıyorsunuz. Ancak siyah noktaları alan bu bantlar, gözenekteki yağları boşaltamıyor. Oksitlenen bölümü alabilen bantların, dokunun içindeki kanalı kapatan yağ kütlesini alması mümkün değil.

Siyah noktalardan nasıl kurtuluruz?
Siyah noktalar oluştuktan hemen sonra bir uzmana başvurup temizletilerek uygun ürünle tekrar oluşmamasını sağlamak lazım. Oluşmaması için de cildi, sabah akşam temizlemek gerekir. Ancak bunu sabunla yapmamak lazım.

Cildi, türüne göre temizleme sütü ve tonikle temizlemek en doğrusu. Ardından sürülecek bir nemlendirici kremle bakım tamamlanabilir. Makyaj yapılmasa bile, gündüz çok kirlenen cildi akşam mutlaka temizlemek gerekir.

Yapılan yanlışlardan biri de siyah noktaları bilinçsizce sıkmak. Böylece kılcal damarlarda ve doku altı hücrelerinde tahribat meydana gelebiliyor. En iyisi bir cilt uzmanına gidip siyah noktaları temizletmek...

Söylemeye utandığınız bakım problemleri



Sabahları kalktığınızda yüzünüz çok yağlı mı görünüyor? Göğsünüzde sizi "kıl" eden kıllar mı çıkmaya başladı? Dudaklarınız hep kuru ve çatlak mı? Bu ve bunun gibi bir sürü bakım problemi günlük hayatımızı sürekli meşgul ediyor. Dert etmeyin, her şeyin bir çaresi var.

1. Bazen dilim paslanıyor ve nefesim kötü kokuyor...
Sindirim bozukluğundan kaynaklanan bir sorun olabilir. Ya da karaciğerin yorulması, dişlerdeki sorunlar da bunlara sebeb olabilir.

Ne yapılabilir?
Baharatsız ve çok karışık olmayan yiyecekler yiyin. Sindirimi düzenleyici bitki çayları, ilaç ya da bol lifli yiyecekler tüketebilirsiniz. Ayrıca bir diş hekimine görünmenizde fayda var.

2. Karma cilt tipine sahibim, ama sabahları yüzüm parlıyor.
Eğer geceleri yatarken makyajınızı temizlemezseniz, uyurken cildin yağ salgısı daha da artar.

Ne yapılabilir?
Yatmadan önce cildinizi her zamanki temizleme sütünüzle değil, yumuşak bir temizlik ürünüyle silin. Bu ürünün yağ salgısını kontrol altına alıcı bir etkisi olmasına da dikkat edin. Örneğin Clarins'in Gel Nuit Normalisant temizleme jeli gece boyu cildin dengesini koruyor.

3. O kadar çok terliyorum ki, giysilerimin koltukaltında hep lekeler oluşuyor.
Aşırı derecede terlemek heyecanın, ısı değişimlerinin veya hormonal dengesizliğin göstergesidir.

Ne yapılabilir?
Bluzlarda ve tişörtlerde leke oluşumunu önlemek için giysilerin tene değen koltukaltı kısımlarına talk pudrası sürün. Koltukaltınızı gün içinde hassas formüllü bir vücut temizleme ürünüyle yıkayın. Ardından da giyside leke bırakmayan bir deodorant sürün.

4. Ağdadan sonra kasıklarımda kırmızı sivilceler oluşuyor.
İşini çok iyi bilen bir kuaförle geçiş dönemini kolay atlatabilirsiniz. Çeşitli ışık oyunlarıyla gölgelerle geçiş dönemini iyi bir saç modeliyle geçiştirebilirsiniz.

Ne Yapılabilir?
Ağdadan birkaç gün önce meyve asidi içeren bir jel kullanın. Bu jel, ölü hücreleri temizleyici ve batık tüyleri çıkarıcı bir etki yapacaktır. Tüyleri aldıktan birkaç saat sonra da o bölgeye antibiyotikli bir pomat sürün. Yıkanırken parfümlü duş jeli kullanmayın.

5. Dişlerim niçin lekeli?
Sigaranın gözle görülen en önemli etkilerinden biri. Ama yanlış beslenme alışkanlıkları, çok fazla çay ve kahve tüketiminin de etkisi var.

Ne yapılabilir?
En az yılda bir dişçinizden dişlerinizi temizlemek için randevu alın. Dişinizdeki tartarları temizletin, gülüşünüz değişsin.

6. Dudaklarım hep kuru ve çatlak
Vitamin eksikliği, soğuk ve güneş, dudaklarda kurumaya ve çatlamaya sebeb olur.

Ne yapılabilir?
Günde birkaç defa dudaklarınıza bol miktarda dudak koruyucusu sürün. Ruj sürüyorsanız, UVA filtreli ve E vitaminli olanlarını tercih edin. Ayrıca dudaklarınızı yalamayın ve ısırmayın.

7. Göğsümde aniden sert tüyler oluştu. Alabilir miyim?
Göğüs çevresindeki tüylenmenin sebebi hormonal dengesizliklerdir.

Ne yapılabilir?
Cildinizi gergin tutarak cımbızla tüyleri alabilirsiniz.

8. Biraz bronzlaşmanın bacaklarımdaki varisleri kapatacağını düşünüyordum. Ama tersi oldu .
Aslında güneş, damarları genişlettiği için varislerin en büyük düşmanıdır.

Ne yapılabilir?
Güneş ışınlarından bacaklarınızı koruyun. Bu konuda uzman bir hekime başvurun. Ayrıca çok yüksek topuklu ayakkabı giymekten kaçının.

13 saç problemine 13 pratik çözüm



Saçlarınız kırılıyor mu, hiç parlamıyor mu, şekle mi girmiyor, yoksa kepeklendi mi? İşte belli başlı 13 saç problemine 13 pratik çözüm önerisi.

1. Saçlarım çok uzun, hiç şekle girmiyor
Uzun saçlara şekil vermek zordur. Biraz daha hacimli ve dalgalı görünmesini istiyorsanız saçlarınızı yıkayıp nemini aldıktan sonra bolca köpük sürün. Ardından kalın bigudilerle saçınızı sarın. Yarım saat beklettikten sonra bigudileri açın ve parmaklarınızla şekil verin.

2. Saçımı yıkayacak vaktim yok
Dert etmeyin. Talk pudranızı saç diplerine serpiştirin. Bu, çok eski bir taktik. Bir tane de yeni taktiğimiz var. Yüz temizleme toniğini bir parça pamuğa dökün ve saç diplerinizi bununla temizleyin. Ardından saçınıza birkaç damla parfüm sürün. Bir öneri daha: Saçlarınızı iyice fırçalayın. Ardından diplerine az miktarda saç köpüğü sürün ve kalın bigudilerle sarın. 15 dakika sonra saçlarınızı açın ve istediğiniz şekli verin.

3. Saçımı birden kepek bastı
Muhtemelen şu sıralar yoğun stres altındasınız. Saç derisi aynen cildinizin diğer bölgeleri gibi strese karşı tepki verir. Cildinizi yormayacak bir kepek şampuanı sorunu çözebilir.

4. Saçlarımı uzatmak istiyorum
İşini çok iyi bilen bir kuaförle geçiş dönemini kolay atlatabilirsiniz. Çeşitli ışık oyunlarıyla gölgelerle geçiş dönemini iyi bir saç modeliyle geçiştirebilirsiniz.

5. Permamın zamanı doldu
Saçı permalı olan kadınlar genelde kremli şampuanlar kullanır. Permanızın süresi dolmaya başladığında bunlardan uzak durun. Çünkü kremli şampuanlar saçı ağırlaştırır, bukleleri çeker. Saçlarınızı normal bir şampuan ile yıkadıktan sonra bukleleri koruyan kremlerden sürün.

6. Saçlarım çok cansız ve dökülüyor
Saçların cansız olmasının en büyük nedeni yetersiz kan dolaşımı. Bu, aynı zamanda saçların dökülmesine de yol açıyor. Kan dolaşımını artırmak için günde iki kere saç derinize parmaklarınızla masaj yapın. Faydasını göreceksiniz. Taramak da farklı bir masaj yöntemi.

7. Saçlarım çok mat, parlamıyor
Saçlarınız birkaç ayda bir, ekstra bakım yapmalısınız. Çeşitli kozmetik firmalarının yoğun bakım maskelerini kullanabilirsiniz. Saç tipinize en uygun olanını kuaförünüze danışın. Ancak yoğun bakımı yaparken dikkat etmeniz gereken noktalar var. Mesela asla bakımı saçlarınızı yıkadıktan sonra yapmayın. Çünkü fazla bakım kremi saçları daha da matlaştırıyor.

8. Saçımın boyası hemen akıyor
Kına, boya, ya da geçici boya, mutlaka her yıkamada biraz kan kaybediyor. Bunu engellemek için son durulama suyuna bir miktar sirke karıştırın. Ekşi, boyanın akmasını engelliyor.

9. Saçım çok uzun, tararken zorlanıyorum
İnce telli ve uzun saçlar yıkadıktan sonra birbirlerine dolanırlar. Tararken de kişiye cehennem azabı çektirirler. Bunu önlemek için kayısı özlü şampuanlar ve saç kremleri kullanın. Kayısı özünün içindeki yağ, saçların içiçe geçmesini önler.

10. Saçlarım çok elektrikleniyor
Saçların elektriklenmesi çeşitli nedenlere bağlı. Ancak en önemli neden, yanlış yıkama ve tarama. Saçınızı çitileyerek yıkıyorsanız, elektriklenmesi ve kabarması normal. Aynı zamanda metal saç fırçaları ve kuru fırçalama saçı elektriklendiriyor. Kullandığınız saç fırçası kıldan ya da ahşaptan olmalı. Bunu önlemek için saçınızı yumuşak bir şekilde yıkayın. Tarama aşamasında ise fırçaya bir miktar saç kremi sürün. Krem, saçın elektriklenip kabarmasını önler.

