12 Eylül 2010 Pazar

Kariyer Değişikliğinde Dikkat Edilecekler

Bir işte hatta bir şirkette başlayıp 10 yıl 20 yıl orada kalmak babalarımızın, dedelerimizin tarzıydı, artık bunun modası geçti. Batıda insanlar hayatları boyunca en az beş ya da altı kez kariyer değişikliği yapıyor. Bu akım Türkiye'ye de sıçradı. Gençler arasında yapılan araştırmalar, pek çok kişinin bu eğilimde olduğunu ortaya koyuyor.
 
 Tüm hayatımızı baştan sona etkileyecek bu kararı verirken temel çıkış noktası bunu gerçekten istemekten geçiyor. Peki diyelim ki kararınız karar. Beklentileriniz doğrultusunda sizi yönlendirecek bir plan da yaptınız. Sonrasında neler yapmalı? Somut olarak isteklerinizi ve yapabileceklerinizi kağıda döktükten sonra belirsizliğin azaldığını siz de fark edeceksiniz. Unutmamanız gereken küçükte olsa attığınız her adımın sizi sonuca yaklaştıracağıdır. Ama bu yolda yürürken taşlara takılıp tökezleyebilirsiniz de. Bunu önlemek için - izlediğiniz strateji ne olursa olsun aşağıdaki 10 hatayı asla yapmayın!
 
 1. Derinlemesine iç gözlem yapmadan farklı bir alanda iş aramayın.
 
 Düşünmeden yeni bir işe atlamak kadar kötüsü yoktur. Yeni bir alanda çalışmak o anki işinizden kurtulmanızı sağlayabilir, hayatınızı değiştirebilir ama kişiliğinize ve yetkinliklerinize uygun değilse başarısızlıkla da sonuçlanması muhtemeldir.
 
 2. Kişiliğinize uygun değilse sadece popüler olduğu için o alanı istemeyin.
 
 Önemli olan bir alana çok talep olması değil, o alanda çalışacak olmanın sizi mutlu etmesi ve başarıya götürmesidir. Finans alanında çalışmaktan sıkıldınız, günümüzün trendini takip ederek pazarlama alanına kaymayı düşünüyorsunuz. Peki, bu alandaki mücadeleye ve kalifiye çalışanlara rağmen yükselebilecek misiniz, takım çalışması size göre mi yoksa siz bireysellikten yana mısınız? Gördüğünüz gibi ana kriter alanın popülerliği değil, sizin özelliklerinize uygunluğu olmalı.
 
 3. Arkadaşlarınız başarılı olduğu için siz de o alanı seçmeyin.
 
 Aynı yıl üniversiteden mezun oldunuz, üç aşağı beş yukarı nitelikleriniz aynı. Hepiniz farklı alanlara dağıldınız, yıllar sonra bazı arkadaşlarınızın sizden daha çok yükseldiğini gördünüz ve içiniz sızladı. Hemen o alandaki uygun pozisyonlara başvuruda bulundunuz. Halbuki alanın aynı, ama kişilerin farklı olduğunu göz ardı ettiniz.
 
 4. Önceden aklınızda olan olasılıklara takılıp kalmayın.
 
 Kendinizi bir noktaya odaklamayın, geniş düşünün. İşe alım sitelerindeki farklı alanlara ait ilanları ve iş profillerini okuyun, bu sayede adaylardan neler beklendiğini ve işe kabul edildiğiniz takdirde bir iş gününün nasıl geçeceğini anlarsınız.
 
 5. Paranın belirleyici faktör olmasına izin vermeyin.
 
 İşiniz size uygun değilse ne kadar maaş alırsanız alın mutluluğunuzu pek etkilemeyecektir. Günümüzde çalışan yetişkinlerde en sık rastlanan sorunlar, işyeri memnuniyetsizliği ve strestir.
 
