24 Ağustos 2010 Salı

Kadınlarda Görülen Kanser Tipleri



Kadınlık organlarının herbirine ait, değişik dokulardan kaynaklanan pek çok kanser tanımlanmıştır. Kadın genital kanserlerinin bir kısmı, erken bulgu vermeleri ve tarama yöntemleri sayesinde erken tanı ve tedavisi mümkün olan hastalıklardır. Vücudun dış kısmından içeriye doğru kadınlık organları ve bunlara ait en çok rastlanılan kanserler aşağıdaki gibi sıralanabilirler;

Vulva (vajina veya hazne girişi)

Vajina (hazne)
Serviks (rahim ağzı)
Uterus (rahim)
Endometrium (rahim içi)
Tuba uterina (tüpler)
Over (yumurtalık)

Ergenlik Döneminde Neler Olur?



Büyürken Vücüttaki DeğişikliklerErgenlik boyunca kızların vücudu, hızlı ve etkileyici bir değişim gösterir. Bu değişimler:

Göğüsler gelişmeye başlar.
Vücut ağırlığı artar ve birden boy atılır.
Bacak ve kollar uzar.
El ve ayaklar büyür.
Yüz kemikleri gelişir ve surat, çocuksu görünümünden kurtulur.
Kalçalar ve pelvis bölgesi gelişmeye başlar.
Vücuttaki yağ oranı değişir.
Kasık ve koltukaltı tüyleri uzamaya başlar.
Daha fazla terlemeye başlanır.
Gözenekler daha fazla yağ üretmeye başlar, tenleri ve saçları yağlanabilir, akneler oluşabilir.
Vajina, uterus (rahim) ve -varies (yumurtalıklar) gelişmeye başlar.
Duygusal dalgalanmalar yaşanabilir.
Vajina salgılar başlar.
varies (yumurtalıklar) yumurta salmaya başlar (Yumurtlama olarak adlandırılır).
Adet kanaması ve yumurtlama düzenli hale gelir.
Yumurtlamanın başlamasıyla kızlar hamile kalabilirler.

Koku ve Tat Alma Duyunuz Kuvvetli mi?



Koku ve tat alma duyularımızdaki bozukluklar ciddi bir hastalığın habercisi olabiliyor.En önemli duyularımızdan olan ‘koku’ ve ‘tat alma’, bizleri yangın, zehirli gazlar, bozulmuş yiyecekler gibi pek çok kötü duruma karşı uyarırken, bu duyularımızdaki bozukluklar zaman zaman ciddi hastalıkların habercisi de olabiliyor. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Tamer Haliloğlu, koku alma bozukluğunun bir sinüs probleminin yanı sıra, burundaki doku büyümelerinden, nadir durumlarda da beyin tümörlerinden kaynaklanabileceğini söyledi.
Sayılar artıyor
Yapılan bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 2 milyon kişide koku ve tat alma bozukluğu olduğunun tespit edilmiş. Aşçılar, itfaiyeciler gibi bazı meslek grupları için koku ve tat alma duyularının mesleki bir gereklilik olduğunun altını çizen Opr. Dr. Haliloğlu şu bilgileri verdi: ‘Koku ve tat alma duyuları kişilerin yaşamdan zevk almalarını sağlar. Yazının tamamını okumak için aşağıdaKİ bağlantıya tıklayınız.

Hergün Bir Kaşık Keten Tohumu



Bir kaşığı bile sağlığınız için yeterli
Tansiyon ve kolesterolü dengeleyip kanseri önlüyor.
Salata, hamur işleri ve yemeklerde kullanılan keten tohumu, insan sağlığını etkileyen birçok hastalığa engel oluyor. Uzmanlar, keten tohumunun sağlığa faydalarını şöyle sıraladılar:

“Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kalp-damar hastalıklarından korur. LDL kolesterol ve trigliserit seviyesini, yüksek tansiyonu düşürür. Romatizmal hastalıkları önler. Sinir sistemini ve hafızayı güçlendirir. Kan şekerini dengeler. Konsantrasyon bozukluğuna, yaşlanmaya bağlı dikkat dağınıklığına karşı iyi gelir.

Haricen kullanıldığında yaraların çabuk iyileşmesini sağlar, nasırlarda kompres olarak, ayrıca egzama ve sedef hastalıklarında kullanılır. Solunum yolu hastalıklarında olumlu etki yapar. Ruhsal bozukluklara karşı iyi gelir. Öksürüğü giderir. Yüksek oranda çözünür ve çözünmez lif içerir, göğüs, kolon, prostat kanserine karşı koruyucu olan lignanların kaynağıdır

Mutfaktaki Gizli Tehlike



Hijyene ne kadar önem veriyorsunuz? Siz ne kadar özen gösterseniz de mikroplar kendilerine yaşayacak yer bulabilirler. Özellikle nemli ortamlar mikropların kolayca yuvalanabilmesi için ideal ortamlar. Bu nemli ortamlar arasında başta musluklar geliyor. Sürekli musluk açıp kapatırken gıdadan ele bulaşan mikroplar böylelikle musluklara taşınır. Sürekli dezenfekte etmek mümkün olmadığı için musluklarda biriken mikroplar gelişip çoğalarak yeniden ellere bulaşarak tehlikeye yol açar. Özelliklemutfaklarda kullanılan temizlik bezlerini sık sık dezenfektanlarla yıkamalı ve mutfakta işiniz bittiğinde musluğu da iyice temizlemelisiniz. Doğrama tahtalarında da aynı sorunu yaşamak mümkün. Doğrama tahtasını kullandıktan sonra mutlaka dezenfektan ile yıkamalısınız. Aksi takdirde orada yuvalanan mikroplarla gıdaya bulaşır ve hastalığa yol açar.

