12 Ağustos 2010 Perşembe

Alabalık Buğulama



Malzemeler

4 adet Alabalık (fileto edilmiş)

4 adet defne yaprağı

3 adet domates

3 adet çarliston biber

1.5 adet limonun suyu

70 gr. tereyağ(margarin veya likit yağ da olabilir)

250 gr. mantar

1 çorba kaşığı kapari turşusu

Tuz ve karabiber


Yemeğin Tarifi

Domatesler halka halinde kesilip yağlanmış tavaya dizilir. Alabalık filetoları domateslerin üzerine yerleştirilir. Bakiye domatesler ise dörde bölünüp balıkların aralarına yerleştirilir.


Çarliston biberler çekirdekleri çıkarıldıktan sonra uzun şeritler (veya halkalar) halinde kesilerek balıkların üstüne yerleştirilir. İkiye bölünmüş mantarlar, bir çorba kaşığı kapari turşusu ve defne yaprakları ilave edilir.


Limon suyu ve balıkların üst seviyesine kadar su konur, kararınca tuz ve karabiber ilave edilir ve kapağı kapatılıp hafif ateşte 30 dakika pişirilir.


Not: İsteyenler 2 ila 3 diş doğranmış sarımsak ta ilave edebilirler.

Akşam Sefası



Malzemeler

400 gr Patates

500 gr Erişte

5 Arpacık Soğanı

1.5 Kahve Fincanı Margarin

300 ml Kırmızı Şarap

2 ÇorbaKaşığı Sirke, tuz

2 Et Suyu Tableti, karabiber

1/2 Demet Maydanoz

400 gr Lahana

3 Yumurta

6 Somon Fileto

1 Limon

150 gr Süt Kreması

2 Çorba Kaşığı Margarin


Yemeğin Tarifi

Patatesleri kabuklarını soymadan haşlayın. Suyunu süzüp kabuklarını soyun. iri iri rendeleyin. Soğanları soyup uzunlamasına doğrayın. 1 çorba kaşığı margarin eritip soğan, şarap ve sirkeyi ekleyin. Tenceredeki karışım yarıya inene kadar pişirin. Et suyu tableti ve yarım su bardağı su ekleyin. Tuz ve karabiber ekleyin.


Maydanozu yıkayıp yapraklarını ayıklayın. Lahanayı yıkayıp ayıklayın. Yaprak kısımlarında bulunan sert damarları kestikten sonra küçük küpler halinde dağrayın. 2 dakika haşlayın.


Fırını 250 dereceye ayarlayıp önceden ısıtın. Yumurtaların aklarını ve sarılarını ayırın. Lahanayı kalan süt kreması ve maydanozla karıştırıp püre haline getirin. Patatesleri, yumurta sarıları ve limon kabuğunu karıştırın. Yumurta aklarını köpük halini alıncaya kadar çırpın. Balığı margarinde hafifçe kavurup fırın tepsisine alın. Sebzeleri üzerine yayıp 15 dakika fırında pişirin. Erişteyi haşlayın. Soğanlı karışımı tekrar ısıtın. Balığı soğanlı karışım ve erişte eşliğinde servis yapın.

Aioli Soslu Uskumru



Malzemeler

1 1/2 su bardağı mayonez

2 diş sarmısak dövülmüş

2/5 su bardağı zeytinyağı

5 orta boy uskumru

1/2 çay kaşığı tuz

1 su bardağı un

2 çorba kaşığı margarin

1 limon (süsleme için)

1 demet maydanoz (süsleme için)


Yemeğin Tarifi

Izgarayı yakıp, zeytinyağı ile iyice yağlayın.


Önce aioli sosu hazırlayın. Bunun için dövülmüş sarımsakla mayonezi bir telle iyi karıştırın. Daha iyi bir yöntem olarak mayonez yapmaya başlarken karıştıma kabına yumurta sarısı, hardal, sirke koyduğunuzda dövülmüş sarmısağı da ilave edin. Sonra tıpkı mayonez yapılır gibi zeytinyağını bir sicim gibi akıtarak bu malzemeye yedirin.


Balıkları temizleyip, kanı tamamen gidinceye kadar yıkadıktan sonra süzülmeye bırakın. Unu, balıkları alacak büyüklükte bir kaba eleyin. Balıkların her iki yanını hafifçe tuzlayın. Yine her iki yanını una bulayıp, silkeleyerek fazla unlarını atın.


Unlanmış balıkları ızgaranın üzerine yerleştirin. Üzerlerine kalan zeytinyağını arasıra bir fırça ile sürerek bir kere çevirip her iki yanını da renk alıncaya kadar yaklaşık 6-7 dakika pişirin.