11. Saçım hiç fön tutmuyor
Gerçekten de bazı saçlarda uzun fönlerden sonra bile model hemen kayboluyor. Çok ince telli ya da çok kalın telli olanlarda böyle bir sorun olabilir. Eğer saç teliniz çok inceyse hacim katan şampuanlardan kullanın. Ayrıca yıkamada saç kremini ya hiç kullanmayın ya da çok ekonomik kullanın. Kalın telli saçlar da şekle girmekte zorlanırlar. Şampuandan sonra durulama gerektirmeyen saç kremleriyle bakım uygulayın. Fön çektirmeden önce saçınızı bir miktar köpükleyin.

12. Büroda saçıma kötü kokular siniyor
Sürekli kapalı mekanlarda çalışanlar böyle bir sorunla karşı karşıya kalıyorlar. Odada sigara içildiğinde saçlara bu kokunun sinmemesi olanaksız. Ancak bu kokuyu yoketmek mümkün. Saçınızı biraz ıslatın, ardından güçlü bir şekilde tarayın. Başınızı öne doğru eğin ve enseden tarayın. Saçınızı iyice havalandırdıktan sonra bir miktar parfüm sıkın.

13. Saçlarım kırıldı
Mutlaka bir-iki santim kestirmelisiniz. Bunun dışında özel saç bakım kremleri kırık uçları tamir eder. Saçlarınızın kırılmasını önlemek için çok sıcak kurutmamalı. Ve havluyla nemini alırken dikkatli olmalısınız. Ayrıca saç tokaları da saçları kırıyor.

Liposuction'la vücudunu şekillendir



Son birkaç yıldır herkesin dilinde "liposuction". Vücuttaki yağları alan bir yöntem olduğu için birçok kadın tarafından tercih ediliyor. Peki liposuction kimlere uygulanmalı, sonrasında ne gibi komplikasyonları var, biliyor musunuz?

Liposuction'un esası vücudu biçimlendirmektir. Yani fazlalık almaktan ziyade şekillendirme. Nasıl mı? Önceher zaman başımızın belası olan yağları anlatalım.... Yağ hücrelerinin esas görevi vücutta yağ depolamaktır. Fazla besinler ileride yağ hücreleri oluşturur. Her yağ hücresinin yağı depolama ve kaybetme hızı farklıdır. Kilo kaybında ise yağ dokusunda incelmeler olur. İdeal kiloya yakın kişilerde kalıcı şekilde yağlanan bölgelerden yağ alarak incelme sağlanır ve tekrar yağlanma olmaz. (Aşağıdaki ilk fotoğraf, liposuction öncesi. İkincisi ise yağlar alındıktan sonraki durum) Nasıl uygulanır ve kimler ideal aday sayılabilir? İdeal kiloda olan, ancak deforme hatlarını inceltmek isteyen 30-40 yaş arası kadınlar, ideal adaylardır. İleri yaşlarda cilt gerginliğinin azalması nedeniyle sarkmalar olabilir. Uygulamaya gelince, hastanın gerekli tetkik ve muayenelerinden sonra ayakta çizim ve cilt gerginliğinin değerlendirilmesi gibi işlemler yapılır. Sorunlu bölgelerde yerler belirlendikten sonra, yarım santimetrelik çiziklerle sorunlu bölgenin yağları çekilir. Genelde 3-4 milimetrelik tüpler kullanılır. Ameliyattan sonra bandaj uygulanır ve hastaya bir hafta korse giydirilir. Sonra şişler iner ve korse bollaşır. O dönemde hastaya gündüz, bacaklarında şişme olmaması için varis çorabı tavisiye edilir. 6 ay ile 1 yıl arasında her şey yerli yerine oturur. Ameliyat sonrası ne gibi komplikasyonlar söz konusu? Liposuction uygulanan hastalarda uzun dönemde cilt sarkmaları olabilir veya yuvarlak hatlarında keskinleşmeler görülebilir. Her doktor hastasını tetkik ettikten sonra ne kadar yağ alacağına dair bir karar verir. Eğer 5 litrenin üzerinde yağ alınmışsa ve hasta hemen evine gönderilmişse tehlike sözkonusu olabilir. Çünkü aynı zamanda tuz ve su kaybetmek, kalbe zarar verir ve ciddi sorunlara, hatta ölüme neden olabilir.

Baştan ayağa seksi görünmek için



Seksilik sadece vücudumuzun belli bir bölgesine atfedilecek bir durum değil tabii... Her ne kadar erkeklere öyle geliyorsa da, seksi bir kadın aslında bakımlı kadın demektir.

O halde hemen şu önerileri uygulayın ki, durmadan en seksi kadın seçilen kimi ünlü kadınlardan bir farkınız kalmasın.

Neyimiz eksik di mi?

Dudaklar için
Seksi dudaklara sahip olmak için iki seçeneğiniz var, ya kırmızı renkte ruj ya da dudağın doğal rengi. İlk durumda kırmızının teninizle uyumlu bir tonunu yakalamanız gerekiyor. Rujun düzgün ve kalıcı olması için ruju fırçayla sürebilirsiniz. Ruju sürdükten sonra bir kat da parlatıcı kullanın. Dudaklarınızın doğal renginde kalmasını istiyorsanız sadece parlatıcı sürün.

Göğüsler için
İçinde pırıltılar bulunan bir kremi dekolte bölgenize sürün! Teniniz beyazsa pembe tonlarında ışıltılar taşıyan kremi tercih edin. Yanık tenliyseniz, tercihinizi altın rengi ışıltılar taşıyan bir kremden yana kullanın. Büyük bir fırça ile iki göğsünüzün arasına bronz toz pudra sürmeniz de göğüslerinizin daha yuvarlak görünmesini sağlar.

Saçlar için
Saç renginizin birkaç ton açığından gölgeler yaptırarak her zaman "ışıltılı" görünebilirsiniz. Bir başka öneri de saçınıza parfüm sürmeniz. Ensede bol toplanmış topuzun her zaman seksi göründüğünü de hatırlatalım. Uzun saçlıysanız saçınızı gün için de fırçalamayı ihmal etmeyin.

Ayaklar için
Bacaklarınız bronzsa pırıltıları olan kremlerden sürebilirsiniz. Topuklarınızın pembe
görünmesini de sağlamalısınız. Ve tabii ayakkabı seçimi. Topuklu, sivri ayakkabıların seksi olduğu kesin. Ancak rahatsız ayakkabılar duruşunuzu bozup nasırlara sebeb olabileceğinden ayakkabı seçiminde rahatlığı ve kaliteyi ön planda tutun.

Boyun için
Ensenizi açıkta bırakacak bir saç modeli boynunuzu gözler önüne serecektir. Birkaç damla parfüm, boyuna sürülen tem renginde pudra, hafif sarkıntılı küpeler dikkati boyuna çekmek için yeterli. Boynu tümüyle açıkta bırakmak ya da ince bir kolye takmak da size kalmış bir seçim.

Eller için
Tırnaklarınızın hepsi aynı uzunlukta olmalı. Tırnaklarınız farklı boylarda ise tercihinizi doğal renklerden yana kullanın. Kısa kesilmiş ve parlatıcı ile doğal bir görünüm almış tırnaklar da seksi olabilirler. Enteresan, ama çok dikkat çekici olmayan bir yüzük de farklı bir stil yaratmanızı sağlayabilir.

Her yaşın ayrı bir cilt bakımı var



20'li yaşlarda cildiniz parlaktır. Siyah noktalar en büyük belanızdır. 30'lu yaşlarda ise alkol, nikotin ve uykusuzluk cildi mahveder. 40'lı yaşlara gelince özel gece kremleri kullanmak cilde iyi gelir. İşte her yaşta cilde ayrı özen göstermemizi öğütleyen rehber niteliğinde bir yazı...

20'li yaşlar Parlak ciltler
Bu yaşlarda en çok şikayet ettiğimiz cildin aşırı yağlanmasından kaynaklanan siyah noktalar ve ergenlik sivilceleri. Peki mat ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için ne yapmalı? Tüm bu soruların yanıtı aslında aynı.

Uzmanlar cildin parlayan bölgelerini matlaştıran özel kozmetikler ve yağ içermeyen makyaj ürünleri kullanmayı tavsiye ediyor. Toz pudra ve farlar bu yaşlarda makyajın ömrünü uzatmak için ideal. Ayrıca özel bakım ve temel bir cilt temizliği için haftada bir kez çeşitli maskeler (özellikle kil maskesi) uygulamak gerekiyor.

30'lu yaşlar Karma ciltler
Karma yapıda değişik problemlere sahip bir ciltteki problemler nasıl giderilir? Veya günboyu yoğun stres yaşayan ve uykusuzluk çeken biri sabah aynada karşılaştığı yorgunluk izlerini nasıl silebilir?

30'lu yaşlarda T bölgesi olarak adlandırılan burun çevresi ve alnın yoğun bir şekilde yağlanması, maske ve özel ürünler yardımıyla gideriliyor. Daha sonra C vitamini içeren kremlerle günlük cilt bakımı tamamlanıyor. Ancak sigara, düzensiz bir yaşam, uykusuzluk ve alkol bu yaşlarda cildin bir numaralı düşmanı.

İyi ve uzun bir uyku ise cildi kendine getiren en doğal yöntem. Uyandıktan sonra ise papatya ve nişastayla yapılan kompres, alkolün ve nikotinin damarlarda yarattığı genişlemeyi önlüyor. C vitamini içeren maskeler ile cilt ihtiyacı olan nemi alıyor, stresten dolayı oluşan parlamayı önlüyor.

40'lı yaşlar Cansız cilt
Olgun ciltlerde ışıltı veren kozmetikler kullanılabilir mi? C vitamini ve peeling ne kadar etkilidir? Cilt eski haline döner mi? Bu yaşlarda ciltte oluşan parlama dışında bazı lekeler ve ince çizgilerden de söz edilebilir. C vitaminli maskelerin önerildiği bu tip ciltlerde, glikolik asit içeren kremlerle birlikte kullanılan SBF 15'li günlük nemlendirici kremler tavsiye ediliyor.

Geceleri yatmadan önce cilt bakımını tamamlamak için besleyici özel gece kremleri kullanmak şart. Lifting etkisi yaratan ve glikolik asit içeren kremlerle yapılan cilt tedavilerinde C vitamini, kolajen ve elastin açısından zengin, cilde ışıltı sağlayan ürünler kullanılıyor. 30-35'li yaşlardan itibaren ciltte oluşan ince çizgilerden kurtulmanın bir başka yolu da bu konuda uzman kişilerin yönlendirdiği estetik ve güzellik merkezlerine başvurmak.

