3 Ağustos 2010 Salı

Buğulu gözler için yapmanız gerekenler



Greta Garbo'nun, Türkan Şoray'ın ya da Liz Taylor'un bakışlarını kıskananlar, onların buğulu gözlerine özenenler bu yazıyı dikkatle okuyun! Buğulu gözlere sahip olmak için bilmeniz gerekenler aşağıda...

Renk seçimi önemli
Önce renk seçimine karar vermeniz gerekiyor. Doğru kullanılmış renkler gözlere derin ve anlamlı bakışlar kazandırıyor. Puslu bir mavi, is rengi bir füme gri, sütlü mor, vizon- kahverengi tonları, gözün silik bir hatla çerçevelenmesi için ideal. Tüm göz çerçevesini bu tek renkle çerçeveleyip göz pınarında belirgin bir şekilde birleştirmeniz gerek. Kaş altına ve göz pınarına yakın olan çukurluğu da açık bir ton far sürmelisiniz. Uçuk pembe, bej ya da krem rengi olabilir.

Göz kalemini unutmayın
Üst kirpiklerin hemen dibinden göz kalemiyle belirgin olmayan bir hat çizin. Aynı kalemi göz içine de renk ve derinlik vermesi için kullanın. Göz içine çekilen kalemlerin çok sert ya da çok yumuşak olmaması gerekiyor. Sert kalemle gözünüzü zedeleyebilirsiniz. Yumuşak bir göz içi kalemi de kısa zamanda kırpma hareketleriyle göz altına akabilir.

Sıra kirpiklerde
Öncelikle gözlerinizi tahriş etmeyen kaliteli bir rimel kullanın. Kirpikleri bolca rimelledikten sonra farda hakim olan menekşe moruna uygun olan bir fuşya allıkla elmacık kemiklerini renklendirin.

BU ARADA derin ve buğulu gözler için göz içine kalem ve göz çevresine mat koyu romantik renkler şart! Renk seçimi size kalmış. Ama en dikkat edilecek konu, bu tip gözlerle metalik rujların çok zıt kalacağı. Kolay gelsin!

İlk buluşmaya özel güzellik



"Makyajım nasıl olmalı, ne giyeceğim, nasıl bir parfüm sürmeliyim" diye endişelenmeyin, sakin olun ve iyi düşünün!

İlk buluşmada onun kalbini bir kez daha fethedebilmek için işe saçlarınızdan başlayın. Eğer uzun ve düz saçlarınız varsa akşam yatmadan önce uçlarını bigudi ile sarın. Böylece sabah açtığınızda romantik buklelere sahip olacaksınız.

Ancak saçlarınız kıvırcıksa düz fön sizi son derece sade ama güzel gösterecektir. Maksat biraz değişiklik yaratmak nasılsa... Saçlarınız kısaysa da size tavsiyemiz bir şekillendirici yardımıyla birkaç renkli toka kullanarak şirin bir topuz yapmanız.

Hoşunuza gitmezse onlara dağınık bir şekil verip hoş bir hava da yaratabilirsiniz. Kıyafetiniz konusuna gelince...

Geldik son aşama olan makyaja. İlk olarak cildinizi özenle temizleyin ve bir nemlendirici sürün. Böylece makyajınız hem daha kalıcı hem de daha pürüzsüz olacaktır. Ardından bir süngerle fondöteninizi sürün. Üstünden bir kat şeffaf pudra ile geçtiğinizde ten renginiz daha mat ve sağlıklı olacak.

Cildiniz için gerekli bazı hazırladıktan sonra göz makyajınız için biri açık, diğeri koyu olmak üzere iki renk far kullanın. Açık rengi göz kapağından başlayıp tüm kaş altına, koyu rengi de sadece göz kapağınıza sürün (tabii siz göz şeklinize göre farklı bir makyaj da yapabilirsiniz).