Margarini bir kapta eritin. Izgara edilmiş uskumrular üzerine eritilmiş margarini bir fırça ile sürün. Uskumruları dilerseniz limon, maydanozla süsleyip, yanında aioli sosla, sıcak olarak servis yapın.

Ahtapot Salatası



Malzemeler

500 gr ahtapot

3 diş sarmısak

1 kahve fincanı beyaz şarap

1/2 kahve fincanı zeytinyağı

1 limonun suyu

1 demet maydanoz

5 adet taze soğan

10 adet siyah zeytin

Tuz, karabiber

Kiraz domates



Yemeğin Tarifi

Ahtapotu temizlenmiş ya da dondurulmuş olarak alın.


Ahtapotu 1 diş sarımsak ve 4 sap maydanozla birlikte bir tencereye koyun. Üzerini kaplayacak kadar su ilave edin. Ahtapot iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın. Haşlanmış ahtapotu küçük doğrayın. Salata kasesine koyup, üzerine beyaz şarap gezdirin.


Sosunu hazırlamak için, zeytinyağı, limon suyu, ezilmiş 2 diş sarımsak, tuz ve karabiberi karıştırın.


Ahtapot salatasının üzerine ince kıyılmış taze soğan ve maydanoz serpip, ince kesilmiş limon kabuğu, zeytin ve ikiye bölünmüş kiraz domateslerle süsleyin. Hazırladığınız sosu salatanın üzerine gezdirip, servis yapın.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Grip olmayın "AŞI" olun



Grip enfeksiyonunun dikkat edilmediğinde ciddi sorunları da birlikte getirdiğini unutmamak gerekiyor. Bronşit-zatürre, orta kulak iltihapları, akut sinüzit, solunum zorlukları gibi birçok hastalık grip enfeksiyonuna bağlı olarak gelişebiliyor...

Prof. Dr. Koptagel İlgün, aşılanması gereken kişileri risk grubuyla sınırlı tutmuyor.

İnfluenza A, B ve C olarak adlandırılan virüslerin etkisiyle ortaya çıkan grip, sonbahar ve kış mevsiminde en sık görülen sağlık sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. İnfluenza A, hem insan hem hayvanlarda hastalık yapabilirken, influenza B ve C sadece insanlarda hastalığa neden oluyor. influenza C enfeksiyonu daha hafif seyrediyor ve büyük salgınlara yol açmıyor. özellikle 65 yaş üzerindeki kişileri, kronik sağlık sorunları olanları ve çocukları etkileyen gripten korunması için risk grubundakilerin aşılanması öneriliyor. Araştırmalar, dünyadaki işe devamsızlıkların yüzde 10-12'sinden gribin sorumlu olduğunu gösteriyor.

Acıbadem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Koptagel İlgün, grip enfeksiyonunun yüksek ateş, adale ağrıları, kuru öksürük, baş ağrısı, titreme, üşüme hissi, gözlerde kızarma, hapşırmayla ortaya çıktığını söylüyor. Grip virüsü alındıktan sonra belirtilerin başlaması için virüsün kuluçka dönemi 1-5 gün sürüyor.

Yol açtığı sorunlar
Grip enfeksiyonunun dikkat edilmediğinde ciddi sorunları da birlikte getirdiğini unutmamak gerekiyor. Bronşit-zatürre, orta kulak iltihapları, akut sinüzit, solunum zorlukları gibi birçok hastalık grip enfeksiyonuna bağlı olarak gelişebiliyor. Prof. Dr. Koptagel İlgün, şunları söylüyor: "Grip mevsimlerinde ve salgınlar döneminde özellikle, erişkinlerde görülen enfeksiyonun uzaması durumlarında dikkatli olmak ve diğer virüs enfeksiyonlarıyla, atipik zatürre, enfeksiyöz mononükleoz gibi hastalıklarla karışmaması için tetkikler yapmaları gerekir. Kişilerin; uzun süren öksürük, ateş, kırıklık, baş ağrısı gibi durumlarda rasgele ilaç kullanmadan doktora gitmeleri gerekmektedir. Bazen sarılıksız seyreden bir enfeksiyöz hepatit hastalığı grip gibi başlayabilir. Boğazda şişlik, iltihaplanma ve yüksek ateşli durumlarda basit bir kan sayımı bile önemli ayırıcı tanı yardımcısıdır."