Mesela Lavinia Estetik ve Güzellik Merkezi, bileşiminde A ve E vitaminleri, protein, lipozom, kolajen ve elastin lifler gibi tamamen doğal ürünler bulanan serisiyle özel bir cilt bakımı
yapıyor. Yaşlanmaya bağlı olarak göz, ağız çevresi, alın ve boyunda oluşan ince ve derin çizgiler tedavi ediliyor. Bu özel tedavi, cilt yüzeyinde koruyucu bir tabaka oluşturarak
yaşlanma sürecini yavaşlatıyor.

Sonsuz gençlik Lifting
Yaşlanmanın cilt üzerindeki izlerini kolay ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırmak mümkün. Bugün çene, yanaklar ve boyunda sarkan bölgeler için kullanılan yöntemlerden biri "Pro- Slim 24".

Bu tedaviyle kişinin yaşı, cilt türü ve deformasyonun derecesine göre belirlenen seanslar sonucunda kısa sürede gergin bir cilt ediliyor. 30-35 yaşından itibaren tüm kadınlara
uygulanan yöntem, 40 dakikalık seanslar halinde haftada iki kez uygulanıyor.

Oje kullanma kılavuzu



Oje, kadınların bir türlü vazgeçemediği alışkanlıklarından biri. Ama ojeyi kullanırken de dikkat etmemiz gereken kurallar var.

İşte birkaç örnek...

1. Eğer ojeyi çok kalın sürerseniz asla oje çıkartıcısı ile inceltmeye çalışmayın, bu ojenin parlaklığını ve dayanıklılığınıazaltacaktır.

2. Ojenin kuruması için zamana ihtiyacınız olacak, bu yüzden yatmadan birkaç saat önce sürün. Çabuk kuruması için buzlu suda birkaç dakika bekletmek işe yarayacaktır.

3. Daha fazla parlaklık ve dayanıklılık için, oje koruyucusunu her gün yenileyebilirsiniz.

4. Oje renginizi seçerken unutmayin ki, koyu renkler kısa ve köşeli, açık ve pastel renkler uzun ve oval tırnaklarda daha iyi duracaktır.

5. Tırnaklarınıza şekil verirken tırnak tipinize en uygun şekli verirseniz ojeniz daha güzel görünür.

6. Ojelerinizi sıcak bir yerde saklamak kıvamını bozacaktır, o yüzden en iyisi buzdolabında saklamaktır.

Sivilcelerden kurtulun



Sivilceleriniz sorun olmaya başladıysa, tedavinin zamanı gelmiş demektir. Ancak tedavinizi yaparken dikkat etmeniz gereken ayrıntıları da unutmayın!

1. Cilt toniğinin az alkol içermesine özen gösterin ve antiseptik ve ağrı dindirici maddelerle zenginleştirilmiş olanları tercih edin.

2. Kullanacağınız temizlik malzemelerinin, cildi rahatlatıp yağ üretimini azaltan A, E, F vitaminleri, lavanta, biberiye, mercanköşk, adaçayı gibi bitki özlerini içeren malzemeler olmasına özen gösterin.

3. Cildiniz kötü durumdaysa, bir uzmana derin temizlik yaptırın.

4. Makyaj yapmayı seviyorsanız, cildiniz için özel hazırlanmış ürünler kullanmaya özen göstermelisiniz. Yağsız bir toz fondoteni bir sünger yardımıyla uygulayabilirsiniz.

5. Koruyucu krem kullanacaksanız, cilde mat bir görünüm verenleri tercih edin. Çünkü bunların içindeki yağlı kısım, deriyle direkt olarak temas etmez.

Doğru parfüm, doğru erkek gibidir



Herkesin kendine özgü özel bir parfümü vardır. Ama önemli olan bu parfümü bulabilmek, hangi grup kokunun kendinize daha çok yakıştığını anlayabilmektir.

Sözün kısası doğru parfümü bulmak doğru erkeği bulup, aşık olmak gibi bir şeydir. Parfümü ilk koklayışta etkilenir, ikincisinde heyecanlanır, üçüncüsünde de ona teslim olursunuz!

Piyasada bulunan yüzlerce parfümü denemek çok zor biliyoruz. Ya arkadaşlarınızdan ya da büyük mağazalardaki deneme şişelerinden faydalanmaktan baska yolunuz yok. İşte doğru parfümü bulmak için bazı öneriler...

1. Aradığınız parfümü asla tek kelime ile mesela, hafif veya romantik diyerek anlatmaya çalışmayın. Görevli satış elemanı ile sizin hafif parfümler konusundaki fikirleriniz tamamen
farklı olabilir. Onun için daha önce severek kullandığınız parfümlerden örnekler vererek seçiminizi yapmaya çalışın.
2. Beğendiğiniz parfümleri önce kağıtlar üzerine sıkarak deneyin ve ön elemenizi yapın. Bir kerede üç veya dörtten fazla parfüm denememeye özen gösterin. Fazla parfüm koklarsanız hepsinin kokusunu alamazsınız. 3. En beğendiğiniz parfümü sıktığınız kağıdı yanınıza alın ve bütün gün yanınızda taşıyın. Bakalım birlikte olmaktan hoşlanacak mısınız? Biliyorsunuz, bir aşkın gerçek olup olmadığı ancak zamanla anlaşılabilir.

4. Kokular farklı tenlerde, farklı sonuçlar verir. Bu nedenle parfümün istenilen etkiyi göstermesi için tene uyum sağlaması gerekir.

5. Parfüm denerken en hafif olanından başlamalısınız. Kokunun daha iyi algılanabilmesi için hareket ettikçe yayılabileceği bölgeler olan el üzeri, bilek veya dirsek içine parfüm denenmelidir.

Parfüm sürmenin püf noktaları:
1. Parfüm, vücuttaki tüm nabız noktalarına, boyun, bilek, dirseğin iç kısmı ile dizlerin arka kısmına birkaç damla sürülmeli.

2. Kollu veya kolsuz giysiler giyilse de kokuyu sürmek için en iyi yer, kolun üst kısmıdır.

3. Güneşe ve ışığa çıkmadan önce parfüm kullanmayın. Işığa duyarlı ciltlerde güneşe çıkarken parfüm kullanılması leke yapabilir.

4. Parfüm, narin, canlı ve çevreye duyarlı bir üründür. Değişmesini önlemek için güneş ve sıcaktan uzak tutulmalıdır. Kullandıktan hemen sonra kapağı kapatılmalıdır.

5. Parfüm, bütün bir yıl boyunca kullanılabilir. Sıcak havalarda daha az miktarda ama daha sık sürülmelidir. Soğuk havalarda ise daha çok miktarda ama daha seyrek kullanılmalıdır.

Evde yapabileceğiniz yüz maskeleri



Yumurta, bal, yoğurt evimizde hemen her zaman bulunan yiyecekler. Ama bu kez bunları yemek pişirirken değil, güzellik maskeleri uygularken kullanacağız. Hazır mısınız? O zaman tariflerimize başlıyoruz!

Besleyici maske İçinde bulunan badem yağı ve yumurta sarısı sayesinde cildi sanki yeni doğmuş bir bebeğinki gibi yumuşacık yapan bu besleyici maskeyi ayda bir kez uygulayabilirsiniz.

Malzemeler
3 tatlı kaşığı toz haline getirilmiş badem
1 tatlı kaşığı tatlı badem yağı
1 tatlı kaşığı krema
1 adet yumurta sarısı

Hazırlanışı Yoğun bir kıvama gelinceye kadar tüm malzemeleri bir kasede karıştırın.

Uygulaması Gözlerin etrafına gelmeyecek şekilde maskeyi yüzünüze sürün. 15  20 dakika dinlenmeye bırakın. Ilık suyla durulayın.

Sonuç Kırışıkları gerilmiş, daha pürüzsüz bir cilt.

Onarıcı maske Özellikle yaz aylarında uzun süreli güneş banyolarının ardından uygulamak için ideal. Balın ve gliserinin yumuşatıcı etkileri sayesinde cildin nem oranını artıran bir maske.

Malzemeler
1 adet limon
3 çorba kaşığı bal
Gliserin

Hazırlanışı
Limon suyuyla balı hızlı hareketlerle iyice karıştırın. 15 gram gliserini ilave edin. Özlü bir karışım elde edinceye kadar karıştırın.

Uygulaması Hazırladığınız maskeyi masaj yapmadan yüzünüze ve boynunuza yayın. 15 dakika kadar yüzünüzde dinlendirdikten sonra ılık suyla temizleyin.

Sonuç Cildi derinlemesine nemlendiriyor.

Dinlendirici maske Bu maske aynı zamanda yüzünüzün daha kolay bronzlaşmasını sağlar. Karışımdaki malzemeler cildi besler ve aynı
zamanda pürüzsüz bir görünüm almasına yardımcı olur.

Malzemeler
1 adet yumurta sarısı
1 kase yoğurt
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
5 damla havuç yağı

Hazırlanışı 1 adet yumurta sarısını 2 tatlı kaşığı yoğurtla çırpın. Zeytinyağını ve havuç
yağını ekleyin.
Uygulaması Karışımı yüzünüze ve boynunuza sürün. 20 dakika kadar dinlendirip, ılık suyla temizleyin.
Sonuç Cildi, özellikle güneşin zararlı etkilerine karşı koruyan ama bronzlaşmayı da artıran bu maskenin nemlendirici ve besleyici etkisi kendini hemen gösteriyor.

Evde yapabileceğiniz vücut maskeleri

Yukarıda evde yapabileceğiniz yüz maskeleri'nin tariflerini vermiştik. Şimdi sıra vücut için yapılabilecek maskelerde... Eğer ipek gibi bir ten istiyorsanız, bu iki maskeyi mutlaka uygulayın!

Peeling Kremi Bu peeling kremini ayda bir kez uygulayın. Ölü
hücreleri temizler ve vücudun yumuşak, pürüzsüz
olmasını sağlar.

Malzemeler
1 çorba kaşığı deniz tuzu
3 çorba kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı Küçük parçalara ayrılmış deniz tuzunu, zeytinyağı ile iyice karıştırın.