 6. Kariyerinizde değişiklik yapma kararını tek başına verin,
 
 Ama bu kararı tek başına uygulamayın. Yöneticinizle olmasa bile çevrenizdeki insanlarla konuşma vakti geldi. Planlarınızı aileniz, dostlarınız ve iş arkadaşlarınızla paylaşırsanız, bildikleri iş fırsatları ve kontakt isimler konusunda size destek vereceklerdir.
 
 7. İstediğiniz alanda birkaç test sürüşü yapmadan okula geri dönmeyin.
 
 Gönüllü işler, vaka çalışmaları gibi pek çok yolla tecrübe kazanabilirsiniz. Kaybedeceğiniz sadece zaman olacaktır ki bu da kazanacaklarınızla kıyaslanırsa çok önemli bir kayıp değildir. Yeni bir diploma sahibi olmak, iş dünyasında fark edileceğiniz anlamına gelmez. Buna ek olarak, uzun bir aradan sonra okul ortamına adapte olmak sandığınız kadar kolay olmayabilir. Bu nedenlerden dolayı, kararınızı verirken uzun vadede artılarını ve eksilerini göz önünde bulundurun.
 
 8. Değişiklik konusunda kesin kararlı olsanız dahi mevcut işinize gereken önemi verin.
 
 Unutmayın ki geçmiş performansınız gelecekte göstereceğiniz performansın göstergesidir. En son iş vereniniz ise, farklı bir alanda kariyer sahibi olmak amacıyla başvuruda bulunduğunuz firmaların referans alacağı yegane kişidir.
 
 9. Kariyer danışmanlarından size uygun alanı söylemelerini beklemeyin.
 
 Sokratik metot yardımıyla sorular sorarak unutulmuş hayallerinizi ve yeteneklerinizi gün ışığına çıkarabilirler, fakat araştırma yapmak ve karara varmak sizin görevinizdir. Kariyer yolundaki adımlarınızı başka biri belirliyorsa hata yapma olasılığınız çok yüksektir.
 
 10. Birdenbire köklü bir değişiklik beklemeyin.
 
 Kariyer değişikliği tek bir olay değil, dinamik bir süreçtir. Bu süreci başarıyla tamamlamak aylar alabilir, hatta sektörlerin durumuna göre bu zaman dilimi bir yıla ve daha ötesine yayılabilir

8 Eylül 2010 Çarşamba

Hem zeki hem seksi görünebilirsiniz. Nasıl mı?

Zekanın, yeni çağın çekim merkezi haline geldiği günümüzde, seksi olmanın şartlarından biri de entelektüel olmak!

Şimdilerde moda, entelektüel olmak. Kedi bakışı gözlüklerden ve ceketlerden hiç olmadığı kadar çok hoşlanıyoruz. Artık yaz sezonunun sona ermesi ve sonbaharın gelmesiyle, yeni trendlere daha da açık bir hale geldik. Hepimiz farklı, ama aynı zamanda da çok akıllı görünmek istiyoruz...

Gelen yeni sezonla birlikte artık daha da oturaklı, seksi ve gizemli kadınlar haline bürünüyoruz. 'Eski moda' görünmek artık bizi huzursuz etmiyor. Öyle ki, özellikle bunu tercih edenler arttıkça koltuklarımız kabarıyor. İçimizdeki filozof, tasarımcıların hayal gücü eşliğinde bizi hafif bol pantolon ceket takımlara, balıkçı kabanlara, cepli süveterlere, kaşmir trikolara, sofistike pelerinlere yönlendirmeye hazır ki bu hafif kendini beğenmiş tarz egomuzu desteklemeye meyilli. Kolları sıvanmış beyaz gömleklerle giyilen dar süveterler, siyah mokasenler, kalın külotlu çoraplar, kalın çerçeveli gözlükler hiç de uzağımızda değil. 70'li yılların sonunda tavan yapan bohem entelektüel görünüm; fitilli kadife ceketler, kareli gömlekler, oversized süveterlerle geri döneceğinin sinyallerini veriyor.