Ardından kirpiklerinize iki kat rimel sürüp fazlalığı bir kirpik fırçası ile alın (bunun için bitmiş bir maskaranın fırçasını da kullanabilirsiniz). Yüzünüze allıkla sağlıklı bir renk verdikten sonra son aşama olan ruja geldi. Bu arada mat rujların parlak rujlara oranla çok daha kalıcı olduğunu da unutmayın. Tüm hazırlıklarınız bittikten sonra onunla buluşmadan önce parfümünüzü sıkın. Ancak seçiminizin ağır olmayan fresh ve kalıcı bir koku olmasına dikkat edin.

1 Ağustos 2010 Pazar

Kıskançlık zararlı mı?



Kıskançlığın ölçüsü kaçtığında yan etkileri hayli ağır oluyor. Uzmanlar, kendisi ya da eşi kıskanç olanlar için önemli bir 'rehber' hazırladı...

Genç- yaşlı, kadın-erkek herkes hayatında en az bir kere kıskanır. Aşık olunan kişinin başkasına ilgi göstermesi, şüpheli davranışlar, aldatma... Kıskançlık hem kıskananın hem de kıskanılanın hayatını zehir edebilir. Ara sıra yapılan kıskançlık, bir ilişkinin canlı kalmasını sağlayabilir, ancak rahatsız edici ve mantık dışı boyutlara ulaştığında, çok zarar verici olabilir.

Değişik duygular
Kıskanan insan birçok duyguyu aynı anda yaşar, aklından bin türlü düşünce geçer, bir sürü farklı davranış biçimleri sergiler.

Duygular: Acı, kızgınlık, kin, üzüntü, haset, keder, aşağılanma...

Düşünceler: İçerleme, suçlama, kendini rakiple kıyaslama, imajın sarsılmasından korkma, kendine acıma...

Davranışlar: Kendini bitkin hissetmek, titremek ve terlemek, sürekli soru sormak ve karşındakinden sürekli güvence istemek, saldırgan davranışlar, hatta şiddet...

Kıskançlık dozunda olduğu sürece, var olan bir ilişkinin korunmasını bile sağlayabilir. Kişilere, sevgililerinin, eşlerinin çantada keklik olmadığını hatırlatır. Karşındakine emek vermeye, onun kendisini değerli hissetmesi için çaba göstermeye yöneltir. Üstelik duyguları güçlendirir, aşkın ateşlenmesini sağlar ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılar. Ama bir de aşkın dozunda olmadığı durumlar var...

Ölçüsü kaçarsa...
Bazen kıskançlıkta ölçü kaçar. Örneğin eşi eski bir arkadaşıyla dans ettiği için bir erkek kavga çıkarabilir veya kadın eşinin yeni patronu güzel bir kadın olduğu için çileden çıkar. Bu tarz kıskançlıklar gerginlik yaratır. Karşıdaki, kıskançlığa mahal vermemek için sürekli temkinli davranmak, tetikte olmak zorunda hisseder. Durumun farkında olan kıskanç taraf ise kendini suçlama ve haklı çıkarma arasında gidip gelir. Çiftlere bazen hayatı zehir eden, ayrılmalarına bile yol açan kıskançlık duygusuyla başa çıkmak aslında hiç de kolay sayılmaz. Uzun zaman ve emek isteyen bir mücadele olabilir. Kıskançlığınızın çocukluğunuzda yaşadıklarınızdan kaynaklandığını düşünüyorsanız, bir psikolağa başvurmanızda yarar var. Çocukluğunuzla ilgili bağlantı kuramıyorsanız o zaman şu noktaları gözden geçirmeniz faydalı olabilir:

Haydi deneyin!
- Kıskançlığınızın gerçekçi olup olmadığını gözden geçirin.
- Onu neden kıskandığınızı düşünün. Gerçekten ilişkinize yönelik bir tehdit söz konusu mu? Sizin tavırlarınız ilişkinizi kötüleşmesine neden mi?
- Kendi kendinize telkin edin.
- Kıskançlık belirtileri hissettiğinizde partnerinizin sizi sevdiğini, size bağlı olduğunu ve saygı duyduğunu hatırlayın.
- Sevilmeye layık, hoş bir insan olduğunuzu ve ters giden bir şeylerin olmadığını söyleyin kendi kendinize...
- Partnerinizden güvence isteyin. Kıskançlıkla başa çıkmanın iyi bir yolu da partnerinizden güvence istemek.