Aynı şekilde tuvalette sifon kollarında çok sayıda mikrop bulunmaktadır. Bunun başlıca sebebini yıkanmayan eller oluşturuyor. Çocukların el yıkama alışkanlıklarına hızla kazanmalarını evinizdeki hijyen açısından oldukça fazla önem taşıyor.

Vücuttaki Karbonhidratlar Fazlası



Her gün aldığımız besinleri kontrol etmemiz mümkün olmuyor. Bazen önümüze ne gelirse ayırtetmeden yiyoruz. Meyve sebze tüketim alışkanlıklarımız genellikle düzensiz. Aşırı karbonhidrat alıyoruz. Nedir bu karbonhidratlar? Başta ekmek olmak üzere, tüm unlu mamuller, nişastalı gıdalar, patates..

Karbonhidratlar bazen yağdan daha tehlikeli hale gelebiliyor. Vücumuza aldığımız yağlar besin değeri olarak çok şey kazandırmasa da enerji verdikleri bir gerçek. oysaki karbonhidratlar vücuda alındıktan sonra, tüketilenden  fazlası yağa dönüşüyor ve yıkılması çok daha zor hale geliyor. Bu sebeple karbonhidrat fazlası vücutta kiloya sebep oluyor. yıkılması güç olduğu için de enerji sağlayamıyor. Karbonhidratların yıkılması için ya çok uzun süre aç kalınması ya da aşırı enerji gerektiren spor yapılması gerekiyor. Her iki durumda da vücut sağlığının dengesi bozuluyor.

Karbonhidrat fazlasını almamak için en çok tercih edilen ekmek tüketimi ile başlayabilirsiniz. Tam ekmek yiyerek, hem vüdunuza kepek içeren diyet lifi alırsınız hem de fazla karbonhidrat tüketmemeiş olursunuz.

Şeker Hastalığına Bağlı Böbrek Yetmezliği



Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tekin Akpolat şeker hastalarında böbrek yetmezliğinin daha sık görüldüğünü söyledi.

Şeker hastalığnın tedavisindeki gelişmeler nedeniyle, bu hastalıkla savaşanlarının daha uzun süre yaşaması artık mümkün. Şeker hastalarında görülen böbrek yetmezliğine “Diyabetik nefropati” denmektedir. Şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği 5 evreden oluşmaktadır.

Şeker hastalığına bağlı böbrek sorunlarının 5 evreden oluştuğunu anlatan Akpolat, hangi hastada böbrek hastalığı gelişip gelişmeyeceğini
önceden anlamanın mümkün olmadığını vurguladı.
Son dönem böbrek yetmezliğinin ise yaklaşık 25 yıl sonra ortaya çıktığını ve bu süreçte böbreğin süzme fonksiyonunun iyice azaldığına
işaret eden Akpolat, bu dönemde diyaliz böbrek nakli gibi tedavilerin gündeme geldiğini söyledi.

Diyabetik nefropatinin gelişme ve ilerleme sürecini önceden tahmin etmenin mümkün olmadığının altını çizen Akpolat, kontrolsüz kan basıncı, kan şekerinin yüksek olması, diyete uyumsuzluk ve sigara gibi nedenlerin ise diyabete bağlı böbrek hastalıklarının ilerlemesini hızlandırdığını vurguladı.

Şeker hastalarının böbrek sorunlarını ciddiye almaları gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Akpolat, “Diyabetik nefropati ilerlemesini hızlandıran yüksek tansiyon, kontrolsüz kan şekeri, sigara gibi faktörlerin kontrol altına alınmasıyla diyabetik nefropati önlenebilir. Tedavi hastalığın evresine göre değişir. Yüksek tansiyon tedavi edilmeli, kan şekeri kontrol altına alınmalıdır. Böbreğin süzme fonksiyonları azalırsa diyaliz, böbrek nakli gibi tedaviler planlanır' dedi.

Şeker hastalarında idrar yolu infeksiyonu, idrar kesesi ile ilgili problemler, hipertansiyona bağlı böbrek sorunları, böbrek atar damarında daralma ve kanda potasyum yükselmesinin daha sık görülebileceğini belirten Akpolat, bu kişilerde nefrit, böbrek tümörü, böbrek kistleri gibi hastalıkların da izlenebileceğini söyledi.