Yeni entelektüelliğin bir başka zaafı ise kesinlikle katman katman giyinmek yönünde ilerliyor. Bu da demek oluyor ki cardigan'ların modası asla geçmeyecek! Soğuklar bastırınca tişörtlerin üzerine önce oduncu gömlek, ardından cardigan, ardından da balıkçı kabanlar geçirilecek. Boyuna birkaç kez dolanacak şallar ise bu bol katmanlı görünümü tamamlayacak.

Foto galeriyi görmek için tıklayın!

Bir kadın hem zeki olup hem de seksi görünmeyi nasıl başarabilir?
"Dünyanın en köklü iletişimi konuşmak olduğuna göre tavırlarla" diyor Ralph Lauren ve ekliyor; "Akademisyen gibi giyinmek kadının seks içgüdülerini bloke edemez! Entelektüel yanı vurgulamak bakımsızlıkla eşanlamlı değildir." Entelektüel sınıfa ait kadınların topuksuz ayakkabı giydiği, hiç makyaj yapmadığı, saçlarını her daim topladığı gibi yanılgılar artık sonlanıyor. Kısacası entelektüel zevklerin sıkıcılığından yakınanlar azalırken, glitterati ve literati kelimelerinin rahatlıkla yan yana gelebildiğini fark edeceğiz.

"Popülerliğin göstergesinin okuduğunuz kitaptan çok kullandığınız cep telefonu ile ölçüldüğü günleri geçtik. Moda ile ele ele veren farklı bir ideolojinin kapıları açıldı artık. Büyük çantalar taşıyan kadınlar, bundan böyle o çantaların içine birkaç kitap yerleştirmekten utanmayacak" diyor Phillip Lim'in basın sözcüsü ve ekliyor; "Moda da düşünce ile yoğrulmak istiyor. Bilime, felsefeye saygılı davranıyor. Kadın geceleri şehrin en gözde mekânlarında eğlenirken, gündüzleri dışarıdan psikoloji derslerine katılabilir." Fırfırların, volanların ve göz alıcı renklerin yeni sezonda azalması sizi korkutmasın! Klasik, hatta eski moda seçimlerin modernleştirildiği bir dönemden geçiyoruz. Tüvit ceketler, boğazlı kazaklar, kaşmir pançolar, uzun gömleklerle giyilen yelekler, pantolon ceket takımları, günümüze uyarlanan tayyörler, kedigözlükleri, kareli bol pantolonlar, fitilli kadife paltolar koyu renkleriyle ilk başta sizi üzebilir. Oysa güçlü bir ayırt edicilik, bu parçaların kendi içinde müthiş bir mizah ve düşünce gücü barındırdığını er ya da geç algılayacak. Felsefe kitapları taşıyan, manifestolar geliştiren, bilmediğini araştıran, dünyanın gidişatını takip eden, ilgi alanları yaratan, farklı diller konuşan, sık seyahat eden günümüz kadını bu â la pronk yaklaşımı, 'bilgi dolu gardırop' kavramını, estetik ile felsefeyi birleştiren tasarımcıları çok sevecek.

Entelektüel görünmek için mutlaka edinmeniz gereken parçalar
Oxford gömlek, örgü triko, tüvit ya da kadife blazer, kaşmir şort, tartan etek, balıkçı ya da denizci kaban, pardösü, bere, pantolon ceket ya da pantolon etek takım, gömlek elbise, baklava desenli süveter, cepli cardigan, okuma gözlüğü, beyaz gömlek, kalın dokulu tercihen haki ya da gri renkte hafif bol pantolon, kışlık askılı küçük elbise, elmas yüzük, postacı çantası ya da çok gözlü XL deri çanta, devetüyü kruvaze palto, püsküllü mokasen ya da loafer, deri uzun çizme, dize kadar çorap ya da koyu renkli yün külotlu çorap, siyah ya da kahverengi deri kemer, firkete toka, golf pantolonu, büyük fular, uzun atkı, eski tişört, oduncu gömleği, armalı objeler, kadife ayakkabı terlik, topuklu deri bot, pelerin, kısa deri ceket, ajanda, vintage anahtarlık, kapsamlı bir atlas, dolmakalem, deri eldiven, kutu valiz, büyüteç, denim ya da ekose bol pantolon, küre masa ağırlığı, eskitilmiş fotoğraf çerçeveleri.