Kimler aşılanmalı?
İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Grip aşısı gripten korunmak isteyen herkese öneriliyor. Çünkü en hafif seyrinde bile grip ortalama 3-7 günlük bir iş gücü kaybına yol açabiliyor. Prof. Dr. Koptagel İlgün, grip aşısı olması gereken risk grubuyla ilgili şu bilgileri veriyor: "2000 yılında 50-65 yaş gurubu arasındaki insanlar da kuvvetle grip aşısı önerilen gruba dahil edildi. Çünkü bu kişilerin büyük çoğunluğunda onları grip komplikasyonları açısından yüksek risk grubuna sokan en az 1 kronik hastalık bulunuyor. Bunların dışında kronik akciğer, kalp ve böbrek hastaları, diyabetik hastalar, bağışıklık sistemi yetmezliği, ciddi anemisi olanlar, grip sezonunda gebeliğinin ilk 3 ayını bitirmiş olan kadınlar, huzur evlerinde, bakım evlerinde kalanların ve sağlık personelinin aşılanmasını öneriyoruz."

Yeterince koruyucu mu?
Grip aşısının etkinliği kişiden kişiye göre değişiyor. Genç erişkinlerde aşının hastalığı önleme oranının yüzde 70-90 arasında olduğu belirtiliyor. Yaşlılarda aşının hastaneye yatışları yüzde 70, ölüm oranını ise yüzde 85 oranında azalttığı biliniyor. Ancak birçok kişi, yeterince etkili olmadığını düşünerek aşı yaptırmaktan kaçınıyor. Prof. Dr. Koptagel İlgün, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: "En sık neden, grip aşısı yapıldıktan sonra gribe benzer bir üst solunum yolu enfeksiyonunun ortaya çıkmasıdır. Unutulmamalıdır ki, influenza virüsünun neden olduğu grip, toplam üst solunum yolu enfeksiyonlarının sadece yüzde 40'ını oluşturur. Oysa başka virüslere ve bakterilere bağlı olarak ortaya çıkan grip benzeri üst solunum yolu enfeksiyonları da vardır. Aşı bunlara karşı koruyucu değildir. Ancak çoğu zaman bu enfeksiyonların seyri gribe göre çok daha hafiftir. Grip aşısı yapılmış birisinde influenza virüsüne bağlı gerçek grip de ortaya çıkabilir. Grip virüsü antijenik yapısını değiştirebilen bir virüstür. Grip aşısındaki influenza virus suşları grip sezonundan 9-10 ay önce belirlenir. Eğer bu süre içinde virüsün antijenik yapısında değişiklik olursa aşının oluşturduğu antikorun virüse karşı koruyuculuğu azalır. Diğer tüm aşılar ya da ilaçlar gibi virüs aşısı da alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Ancak bu aşıya bağlı olarak bildirilen ciddi alerjik reaksiyonların oranı son derece düşük. En sık görülen yan etki enjeksiyon bölgesinde ağrıdır. Bu ağrı bazen 2 güne kadar uzayabilir. Ancak genellikle hafiftir ve kişinin günlük aktivitelerine engel olmaz. Nadiren çocuklarda aşı sonrası 6-12 saat kadar sürebilen ateş ve vücut ağrıları görülebilir. Grip aşısı 6 aydan büyük olan herkese güvenle yapılabilir.

Stresinizi test edin



Çağımızın en büyük sorunu haline gelen stresin etkisi altında olduğunuzu nasıl anlarsınız? Yazımızı dikkatlice okursanız, bunun hiç de zor olmadığını göreceksiniz...

Uzun süreli fiziksel etkiler, vücudunuz uzun süre adrenaline maruz kaldığında görülür. Bu durumda vücut savunmanız için gerekli enerjinin bir kısmı kaslarınıza yönlendirilir. Bu, şu anlama geliyor.

Eğer vücudunuz devamlı olarak adrenaline maruz kalırsa sağlığınız bozulmaya başlar. Bu belirtileri şöyle özetleyelim:
- Yemek alışkanlıklarında değişme...

- Sık sık üşütmek...
- Astım, sırt ağrısı, sindirim problemleri, başağrısı ve deri rahatsızlıkları gibi hastalıklar...
- Cinsel problemler...
- Ağrı ve acılar...
- Şiddetli ve uzun süreli yorgunluk...