Uygulaması Ilık bir duş alın. Hazırladığınız karışımı, dairesel hareketlerle masaj yaparak vücudunuza sürün. Bu karışımı özellikle topuklar, dirsek, diz gibi bölgelere yoğunlaşarak uygulayın. Ilık suyla durulayın.

Sonuç Gözenekleri tıkayan ölü deri temizleniyor ve cilt yapılacak bakıma hazır hale geliyor.

Bal Maskesiyle epilasyon Cildin hassas olduğu noktalara uygulanabilecek balla yapılan epilasyon.

Malzemeler
1 kase bal
Limon suyu
Bez parçaları (eski çarşafları kesebilirsiniz)

Hazırlanışı Kısık ateşte balı ısıtın. Yoğun bir kıvama geldiğinde birkaç damla limon suyu ekleyin. Soğumaya bırakın.

Uygulaması Hazırladığınız karışımı tüylerin bulunduğu bölgeye yayıp, birkaç saniye bekletin. Ağdanın üzerine bir bez parçası yapıştırıp, üzerini düzeltin. Tüylerin tersi yönünde tek hamlede çekin. Ağda bittikten sonra soğuk suyla temizleyin.

Sonuç Pürüzsüz, ipek gibi bir ten!

Kalıcı makyaj



Kalıcı makyajı kısaca, inorganik kök boyaların iğne yardımıyla epidermis'e (üst deri) zekredilmesi ve renk oluşmasını sağlaması olarak tanımlayabiliriz. Kalıcı makyaj, özellikle dudak, göz çevresi ve kaşlara uygulanıyor ve sizi gün boyu makyaj derdinden kurtarıyor.

Akmıyor, bozulmuyor, bulaşmıyor...

KALICI MAKYAJ EN GÜZELİ!

Makyaj yapmak kimileri için bir angarya. kimileri içinse bir eğlence. Ne olursa olsun çoğumuz güne başlarken en azından bir ruj sürmeden sokağa çıkmıyoruz.

İşiniz gereği her gün bakımlı ve şık görünmek istiyorsunuz. Ama her gün makyaj yapmaktan da sıkıldınız. Önerimiz kalıcı makyaj... Dünyada yaklaşık 15 yıldır yapılan bu işlem, Türkiye'de 5 yıldır uygulanıyor. Bu işin Türkiye'deki uzmanlarından biri de Diri Instıtut De Beaute.

Kalıcı makyaja en basit tabiriyle geçici dövme diyebiliriz. Kullanılan materyaller ve boyalar dövmeyle aynıdır. Ancak "mikro pigmentasyon" olarak adlandırılan kalıcı makyaj, dövmeden çok önemli bir farkla ayrılıyor. Dövme esnasında kullanılan kök boyaları kaslara kadar zikrediliyor, fakat mikro pigmentasyonda üst derinin alt tabakasında bu işlem son buluyor.

Kalıcı makyajı kısaca, inorganik kök boyaların iğne yardımıyla epidermis'e (üst deri) zekredilmesi ve renk oluşmasını sağlaması olarak tanımlayabiliriz. Kalıcı makyaj. Özellikle dudak, göz çevresi ve kaşlara uygulanıyor ve sizi gün boyu makyaj derdinden kurtarıyor.

Uygulama
Önce kişinin cilt analizi yapılıyor. Ve hangi renklerle daha uyumlu olabileceği tesbit ediliyor. Bu işlem, kişinin saç, göz ve cilt renklerinin baz alınmasından daha büyük önem taşıyor. Zira ciltte mavi, sarı, kırmızı gibi ana renkler mevcut. Kök boyaları bu renklere göre değişikliğe uğruyor.

Bu aşamadan sonra anestezi ile mikro pigmentasyon yapılacak bölge uyuşturuluyor. Anestezi çoğunlukla kremlerle uygulanıyor. Doğal pigmentlerle, inorganik maddelerden hazırlanmış pigment boyaları bir kapsülde karıştırılıyor ve istenilen renk elde ediliyor.

Daha sonra iğne yardımıyla, örneğin dudak kontörü yapılacaksa dudağın çevresi küçük vuruşlarla boyanıyor. Boyanın epidermise zekredilmesi yaklaşık 3.5 saat sürüyor. İstenirse, dudak içi de doldurabiliyor. Tabii o zaman bu süre uzuyor.

Birinci seans sonrasında ilk iki gün içinde kontürler kayboluyor. Sonra tekrar geri geliyor. Estetik olmayan tek aşama bu. Zira boyalar tekrar geri geldiğinde kontürün yapıldığı bölgelerde bir kabuklaşma meydana geliyor. Fakat bir hafta içinde bu kabuklaşma kayboluyor. Bir ay kadar bir süre sonra da ikinci kontür yapılıyor ve işlem bitiyor. Yeni yüzünüzün ömrü, eğer cildiniz yağlı değilse, beş yıl. Aşırı yağ salgılayan bir cilde sahipseniz, ömrü 2.5 yıla düşüyor.

Yan etkisi var mı?
Bilinen bir yan etkisi yok. Sadece alerjik bir cilde sahip olanlara ve kemoterapi tedavisi görenlere uygulanmıyor. Uygulamadan sonraki komplikasyonları en aza indirmek için solaryum ve güneş ışığından bir müddet uzak durmak, uygulama sırasında yapılan bölgeyi su ile temas ettirmemek büyük önem taşıyor.

Gelelim fiyatına. Mikro pigmentasyon için ödeyeceğiniz ücret, beş yıl boyunca makyaj malzemelerine vereceğiniz paradan daha az.

Şipşak makyajlar yapın



Zamanla yarışan kadınlar için makyaja vakit ayırmak neredeyse bir lüks oldu! Eğer zamanınız dakikalarla sınırlıysa, size şahane önerilerimiz var bu hafta!

5 dakika
Eğer yüzünüzde hiç makyaj yoksa:
* İnce bir tabaka halinde mat fondöten sürün.
* Büyük bir fırça yardımıyla şeftali tonlarında, fazla belirgin olmayan bir allık sürün.
* Nötr, ama rujun dudaklardan taşmasını önleyen bir dudak kalemi uyguladıktan sonra, pembe ya da bej renklerinde bir ruj sürün.
* Tahta ya da metal bir pens ile saçınızı toplayın.

Eğer sabah evden çıkarken makyaj yaptıysanız, bu makyajı tazelemeniz de mümkün:
* Pamuklu çubuğa bir miktar yağsız makyaj temizleyicisi sürün. Dudağınızdaki ruj kalıntılarını ve gözlerinizin altına bulaşan eski makyajınızı temizleyin.
* Transparan pudra ile yüzünüze pürüzsüz bir görünüm verin.
* Gözünüzün sadece üst kısmına ince bir kalem çekin.
* Dudak kalemi kullanmadan renkli bir dudak parlatıcısı ile makyajınızı tamamlayın. Biliyorsunuz, renksiz parlatıcılar özellikle de sıvı parlatıcılar çok moda.
* Başınızı öne doğru eğerek saçınızı fırçalayın ve sprey sıkarak daha hacimli bir görünüm kazandırın.

10 dakika
Biraz daha fazla vaktiniz var demektir. Ama yine de vakit kaybetmemelisiniz.
Eğer yüzünüzde makyaj yoksa:
* Yağsız bir nemlendiriciyle işe başlayabilirsiniz.
* Nemlendiricinin ardından bir sünger yardımıyla mat ve kompakt bir fondöteni yüzünüze iyice yayın.
* Makyajınıza uygun bir göz kalemiyle gözünüzün alt ve üst kısmını çevreleyin.
* Göz kalemiyle aynı renkte bir rimel sürün.
* Kalın bir fırça ile allık sürün.
* Dudağınıza makyajınıza uygun bir ruj sürün. Kalemle vakit kaybetmenize gerek yok.
* Saçınızı hızlı bir topuzla toplayabilirsiniz. Saçınızla aynı renkle bir lastik tokayla atkuyruğu yapın. Atkuyruğunu kendi etrafında doladıktan sonra birkaç tokayla tutturun.

Makyajınızı tazeleyecekseniz:
* Saçınıza hacim vermek için, yukarı doğru hafif bir atkuyruğu yapın.
* Yüzünüzdeki fondötenin her tarafa eşit olarak dağılması için makyaj süngerinizi ıslatıp, iyice sıktıktan sonra sabah sürdüğünüz fondöteni bu süngerle yeniden yüzünüze dağıtın.
* Temiz bir far fırçasıyla gözünüzdeki makyajı belli belirsiz yeni bir renk oluşturacak şekilde dağıtın.
* Büyük bir fırça ile toz allık sürün.
* Dudaklarınızı kalemle belirledikten sonra aynı kalemle boyayın. Ve son olarak parlatıcı sürün.
* Saçınızı açın ve başınızı öne eğerek fırçalayın.

15 dakika
15 dakikanızı makyaja ayırıyor olmanız gerçek bir lüks! Bu kadar zamanda oje bile sürebilirsiniz. Ama abartmamaya özen gösterin.

Yüzünüzde makyaj yoksa:
* Varsa, bir damla şampuanla perçeminizi yıkayın. För ile kurutarak şekil verin. Saçınıza daha temiz ve biçimli bir hava verecektir.
* Yüzünüze kompakt fondöten sürün. Kahverengi veya siyah bir kalemle gözlerinizin sadece üst kısmını belirginleştirin.
* Kirpiklerinize, hacim kazandırma özelliğine sahip, siyah rimel sürün. Dudaklarınızı ten rengi bir kalemle çevreledikten sonra rujunuzu sürün.
* Son olarak bir kat sedefli dudak parlatıcısı sürün.