Bebeğin ilk adımlarına göre ayakkabı seçimi

Bebeğin ilk adımları için, doğru ayakkabı nasıl seçilmeli?

Kızınız ilk adımlarını attı. Ne tip ayakkabılar seçmeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Yeni yürüyen bebek için en iyisi hiç ayakkabı giymemektir. Doktorlar eller gibi, ayakların da en iyi gelişiminin çıplakken olduğunu söylerler. Çıplak ayakla yürümek ayağın şeklinin ve kuvvetli eklemlerin oluşumunu kolaylaştırır. Hava sıcak olduğunda ev içinde bebeğinize ayakkabı giydirmeyin. Hatta yerler güvenli ise bahçede de. Özellikle kumda çıplak ayak yürümesi, onun için güzel bir egzersizdir.

Ancak güvenlik ve sağlık açısından ve elbette görünüşü için de bebeğinizin çoğu zaman bir çift ayakkabıya ihtiyacı olacaktır. Sanki ayağında ayakkabı yokmuşçasına rahat olabilmesi için ayakkabı seçerken aşağıdaki noktalara dikkat edin:

Esnek tabanlar: Kolay esnemeyen ayakkabılar, ayağın doğal hareketleri ile çelişecektir. Birçok doktor ilk adımlarda lastik ayakkabı önerirken, bazıları da klasik ilk adım ayakkabılarını öneriyorlar. Ayakkabı seçerken doktorunuza danışın ve almadan önce test edin.

Düşük bileklik: Yüksek bileklikli ayakkabılar almayın, muhtemelen anneniz size bu tip ayakkabılar almıştır. Bu tip ayakkabılar daha stabil olmalarına karşın, birçok doktor bunların eklem hareketleri ile çeliştiğini savunmaktadır. Henüz yürüyemeyen bir bebeğe, destek olsun diye kesinlikle yüksek bileklikli ayakkabı alınmamalıdır.

Delikli ve esnek üstü olan ayakkabılar: Sağlıklı olmak için, ayakların egzersiz ve hava almaya ihtiyacı vardır. En iyi egzersiz ve havalanmayı deri, bez ve kanvas ayakkabılar sağlar. Plastik ayakkabılar havalanmayı azaltır ve çok terlemeye sebep olur. Üzerinde geniş bantları olan koşu ayakkabılarından da kaçının çünkü bunlar da fazla terlemeye sebep olur. Eğer yağmurlu havalar için lastik bot almak zorunda kalıyorsanız, bunları sadece kötü havalarda kullanın ve evde çıkartın.

Düz tabanlı, topuksuz ayakkabılar: Yeni yürüyen bebekler denge sağlamakta zorlanırlar. Lastik ya da benzer tabanlar kaymayı engeller. Ya da kösele tabanın düz değil de, girintili çıkıntılı olması da kaymayı azaltır. Eğer uygun ayakkabıların tabanı çok kaygan ise tabanını zımparalayın veya birkaç yapışkan bant kullanın

Facebook profiline göre sevgili adayı

1. Görsellik tabii ki çok önemli. Ama karın veya kol kaslarını sergilemekten hoşlanan veya ilgilendiği şeyler arasında bir kadının fiziksel özelliklerini listeleyen erkeklerden uzak durun. Bu tip erkekler sadece eğlence peşindedir.
2. "Birlikte eğlenebileceğim birini arıyorum" cümlesi aslında "Bağlanmak istemiyorum" anlamına gelir.
3. Profilinde yüzlerce kızla çekilmiş fotoğraflarını ne kadar çok kişiyle birlikte olduğunu ispatlamak için yayınlayan tiplerden de uzak durmanızı öneriyoruz. Tabii eğer onun hareminin bir parçası olmak istemiyorsanız!
4. Özellikle sıkça duvarına yazı yazdığı ya da fotoğraflarını beğendiği bir kız olup olmadığına dikkat edin. Böylece birinin peşinde olup olmadığını anlayabilirsiniz.