İçsel belirtiler
Uzun süre stres altında olduğunuzda veya yorgun hissettiğinizde problemler üzerine düşündüğünüzde yeterince açık ve mantıklı olmadığınızı fark edersiniz. Bu ise aşağıda saydığımız duygusal olumsuzluklara sebep olur:

- Endişe...
- Karmaşa ve karar vermede güçlük...
- Hasta hissetme...
- Olaylar karşısında kontrolden çıkmak ya da yenilgi hissi...
- Ruhsal durumda ani değişiklikler (depresyon, hayal kırıklığı, düşmanlık, çaresizlik, sabırsızlık, yerinde duramama)...
- Uyuşukluk...
- Uyumada güçlük...
- Alkol ve sigara kullanmada artış...
- Yeme alışkanlıklarında değişiklik...
- Cinsel dürtüde azalma...
- Hap almaya düşkünlük...

Davranış belirtileri
Aşağıdaki belirtileri kendinizde ya da bir başkasında görüyorsanız stres altında olabileceğini anlayabilirsiniz:

- Yüksek sesle veya çok hızlı konuşmak...
- Esnemek...
- Tırnak yemek, diş gıcırdatmak, hızlı bir şekilde yürümek...
- Olumsuz ruhsal durumlar (ani sinirlenme, savunma, saldırganlık, mantıksızlık, aşırı duygusal tepkiler)...
- Azalan şahsi etkinlik (mantıksız bir şekilde negatif olmak, gerçekçi olmama, konsantrasyon ve karar verme güçlüğü, unutkanlık, sık sık hata yapmak)...
- Çalışma alışkanlıklarında değişiklik...
- Sık sık işe gelmeme...
- Kişisel görüntüsünü ihmal etme...

Bu belirtileri tek tek değil de diğer faktörlerle beraber incelemek gerekir. Eğer kendinizde bu sebeplerden bir ya da birkaçını görüyorsanız, doktorunuza başvurun ve stresle baş etme tekniklerini öğrenmeye başlayın.

Serinleten ipuçları



Deyim yerindeyse kendinizi 'yapış yapış' hissediyorsunuz. Ne büroda çalışabiliyor ne de evde iş yapabiliyorsunuz. O zaman önerilerimize kulak verin.

Yazın, kavurucu sıcaklarda serinlemenin yollarını ararız hep. Ofisten kaçmayı ve havuzda yüzmeyi hayal ederiz. Bu havalarda çok sevdiğimiz alışveriş bile bize zor gelir. Çok çabuk yoruluruz. Aslında durum çözümsüz değil! İşte size 10 'serinletici' ipucu:

- Parmak arası terlik tercih edin
Zaten bu sezon söz konusu rengarenk terlikler çok moda, yani hem rahat edersiniz hem de modaya uymuş olursunuz.

- Bacaklarınızı dinlendirin
Sıcaktan şişmiş ayaklar yazın en sık rastlanan sorunlardan biri. Fırsat buldukça evde, yattığınız yerde bacaklarınızı yükseğe kaldırın, örneğin duvara dayayın ve bu şekilde dinlenin.

- Su spreylerini yanınıza alın
Termal yani su spreyleri cildinizi ferahlatır. Çantanızda kolayca taşıyabileceğiniz bu spreyler yüz, dekolte, el ve ayaklarınızı hemen serinletmek için her zaman elinizin altında.

- Soda için
Susuzluğunuzu gidermenin en kolay yolu soda içmek. Kavurucu sıcaklarda vücudunuz günde 3 litre suya ihtiyaç duyar.

- Buz masajı yapın
Birkaç parça buzla ensenize, şakaklarınıza, alnınıza ve ellerinize masaj yapın. Buzları bir bezin içine koyup masajı uygularsanız, işiniz kolaylaşır.

- Adaçayı için
Adaçayı serinletici etkisi ile bilinir. Üstelik terlemeyi de azaltır. Sıcak havalarda günde 2 fincan adaçayı için. Bu mucizevi bitkiyi isterseniz ayak banyosu suyuna da katabilirsiniz.

- Ilık duş alın
Buz gibi bir duş bunaltıcı sıcaklarda çok cazip gelse de, ardından çok terleyeceğinizi unutmayın. Duş yaparken mutlaka ılık suyu tercih edin.

- Soğuk çorba için
Çorba olarak bilinmeseler de en popülerleri domates suyu ve biraz zeytinyağı ile hazırlanan soğuk çorba veya geleneksel cacıktır.

- Meyve tüketin
Bol bol meyve tüketin. Bir tabak soğutulmuş kavun veya karpuzdan daha güzel ve serinletici bir öğün olabilir mi?

- Masaj yapın
Kulak memesine uyguladığınız birkaç dakikalık masajın terlemeyi azalttığını biliyor muydunuz? Gerçi terlemek kötü değil, ama yine de rahatsız edici. Terleme vücudun bir nevi kendi ısısını ayarlamanın yoludur.