Yüzünüzde zaten makyaj varsa:
* Saçınızı tutam tutam ayırın. Her bir tutamı kendi çevresinde doladıktan sonra firketeyle tutturun. Saçınıza sprey jöle ya da sprey sıkın.
* Makyaj temizleme mendiliyle yüzünüzdeki fondöten ve ruj kalıntılarını temizleyin. Ama göz makyajınıza dokunmayın. Bir pamuklu çubukla dağılan ve akan göz makyajınızı temizleyin.
* Alnınıza, yanaklarınıza ve çenenize bir miktar fondöten sürüp, parmak uçlarınızla dağıtın. Büyük bir fırça yardımıyla yüzünüzdeki çıkıntılara (alın, çene, elmacık kemikleri) çok az toz parlatıcı sürün.
* Fırça yardımıyla dudaklarınıza ruj sürün.
* Saçınızdaki tokaları çıkarıp, buklelere elinizle şekil verin.
* Son olarak çok kısa sürede kuruyan bir oje sürün. (Aceleyle hareket ederken meydana gelebilecek bozulmaların çok belirgin olmaması için açık renk bir oje tercih edin.)

Not: Ofiste ya da evde uygulayacağınız hızlı makyaj için yanınızda her zaman, makyaj malzemesi, makyaj temizleme mendili, jöle, firkete, toka, sprey ve pamuklu çubuk bulundurmalısınız.

Sağlık ve spor



Hentbol şampiyonu İbrahim Kefeli ve eşi Hatice Hanım ile uzun yıllardır tanışırız. Evlerine konuk oldum ve hep birlikte bilardo oynadık. İbrahim Bey bilardo sporunu bir yaşam biçimi haline getirmiş. Hatta yeni evine taşınmak için tek şartı bilardo masasının alınması imiş.

13 yıl önce İbrahim bu evi almak istemedi. Tek şart olarak bilardo masası istedi. Biz de kabul ettik, ilk gelen eşyamız bilardo masası oldu.

İbrahim Bey haftada kaç saat bilardo oynuyorsunuz?
Haftada belli süre oynamıyorum. Akşam yemeklerinden sonra antrenmana başlıyorum. Ama rakip bulamamanın sıkıntısını yaşıyorum. Hatice ve kızlar geç öğrenecek galiba. Bazen arkadaşlarım geliyor onlarla oynuyorum.

Peki niye bilardo?
Çok küçük yaşlarda oynadım. Sonra uzun bir süre oynayamadım. Çünkü kahvehanelerde bilardo oynanırdı. Benim de kahve alışkanlığım yoktur. Bilardoyu tek başıma oynayabildiğim için de seviyorum. Bazen sarı top beyaz top diye ayırıyorum ve şike yapmadan onlara maç yaptırıyorum.

Bugüne kadar başka hangi sporları yaptınız?
Yürüyüş yaparım. Çok bilinçli olmasa da yüzerim. Aktif bir spor hayatım olmadı. Ortaokul ve lise yıllarımda hentbol oynadım. Maltepe Lisesi'nde oynarken Türkiye şampiyonu olduk. Celaletün Çavdaroğlu adlı hocamız bize hentbolu sevdirdi.

Takım sporundan sonra bireysel spora geçmek nasıl?
Bilardo çok güzel bir bireysel spor. Rakibinizi yendiğinizde daha da güzel.

Eşinizle nasıl tanıştınız?
Evliliğe karşı bir korkum vardı. Evlilikten hep kaçtım. Askere gideyim, işimi kurayım, şuyum olsun, buyum olsun dedim. Hepsi oldu. Özgürlüğüm gidecek gibi geliyordu. Sonradan böyle bir şey olmadığını gördüm. Aslında tam istediğim gibi bir kişinin karşıma çıkmayacağından korktum.
Hatice'yle değerli Sevgi Yengem aracılığıyla tanıştım. Hatice'yi görünce aklımdaki tüm olumsuz düşünceler silindi. O zamanlar 19 yaşındaydı ve üniversite sınavını kazanmıştı. Üniversiteye gitmek istedi. Ben de okulu bitir, bekarsam evleniriz dedim. Sonradan okuldan vazgeçti.
Hatice Hanım bir ara İbrahim Bey'in işlerine koşturdunuz.
Çocuklar büyüyünce bir boşluk oldu hayatımda, ben de işlerle uğraştım. Hem ofis işlerini hem de ev işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışmak çok zor. Bunu başaranlar varsa tebrik ederim.

Peki evde neler yapıyorsunuz?
Yürüyüş yapıyorum, porselen boyuyorum, dikiş dikiyorum, nakış ve resim yapıyorum. Bol bol kitap okuyorum. Son zamanlarda da takı yapıyorum.

Nasıl bir beslenme şekli uyguluyorsunuz?
Sağlıklı yemekler yapmayı tercih ediyorum. Biliyorsunuz ki sağlıklı ve dengeli beslenmek gerekli. Sebze ağırlıklı, hamur işerinden olabildiğince uzak yemekleri tercih ediyoruz. Bol bol su içmeyi de unutmuyoruz.

İbrahim Bey siz nasıl mesaj verirsiniz?
Dilediğince yaşarken kimse topluma, çevreye zarar vermemeli. Saygı kurallarına, doğru geleneklere bağlı kalarak istediğimiz gibi yaşamalıyız. Herkes kapısının önünü temiz tutarsa ülke temiz kalır. 10 sene önce Şişli'de bir apartmanın kapıcısı içeri girdi ve yere atılmış bir sigara paketini ayağıyla dışarı attı. O kendini sadece apartmanın içinden sorumlu tutuyor. Kapısının önü de önemli olmalı.

Siz Hatice Hanım Son olarak ne söylemek istersiniz?
Eşim Fenerli ben Galatasaraylıyım. Taraftarlar daha hoşgörülü olurlarsa çirkin olaylarla karşılaşmayız. Galatasaray UEFA kupasını kazandığında eşim o maçı ağlayarak seyretti ve sarı kırmızı montunu giyerek Bağdat Caddesi'nde tur attı. Kavga ve şiddet yerine toplumsal beraberliği tercih edelim.

Ne yesem ne içsem yarıyor



Kendimize sınırlamalar getirebilmeli, hayır demeyi öğrenmeliyiz...

Güzel bir akşam yemeğinin üzerine tatlı, akşamüstü çaylarının yanına börek, kuru pasta, yemeklerin üzerine şöyle bol şekerli kahve veya iyisinden meyve... Geçirilen böyle günlerin ardından "Diyet yapmalıyım, kilo vermeliyim" diye de kendimizi zora koşarız. Diyetler, genellikle her pazartesi başlayıp sona ermez bir hal alır. "Nasıl olsa ucu kaçtı diyet yapamıyorum öyle de yesem böyle de yapsam kilo veremiyorum" diye hayıflanıp daha çok yemeye kendimizi veririz. Duyduğumuz, okuduğumuz her tür yalan-yanlış diyeti denemeyi bırakıp ilk önce sağlıklı yaşamanın, dengeli beslemenin formüllerini öğrenelim, hayatımıza sokalım. Kahvaltıda çaylarımızı açık ve şekersiz içmeli, beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Aradan geçen iki-üç saatin ardından bir meyve yiyebiliriz. Öğlen yemeklerimizi muhakkak ekmeksiz, üzerine tatlısız veya meyvesiz yemeliyiz. Akşam yemeklerini çok geç ve çok yememeliyiz. Günde iki litreye yakın su tüketmeyi, akşam yatmadan önce ve sabahları bir bardak suyu içmeyi unutmuyoruz.

Konsantre içecekleri hayatımızdan tümüyle çıkartıyoruz. Neden diye sorarsınız asit, şeker, aspartan, kafein kilo aldıran, kanser riskini artıran etkenlerin başında geliyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi hayatımıza soktuktan sonra ödül olarak haftada bir, güzel bir tatlıya niye hayır diyelim ki.

Sevdiğim söz, "Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir." Spor yapın, sağlıklı kalın, bizi izlemeye ve okumaya devam edin.

Yaz egzersizleri



Tatilinizin güzel geçmesini istiyorsanız fiziksel aktivitelere katılmalı, sağlığınızı göz önünde bulundurarak vücudunuza uygun programları uygulamalısınız.

Yazın gelmesiyle tatile çıkan insanların bütün beklentileri kış boyunca çalışarak, stres dolu geçen günlerden kurtulup fizyolojik ve psikolojik olarak dinlenebilecekleri mekanlara yöneltirler. İnsanların çoğu dinlenmeyi yatakta yatarak tatil süresini geçirmek olarak görür. Oysa tatilinizin daha güzel geçmesini istiyorsanız fiziksel aktivitelere katılarak sağlığınızı göz önünde bulundurarak, vücudunuza uygun egzersiz programlarını uygulamalısınız. Gençlik günlerinizi aklınıza getirerek vücudunuzu zorlayacak veya sakatlanma riski yüksek olan egzersizleri seçmemelisiniz.

Yazın yapacağınız egzersizde dikkat edeceğiniz noktalar:
- Hava sıcaklığının ve nemin yüksek olduğu saatlerde yürüme, koşma, bisiklet türü egzersizlerden kaçınmalısınız.
- Aktivitelerin, fiziksel olarak bedeninize uygun olmasına dikkat etmelisiniz.
- Eğer tatilden önce egzersiz yapmıyorsanız uzun mesafe yüzmeye kalkmayın çünkü denizin ortasında girecek krampların başlıca sebeplerinden biri de vücudun yapılan egzersiz için daha önce antrene edilmemiş olmasındandır. (Kas kramplarının diğer oluşum sebepleri ise kalsiyum, potasyum, magnezyum eksikliği, ısı değişimi, sıvı kaybı ve kasların daha önce alışık olmadıkları bir yüke maruz kalmalarındandır. Karada meydana gelen krampların suda oluşan kramplarından daha risksiz olduğu düşünelerek denizde çok daha dikkatli olunmalıdır.)
- Yapılacak egzersizler sırasında güneşten korunmak için uygun kıyafetler seçmelisiniz.
- Aktivitelerin kas ve eklemlere aşırı yük getirecek ve kalbinizi yoracak düzeyde olmamasına özen göstermelisiniz.
- Futbol, basketbol, uzun mesafe koşu türündeki egzersizlerin çok yüksek düzeyinde olmamasına dikkat etmelisiniz.
- Tatil boyunca uygulanacak egzersiz programları hafiften başlamalı, temposu ve süresi kişiye uygun olarak yavaş yavaş artırılmalıdır.
- Egzersizler genellikle sabah ve akşamüstü yapılmalıdır.
- Karada ve suda yapılacak egzersizler minimum 35 dakika, maksimum 1 saat arasında olmalıdır. Bu egzersizler mümkünse haftanın 6 günü yapılmalıdır.
- Yüzerken kollara fazla yük gelmemesi için palet kullanılabilir. Daha sonra paletsiz yüzmeyle kollara binen yük artırılır.
- Egzersizler yemeklerden en az 1.5 saat sonra yapılmalıdır.
- Egzersiz öncesinde ve sonrasında oluşacak sıvı kayıplarını önlemek için su alınmalıdır.
- Yürüyüş, koşu, bisiklet, kürek, yüzme yanında karın ve bel çalışmalarına önem verilmelidir.
- Tatilde bulunduğunuz otelin veya sitenin egzersiz salonu varsa hocaların gözetiminde kas çalışmalarını yapmanızda büyük fayda var. Tatil süresince yaptığınız egzersizleri tatil sonrasında da yapmaya çalışmalısınız. Unutulmamalıdır ki, egzersiz sadece şişman insanlar için değil bütün insanlar için önemlidir.