27 Ağustos 2010 Cuma

2010 Düğün Trendleri



Teknolojinin, kazancın ve sosyal imkanların gelişmesi günümüz insanını daha geniş düşünüp, daha fazla deneyimci bir yapı sergiler hale soktu. Dolayısıyla yaşamsal alışkanlıklarımızda değişti. Her ne kadar geleneklerimize bağlı bir toplum olsak ta, yenilikleri ve ilklerin öncüsü olmayı seviyoruz.

Bir düğünü olması gerektiği gibi organize edip, öncesinde ya da sonrasında yapacağınız ekstra değişikliklerle bu süreci daha eğlenceli ve unutulmaz bir hale getirebilirsiniz…

İşte size birkaç sürpriz öneri…

Tek gelinlik yetmez!
Ne giyeceğine karar veremeyen gelinler, nikahta ayrı; düğünde ayrı kıyafet giymeye başladı. İki seremoni arasında saç modellerini bile değiştirenler var.

Vintage modası
Geçmişe özlem hem gelinlikler de hem de nikah yüzüklerinde kendini gösteriyor. Vintage butikler ve antikacıların yanı sıra, hesaplı fiyatlara gelinlikler bulabileceğiniz siteler mevcut.

Facebook’suz asla!
Evlilik teklif edilen anının video’sunu Youtube’a koymak da olabilir bu; davetiyeyi e-posta ile göndermek de, düğüne geri sayım blog’u kurmak da. Gecede çalınacak şarkılar ve diğer hazırlıklar için arkadaşlar arasındaoylama yapmak ve düğün listesini Facebook üzerinden şekillendirmek moda.

Yurtdışında evlilik
Türklerin de sıklıkla başvurduğu bu yöntem sayesinde sektör, geçtiğimiz yıllarda dört kat büyüdü. Yunan adaları, yakın Avrupa ülkeleri ilk tercihlerden. Katılımcı sayısı azaldığı için, düğün masrafı da düşebiliyor.

Renkli gelinlikler
Avrupa ve ABD’de farklı renkleri tercih eden gelinlerin sayısı artıyor. Kırmızı ve mor çok moda.

80′lere dönüş
Bugünün gelin ve damatlara, genellikle 1980′ler de genç olmuş veya ucundan yakalamış kişiler. Hazır, furya devam ederken düğünde 80′lerden çalacak DJ ve orkestralar tercih ediliyor. Eğlence garantili!

Ekolojik düğünler
Gelinliğinden davetiyesine kadar her şeyi ekolojik olan düğünlerde, gelin ve damada hediye alınmaması, onun yerine belli başlı vakıflara bağışta bulunulması isteniyor.

Düğün Pastası Seçimi



Yabancı filmlerde pek meşhurdur düğün öncesi gelinin damada pasta seçtirme sahnesi. Bizim gelinlerimizin böyle bir tasaları pek olmaz. Genellikle gelinliğin modeliyle ve çeyizin yetişmesiyle öyle bir uğraşırız ki kalan detaylarla ilgilenmek erkelere kalır. Büyük salon düğünlerinde pasta işi salon sahibine aittir. O sebeple pastanın tadının nasıl olacağı bizi ilgilendirmez. Eh biraz da ucuz olması işimize gelir. Malum evlenmek yeterince masraflı bir iştir. Ama sade bir tören olacaksa ve sizin için önemli olan sadece sevdiklerinizle birlikte bu güzel geceyi paylaşmaksa o zaman pasta daha bir önem kazanır. Hem daha az kalabalık olacak hem de sevdiklerinize güzel bir pasta ikram edecekseniz, pasta için ayırdığınız para biraz daha heybetli görünecek haliyle. Size en azından şimdi bir pasta fikri lazım değil mi?