Alternatif sporlar



Binicilik; Atalarımız ne demiş, "At, avrad, silah". Yüzyıllardan beri var olan at binme, Ata sporumuz özelliğini taşımaktadır.

At binmeyi son 10 senedir belli aralıklarla denemekteyim. Çok keyifli olan bu sporda hayvan sevginizin daha da üst boyutlara çıktığını, at ile aranızdaki sinerjinin ne kadar yoğun olduğunu
hissediyorsunuz.

Kemer Golf&Country Club Atlıspor Kulübü'nün en büyük
amacı, ülkemizde binicilik sporunun daha geniş kitlelere yayılarak sevilmesini ve gelişmesini sağlamakta.

Kulüp, Balkanların en büyük kapalı maneji ve diğer benzersiz tesisleriyle İstanbul'un gurur kaynağı. Dresaj ve Engel Atlama alanlarında binicilerin deneyim kazanmasını sağlayacak çeşitli kupalar, müsabakalar düzenlenerek yeni başlayanlar için programlar hazırlanarak binicilik sporuna hizmet veriliyor.

Ne duruyorsunuz gidin ve at binin.

Yazı: Neslihan Yavuzcan

"Selülitlerimden sporla kurtulacağım"



Sempatik, neşeli ve komik ama o kısa sürede o kadar çok konudan bahsediyor ki yoruluyorsunuz. Sevgili Asuman Krause ile sizler için çok keyifli bir sohbet ettik.

Hayat şimdilerde nasıl gidiyor?
- Bıraktığın gibi mankenlik yapıyorum. Bu arada sunuculuk ve tiyatro oyunculuğu yaptım.

Spora kaç yaşında başladın?
- Profesyonel anlamda ilkokul dördüncü sınıfta, Almanya'da basketbola başladım. Bu 13-14 sene devam etti. Berlin'in en iyi 10 sporcusu arasına girdim. Oradaki genç milli takımda oynadım. Sonra Türkiye'ye gelince profesyonel olarak oynamadım. Bir de hakemlik yaptım.

Aktif basketbolü bırakınca sen hakemliğe, ben de antrenörlüğe başladım.
- O zaman takım kuralım. Antrenörü hazır, hakemi hazır.
Oyuncu olarak da ibrahim Kutluay'ı transfer ederiz.

Gelecekle ilgili hedeflerin nelerdir?
- Aslında birkaç planım var.
Ama henüz dile getirmiyorum.
Masörün azizliği

Selülit gibi yani. Anlatsana o hikayeyi.
- Masörüme selülitim olup olmadığını sordum. Yok, dedi. Ama ben gördüğümü söyledim. O da yüzde 100 yok, dedi.
Ondan bir ay sonra selülit dolu olduğumu gördüm. Nazar değiyor. O yüzden planlarımı dile getirmiyorum. Bir sürü insan çıkacak, ben onu daha önce yapacaktım, diyecek. Ama
yakın gelecekteki planlarım, mankenliğe tam gaz devam edeceğim. Kandemir Konduk'un yeni bir tiyatro projesi var. Onda oynamayı düşünüyorum. Artık iyi bir dizi ya da sinema filmine hazırım.

Mankenlerin oyunculuk ya da şarkıcılık yapmalarına karşı çıkılıyor. Sen oyunculuk eğitimi aldın mı?
-Almadım. Kandemir Konduk'un oyunuyla başladım. Bana cesaret veren kişi oydu. Didem Taslan, Ebru Destan ve ben No Savaş Yea Mankenle başladık. Onların dizilerden tecrübeleri vardı.

Sen en zoru olan tiyatroyla başlamışsın. Ama yapabildin.
- Evet. Çok da sevdim.

Bilmediğimiz bir huyun var mı?
- Dağınık ama titizim. Mesela mikrofonda kıl olduğu zaman fenalık geçiriyorum. Siyah kedi gördüğümde kendimin ve etrafımdaki insanların saçlarını çekerim. Bir de tikim var. Nazar
değmesin deyip kulağımı çekerim. Karşımdaki 35 kere
yapsa ben de yaparım.

Saçlarını niye sarı yaptın? Bana göre koyu renk sana daha çok yakışıyor.
- Genelde herkes koyu diyor. Ama sarıyı birebir gördüklerinde çok güzel olduğunu söylüyorlar.
Ama ilk yapılan sarıyla bu sarı arasında fark var. Rengi oturmuş.
- İlk yaptırdığımda depresyona mı girdi de saçını sarıya boyattı dediler.

Hayır. Emrah'la çıkmaya başladı, saçını boyattı dediler.
- O benim koyu saçlı halimi beğenirdi. O dönem başkaldırdım, işin doğrusu saçlarımın dipleri koyu, uçları çok açıktı. Bu kadar açmışken sarıyı deneyeyim dedim. Podyumda güzel duruyor.

Özel hayatın nasıl gidiyor?
- Aşk yok, meşk yok. Bu yüzden şaşkınız.

Ben seni tanıdığımdan beri aşık olmayı seversin. Peki aşk mı, iş mi?
- Hayatımda biri yokken işime dört elle sarılıyorum demeyi sevmiyorum. Çünkü biriyleyken de işimi en iyi şekilde yapıyorum. Sevgilim olunca daha farklı, daha güzel
oluyorum.

Formunu nasıl koruyorsun?
- ilk güzellik yarışmasına katıldığımda 69 kiloydum. Tombik değil de kaslıydım. Kot bedenim 34'tü. Şimdi 60 kiloyum ve kot bedenim de 28-29. Ama aynaya baktığımda selülit ya da zayıflık istemiyorum. O yüzden kendimi spora vereceğim.

Nasıl besleniyorsun?
- Herşeyi yiyorum. Lahmacun, üstüne pide, üstüne dürüm ve tatlı da yiyebiliyorum.

Sportife nasıl bir mesaj verirsin?
- Spor yapın, selülitten kurtulun. Sağlık, mutluluk, huzur ve Başarı dolu günler ve daha nice bayramlar diliyorum.

30 Temmuz 2010 Cuma

Reiki ile enerjinizi kullanın



Reiki, yüce kaynaktan gelen canlandırıcı, şifa verici bir enerjidir. Sözcük anlamı, Japonca'da, "Evrensel Yaşam Gücü Enerjisi" anlamına gelir.

Reiki en temel şekliyle, bu enerjiye açılmış bir kişi tarafından, ellerini bedenin üstüne koyarak kendine ya da başkalarına aktarılması ile kullanılır.

Bu enerji ve ilgili yöntemler 1920 yıllarında, Japonya'da Dr. Mikao Usui tarafından başlatılmıştır.

Reiki ile Beyaz Yıldız'ın sahibi olan Yasemin Hanım sayesinde yedi ay önce tanıştım ve hemen ücretsiz verilen derslere katıldım. Reiki 1 oldum ve geçen hafta da master İpek Sakarya'dan Reiki 2'yi aldım. Uygulamaya başladım.

Reiki 1 ile fiziksel vücudumuzda enerjimiz yükseliyor.

Reiki 2 ile enerjimiz eterik bedenimizde doğrudan çalışmaya başlıyor ve üçüncü gözümüzdeki perde kalkıyor, sezgilerimiz artıyor ve şifa enerjisini gönderip alabiliyoruz.

Reiki 3'e master programları ile devam ediyorsunuz.

Umarım yaradanımız tarafından verilen enerjimizi, bütün insanlara akıtmaya siz de başlarsınız.

Kontrolünümde ne var?

Kontrol aslında hayaldir. Tümüyle sizin kontrolünüzde olan sadece iki şey vardır.

1) Kendi hakkınızda hissetmeyi seçtikleriniz.

2) Duygularınızdan kaynaklanan davranışlarınız.

Kontrol yanılgısını sürdürdükçe ve kontrolünüz dışındaki şeylerden kendimizi sorumlu tuttukça, hayatın gerçeğini yaşayamayız ve kendimize sahip çıkamayız. Hakkınızda hissettikleriniz sizin seçiminizdir ve sizin kontrolünüzdedir. Duygularınızı siz seçemezsiniz, onlar içten gelir ve sizin kontrolünüzde değildirler.

Kendinizle ilgili duygularınızı seçebilirsiniz. Kendinizi sevmeyi veya sevmemeyi seçebilirsiniz. Seçiminizi yapınca, davranışlar duyguları takip eder. Kendinizi sevmeyi tercih ederseniz, kendinize sevgiyle davranırsınız. Kendinizi kabul eder, affeder ve anlayışlı olursunuz. Kendinizi sevmemeyi veya seçim yapmamayı tercih ederseniz (ki bu da bir seçimdir), davranışlarınız eğitiminize göre olacak, kendinizi önemsemeyecek, tenkit edecek ve suçlayacak, dışa dönecek ve kusursuzluk bekleyeceksiniz. Dünyanın size kötü davranması, sizin de kendinize kötü davranmanızı gerektirmez.. Unutmayın, davranış duygu değildir, davranışlar duyguların belirli ifadesidir ve sizin denetiminizdedir.

--Minik tavsiyelerim--
- Başkalarının düşleriyle asla alay etme.

- Dinlediğin herşeye inanma, sahip olduğun herşeyi harcama ve istediğin kadar uyuma.

- Yavaş konuş ama hızlı düşün.

Saçınızın rengini burcunuza göre belirleyin



Burçlar her şeyde olduğu gibi saç renginiz konusunda da ipuçları veriyor. Her burcun taşıdığı karakter, saç rengiyle bütünleşerek kişiliğinizi tamamlıyor.

KOÇ 21 Mart-19 Nisan
Karar vermekte güçlük çekmenize rağmen şans her zaman sizden yana. Sabırlı, cömert, kurnaz ve girişimci Koç kadını için kızılın her tonu çok uygun. 

BOĞA
20 Nisan-20 Mayıs
Boğa kadını her zaman sürprizlere açık. Özellikle de aşkta. Arkadaş toplantıları ve sosyal ortamlar, onun için vazgeçilmez. Sağlık açısından da enerjisi her zaman yüksek. Girişimciliği, direnci ve asla teslim olmama özellikleri ile Boğa kadını için en uygun saç rengi kızılın en açık tonları ve sarı. 

İKİZLER
21 Mayıs-20 Haziran
Sosyal alanda ve iş ortamında her zaman en yüksekte olmayı sever. En yakın rakipleriyle kıskançlık nedeniyle sorunlar yaşar. Talih oyunlarında şansı yüksektir. Hayatında her an köklü değişiklik yapabilir. İkizler kadını, çılgın, duyarlı ve rutine karşı duran kişiliği ile saç rengini birkaç haftada bir değiştirebilir. 

YENGEÇ
21 Haziran-22 Temmuz
Pervasızdır, eleştiriler asla moralini bozamaz. Özellikle iş konusunda her zaman en iyi olduğunu
düşünür. Sağlığına özen gösterir. Olaylar karşınında tepkisel davranmaz, acele cevaplar vermez. Sezgilerine güvenen, şefkatli ve romantik Yengeç kadınına, bal köpüğüne uzanan açık kumral saç rengi çok yakışır. 

ASLAN
23 Temmuz-22 Ağustos
Gerçek arkadaşlığın değerini bilir, her zaman liderdir. Sevdiklerini ihmal etmez. Ancak iş
yaşamındaki monotonluk onu somurtkan yapar. Tutkulu, yaşamsal ve enerjik olarak ateşli bir kadındır. Karakterine uygun renkleri tercih eder. Aslanın yelesini andıran uzun, parlak ve gür saçlara sahip olanlar için fındık kabuğu en uygun renk. 

BAŞAK
23 Ağustos-22 Eylül
Kafası her zaman karışıktır, geriye dönüp geçmişin muhasebesini yapmayı sever. İş konusunda hata affetmez, başarıya ulaşmayı bilir. Etrafındakilerin de mükemmel olmasını bekler. Zamanını evde geçirmeyi sever. Onun için herşey düzenli ve emniyetli olmalıdır. Kusursuz görünmek için çabalayan Başak kadınına platin tonları yakışır. 

TERAZİ
23 Eylül-22 Ekim
Çevresi dostlarla dolu, sosyal yaşamı çok hareketlidir. Küçük sorunlar karşısında işi oluruna
bırakır. Büyük sorunlar karşısında ise akıntıya kürek çekmeyi sever. Terazi kadını ince zevkli nazik ve şıktır. Her zaman denge ve güzelliği bulmayı arzular. Dikkat çekse de abartılı olmalı sevmediği için kumral tonları tercih eder. 

AKREP
23 Ekim-21 Kasım
Ne istediğini bilir. Amacını belirler, hedefe kilitlenir ve başarıya ulaşır. İş yaşamında kolayca kariyer sahibi olur. Para meselelerini sorun etmez. Akrep kadınının çekiciliği kişisel ve saklıdır. Gizem ve tutku en önemli özellikleri arasındadır. Altın sarısı ya da kuzguni siyah fark etmez, önemli olan etrafını aydınlatmasıdır. 

YAY
22 Kasım-21 Aralık
Verdiği kararlardan kuşkuya düşmez, zaman onu her zaman haklı çıkarır. Kontrolü elinde tutmayı sever. Yeni başlangıçlara açıktır, fırsatları iyi değerlendirir. Akıntıya kapılmaz, tedbirlidir. Dışa dönük, maceracı, kuralları koysa da çiğnemeyi seven yay kadını için koyu kumral saç rengi çok uygun olabilir. 

OĞLAK
22 Aralık-19 Ocak
Duyguları ön plandadır, mantığıyla hareket etmekten hoşlanmaz. Özellikle aşk konusunda fazla düşünmeden evet der. Sorumluluk almayı sevmese de, üstüne düşen görevleri mutlaka yerine getirir. Zaman, romantizm ve tutku onun için önemlidir. Fethetmeyi seven oğlak kadını için toprak renkleri çok uygun. 

KOVA
20 Ocak- 18 Şubat
Aşktan yana en parlak burçlar arasındaki kova kadını, sıradışı zevklere sahiptir ve isyankardır. İş hayatında ise, barış, huzur ve uyum içinde çalışmayı sever. Midesine düşkündür. Üstelik
tam bir alışveriş çılgınıdır. Daima geleceğin kanatları üzerinde uçuş halindedir. Yoğun ve net kızıllar Kova kadını ile bütünleşir. 

BALIK
19 Şubat-20 Mart
Mücadelecidir, zorlukların üstesinden gelmeyi bilir. İkili ilişkilerde suskun olmasına rağmen, sosyal yönü kuvvetlidir. Sağlığına önem vermez. Düş ve yarının gerçeği arasında dolaşan Balık kadını romantik ve sezgileri güçlü bir insandır. Sanata düşkündür. Toprağın tüm renkleri Balık kadınına yakışır.

29 Temmuz 2010 Perşembe

Varisler kabusunuz olmasın



Varis neden oluşur?


Varis deyince, biz sadece bacaklardaki mavi damarları anlıyoruz. Biz varisi altı safhaya ayırıyoruz tıpta. Bunlardan birinci sınıfa girenler, hiçbir belirti vermeyen 'huzursuz bacak' sendromu dediğimiz olaydır. Sabahtan akşama kadar çok fazla ayakta kalan ya da çok fazla oturan ve az hareket eden kişilerde, akşama doğru bacak ağrıları ve hatta ayak bileklerinde hafif şişmeler başlar. Görünürde hiç damar yoktur. Normalde toplardamarların içinde kapakçıklar vardır, biz ayağa kalktığımız zaman o kapakçıklar açılır kanın geriye doğru kaçmasına engel olur. Eğer bu kapakçıklar iyi çalışmıyorsa ayakta durduğumuz zaman toplardamarların içindeki kan ayaklara doğru geri kaçar. Bu da şişliklere ve ağrılara sebep olur. Ayağımızı kaldırdığımız zaman da, toplardamarlar daha iyi boşaldığı için bir rahatlama olur. Bu C Sıfır dediğimiz şeklidir. Cl'de ise kılcal damarlar, bütün bacak boyunca incecik damarlar şeklinde görülür hale gelir.


Eğer bu kılcal damarlar 2 mm'den daha geniş hale gelirse, varis lafı ortaya çıkar. Bu da C2 dediğimiz varistir. Üçüncü sınıflamada bu damarlarla birlikte ayakta ciddi ödem olur. Özellikle ayak bileklerinde şişlikler meydana gelir. C4'de, ayakta kahverengiye dönük renk değişiklikleri başlar. C5'te ufak yaralar oluşmaya başlar, C6'da ise bacakta açık yaralar şeklinde iyileşmeyen yaralar meydana gelir. C6'ya kadar olan bütün nedenlerin altında yatan şey toplardamarların içindeki kapakçıkların yetersizliğidir.


Varis, aşamalı olarak mı ilerler?


Bunlar ardı ardına başlayan durumlar değildir. Bazen direkt yara şeklinde de başlayabilir. Bazen 3 milimlik damar şeklinde ya da örümcek şeklindeki damarlarla da başlayabilir. Ama genellikle, C2 gibi büyük damar meydana gelmişse, bunlar ilerlemeye daha eğilimlidir. Her

biri tedavi olmazsa, yaraya dönüşecek diye bir şey yoktur.


Varis teşhisi konulan hastalar, kişisel olarak neler yapabilirler?


Bacaklarında bu tip şikayetleri olan hastalarda C Sıfır demeden önce, teşhisi doğru koymak gerekir. Çünkü, huzursuz bacak, sadece toplardamar hastalığından olmaz; ufak tefek sinir sıkışmaları, bel kireçlenmeleri, bel problemleri gibi buna benzer şeyleri de taklit edebilir.


0 nedenle, önce mutlaka bir doktora başvurulmalı. Bir doppler testi yapılarak bunun sebebinin toplardamarlar olduğunu ortaya koymak lazım. Teşhis konduktan sonra hastalığın ilerlememesi için, hastanın yapacağı çok önemli şeyler var tabii ki!


Birinci sırada kilo vermek geliyor. İki; az hareketli hayattan biraz daha aktif hayata geçmek. Dizin altındaki baldır dediğimiz adalelerin çok kuvvetli olması gerekiyor. Bunu temin eden her türlü spor varisin önlenmesi için çok önemlidir. Haftada en az üç kez 40 dakikalık yürüyüşler yapmanız önemli. Yürüyüşe vakit ayıramıyorsanız en azından parmak ucu ve topuk germe hareketlerini yapmanızda fayda var.


Diğer önemli madde ise beslenme; peklik yapıcı şeyler çok fazla karın içi basıncını artırıp ıkınma sıkınma gerektirdiği için toplardamarların genişlemesine ve zarar görmesine sebep olur. Liften zengin, sebze-meyve ağırlıklı, özellikle E vitamininden zengin besinlerle beslenmenin bunları önlemede faydası var. Kafein ve kolalı içeceklerin de damar cidarını yumuşatma, gevşetme ya da görünür hale getirmesini kolaylaştırıcı yönü var.


Varis tedavi yöntemleri nelerdir?


Varis, eğer çok küçük kılcal tipte ise ve esas kasıktan başlayan ayak bileğine kadar giden ana damar işin içine girmemişse, o zaman bunları iğneyle köpük dediğimiz bir tedaviyle kurutmak mümkün. Köpük dediğimiz şey, kimyasal yakma etkisi gösteren damarın içine verilen görünen damarı hemen yakıp içinden kan geçmesine engel olan, rengini kaybettiren bir araçtır. 'Sclerozan' dediğimiz bu yöntem küçük kılcal damarlarda estetik açıdan yapılan tedavidir. İşlem yapıldıktan sonra, iki gün bandaj yaparak damarlar kaybedilir. Esas ana damar işin içine girmişse o zaman ana damarı lazerle yakıp kaynak olan dallarını yok etmek gerekir. Bu yapılmazsa, o işin çok daha fazla nüksedeceğini bilmek lazım. Daha ileri safhalarında, esas kaynak olan damarları çıkartıcı ameliyatlara kadar gidebilir. Ama erken safhalarda yakalanırsa lazerle önlemi alınmış olur.


Varisleri olan kadınların streç pantolon, tayt gibi dar kıyafetler giymeleri sakıncalı mıdır?


Bu kıyafetler bacak damarlarının iyi çalışmasını engeller. Eğer koruyucu olarak bir şey giymek gerekiyorsa varis çorapları giyebilirler, önden arkadan sağdan soldan aynı şekilde sıkacak şekilde 20 mm. civarında basıncı olan dize kadar varis çorapları giyebilirler. Biz bunları çok fazla ayakta kalan veya oturulan mesleklerde veya uçakla uzun seyahat edenlere tavsiye ediyoruz. Tayt tarzındaki kontrolsüz olan kıyafetlerin negatif etkileri vardır.

Teninize uygun makyaj renkleri



Makyaj artistleri, her cilt tonu için en uygun makyaj renklerini seçti.


AÇIK TENLER İÇİN


"Açık pembe tonlarında allıklar çok açık tenin solgun görünümünü düzelterek sağlıklı ve enerjik gösterir," diyor Makyaj Artisti Çiğdem Yartaşı. Şeftali ve toprak tonlarında farlar gözlerinizi sert göstermeden canlılık katar. Dudaklarınızda ise canlı renkler kullanabilirsiniz.


Fondöten


48 Bobbi Brown, in Sand; Çok açık tenlere canlılık katıyor 30 ml, 92 TL.


Kapatıcı


49 M.A.C, Studio Finish in NW 20 kapatıcı; Işığı yansıtarak koyu halkaları kapatıyor, 34 TL.


Far


50 M.A.C, Eye Shadow in Modelette far; Bu toprak tonu gözlere doğal bir renk veriyor, 34 TL.


Allık


51 Sevilla, allık; Yanaklara sağlıklı bir renk kazandırıyor, 24,90 TL.


Dudak kalemi


52 Sisley, Phyto- Levres Perfect in Nüde dudak kalemi; Belirgin ama abartısız dudaklar yaratıyor, 75 TL.


Ruj


53 Chanel, Rouge Allure in Darling ruj; Kremsi yapısıyla dudakları kurutmadan renklendiriyor, 79 TL.


Dudak parlatıcısı


54 Glo Minerals, Lipgloss in Pink Ginger parlatıcı; Dudaklara yapışmadan beyaz tene renk katıyor, 41 TL.

Bronz ten için bitkisel formül



Kaç yaşında olursa olsun her kadının idealinde yazın, kahverengi bronz bir ten yatar. Bazı doğal yağların karışımı ile elde edilen doğal bronz ten, yaz boyunca kolay kolay bedeninizi terketmez. Bitkisel bronzlaşma, sanki saatlerce güneş altında yatmış gibi kahverengi bir ten sağlar. Henüz denize gidemeyenler için de ideal. Balkonda bile uygulayabilirsiniz. Balkonunuz yoksa, dilerseniz evin bahçesinde bacaklarınıza sürüp, sonucu bekleyebilirsiniz. Beyaz bacaklarla şort veya etek giymek istemeyenlere adeta bir kurtarıcı gibi... Bunun için kakao yağı, havuç yağı, kayısı yağı, buğday yağı, susam yağı ve badem yağı kullanılıyor. Ancak formülü önemli.


Nasıl kullanılır?


Önce güneş koruma faktörlü bir krem sürüp, 1 veya 2 saat güneşte kalın.. Sonra bitkisel bronzlaştırıcı karışımı sürün. Uygulama saatinin 16.00 veya 17.00 olmasına dikkat edin. 3 veya 4 gün sonra sonuçtan memnun olacaksınız.

Ancak bitkisel bronzlaşmayı güneşten korunmak için değil, sadece doğal çikolata bir tene kavuşmak için uygulamalısınız.


'Yaz günü beyaz tenli olmak istemiyorum' diye yakınıp her şeyi ilk günde elde etmek isteyenler var: 'Hemen bronzlaşayım' gibi 1 günde hedefe ulaşmak isteyenler, deniz kıyısında da daha ilk gün, 'bugün çikolota rengim olacak' diye güneşin altına serilirler. İşte en tehlikelisi bu. Bronz ve ışıltılı bir bedene hemen kavuşmalıyım diye bir acelecilik içine girerseniz, sağlığınızdan ve güzelliğinizden kesinlikle olursunuz. Ne kadar çabuk bronzlaşma elde ederseniz, o kadar çok zararla karşılaşırsınız. o nedenle bitkisel yağın sonucu için 4 veya 5 gün bekleyin.


Deniz kenarında uygulama şekli


Bitkisel bronzlaştırıcı karışımı plajda kullanmanın yolu ise farklı. Denize gittiğiniz ilk gün değil, birkaç gün (4 veya 5 gün) sonra uygulamalısınız. Bu yağlar sadece şahane bir doğal bronzluk sağlar. İlk birkaç gün deniz kıyısında koruma faktörü bulunan güneş yağı ile güneşlendikten sonra kullanıma geçin. Denizdeki 4. gününüzde, akşam üzeri saat 17.00 sıralarında bitkisel bronzlaşma yağını kullanın. Bu yolla KALICI bronzluğu elde edersiniz. Kısa sürede 'çikolata bir ten'e kavuşmanız için 4 veya 5 gün yeterli.


Güneşin tahribatına doğal yardım


Yazın güneşin tahribatından, yaşlandırıcı etkisinden korunmak için yiyeceklerinizi de ona göre seçmelisiniz. Güneşin zararlarına karşı "betakaroten" koruyucu görevi üstlenir. B5 ve C vitaminli besinler de yararlıdır. Domates, dereotu, kavun, ıspanak, kayısı, maydanoz, yeşil biber ve asma yaprağı bol bol kullanmanız gereken besinler arasında. Tipik yaz sebzesi domates de yazın sık tüketilmesi gereken besinler içinde olmalı.


Besin değeri bir yana, domates yiyenlerin bronzluğunu daha uzun süre koruduğu gözlenmiş. Güneş cildi erken yaşlandırdığı için, içinde antioksidan bulunan kivi ve çilek de tüketilecek meyvelerden sadece ikisi. Salatalık, sarımsak, böğürtlen, şeftali ve kiraz da yaz için önemli besinler. Tabii bunların yanında yoğurt, taze olmak kaydıyla tavuk ve balık etini de ihmal etmeyin.


Naturel bronzlaşma, doğal bakım, güzellik ve bitkisel kalıcı zayıflama ile ilgili telefon ve maillerinizi yanıtlamaya her zaman hazırım..


Doğallık ve gençlik dileklerimle,


Volkan Kurt

Mahmure.com uzmanı

www.herbalium.net

info@herbalium.net

0216 349 44 22

Yaz sıcaklığını yansıtan 4 makyaj tarzı



Elma şekeri


Porselen bir cilt ve kan kırmızı dudaklarla kusursuz bir makyaj yaratın.


Su bazlı, ten renginize uygun bir fondötenle işe başlayın. Göz altlarınızı kapatıcı yardımıyla pürüzsüz bir hale getirin. Açık renk farla cildinizdeki uyumun devamını sağlayın. Rimelinizi uyguladıktan sonra dudaklara geçin. Kırmızı rujunuzu fırça yardımıyla uygulayın; önce dudak çerçevenizi doldurun, daha sonra ortadan dışa doğru hareketlerle çerçevenin içini doldurun. Rujunuzun üzerine dudak parlatıcısı sürerek cam gibi bir görüntü elde edin.


Mor menekşe


Gözlerinize vurgu yapan mor ve tonlarıyla yaz gecelerine hazırsınız.


Cildinize fondöten uygulayarak ilk adımı gerçekleştirin. Yanaklarınıza parmaklarınızla ışıltı veren krem allık uygulayın. Far fırçasıyla, önce açık renk farınızı kaş altına ve göz üstüne uygulayın. Koyu renk farı, minik dokunuşlarla gözünüzün kenarından içe doğru sürün. Eyeliner'ı dıştan içe doğru yavaşça sürün. Göz altınıza uygularken göz kapağınızdan eyeliner'le göz kenarında buluşmasını sağlayın. Dudaklarınıza açık renk bir ruju fırça yardımıyla uygulayın; daha sonra peçeteyle üzerine hafif dokunuşlar kondurarak fazlalıkları alın.


Yaz güneşi


Şeftali tonları hem taze hem de çok genç bir gürüntünün başlıca kahramanları...


Makyajınızda hafif dokulu renkli nemlendirici kullanabilirsiniz. İhtiyacınız olan en önemli malzemeler turuncu renkte far ve allık. Far fırçasıyla gözünüzün üzerini göz kapaklarınıza doğru sağa sola hareketlerle boyayın. Daha ince bir fırçayla alt kirpiklerinize aynı farı sürün. Şeftali tonlarındaki rujunuzu, sadece dudaklarınızın ortasına minik dokunuşlarla uygulayın. Hem gece hem de gündüz yaz sıcaklığını hissettiren makyajınız hazır.


Gecenin yıldızı


Cildinizde ıslak bir görüntü için fondöteninizi parıltılı bir bazla karıştırarak sürün.


Gözlerinize ilk olarak toprak tonlarında farı dıştan içe doğru hareketlerle sürün. Füme renkteki farınızı sadece göz kapaklarınıza uygulayın. Göz altlarınıza önce ince uçlu far fırçasıyla kahverengi far, daha sonra da siyah göz kalemi sürün. Dudaklarınıza, dudak rengi mat bir ruj sürün ve makyajınızda sahneyi sadece gözlerinize verin.


Kaynak: Elele