Yaz aşkını unutmanın yolları



Yaz aşkınızı bir türlü unutamıyor musunuz? Kendinizi iyi hissetmek için biraz 'vitamin' almaya ne dersiniz?

Bir kere yaz bitti artık aşkınız da bitti diye bir şey yok. Tamam bir süre görüşmeyeceksiniz fakat ilerde karşılaşmayacağınızı nereden biliyorsunuz? Sonuçta gelişen teknoloji ile birlikte telefon, mail ya da mesajlarla birbirinize ulaşmanız mümkün. Ama bütün bunlar aşkınız kesin devam edecek anlamına da gelmiyor.

Bir süre daha özlemeye devam edersiniz fakat sonra bir bakarsınız ki aklınızdan çıkmış gitmiş. Özellikle Eylül ve Ekim aylarında yaşanan yaz aşkı sendromunu bir tek siz yaşamıyorsunuz. En büyük ilacınız zaman olacak ama bu sürede alacağınız vitaminler de bünyenizi güçlendirmeye yarayacak.

İşte uzmanların aşk kırgınlıklarına önerdikleri vitaminler... Bir bardak arkadaşla içilir ve hücreleri birleştirerek, kırılmış olan hayallerin tekrar toparlamasına yardımcı olur! Yanına bir de çene suyu çorba ilave edilirse, kesin şekilde rahatlama sağlanır. Nasıl mı yapacaksınız? Bir hafta sonu, mümkünse de sizinle aynı dertten mustarip bir arkadaşınıza gidin ya da onu çağrırın. Bu vitamin anlattıkça rahatlamanızı ve ilk şoku üzerinizden atmanızı sağlayacaktır. Tabii, bu yalnızca başlangıç!

Değişiklik vitamini
Nöbetçi kuaförlerde bulabileceğin bu vitamin, saçlara verilen yepyeni bir şekil sayesinde inanılmaz etkili olur. Çünkü bu saç olayı öyle bir şeydir ki üzerinde yaptırılan en ufak değişiklik bile kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Kendinizi güzel hissettikçe moraliniz de düzelecektir. Bu arada size bakan bakışlar da bir artış hissedilebilir. Bu durumda iyileşmeye başlıyorsunuz demektir.

Rahatlatıcı vitamin
Bir adet kalem bulun ve içinizi bir kağıda dökün. Bu vitamin öyle bir şeydir ki birkaç ay sonra yazdıklarınızı okuduğunuzda gülmenizi de sağlar. Ama size bir tavsiye yazdıklarınızı ne olursa olsun atmayın!

Kitap vitamini
Okunduğu zaman etkisini gösteren bu vitamin yepyeni dünyalara açılmanızı sağlayacak ve içinde bulunduğunuz sıkıcı durumdan sizi kurtaracak.

Alışveriş vitamini
Zaten doğuştan almaya meyilli olduğunuz bu vitamini bulmakta hiç de zorluk çekmeyeceğinizden eminiz. Çılgın alışveriş dürtünüzü harekete geçirin ve ruhunuzu rahatlatın! Gardrobunuzda yapacağınız birkaç yenilik, daki değişiklikle birleşince sonuç oldukça etkileyici olacak.

Ve sonuç
Tamam onu unutmanız elbette kolay olmayacak ama bu vitaminlerle yaptığınız takviye sayesinde zamanınızın nasıl hızlı geçtiğini siz de fark etmeyeceksiniz...

Aşk için gerekli malzemeler



Yapılan bir araştırmaya göre kadınla erkeğin tanıştıkları ilk 30 saniye bir ilişkinin yaşanıp yaşanmayacağını anlamak için yeterli bir süre. Kadının olumlu sinyaller vermesi halinde erkeğin hatalı bir davranışı ilişkinin başlamadan bitmesine neden olur.

İşte çiftlerin birbirlerinde aradıkları özellikler:

Espri yeteneği:
Bir kadını veya erkeği güldürebilmek, kalbinin yarısını da kazanmak demektir. Espri yeteneği çok hafif ama etkili bir silah, küçük ama her şeyi bir anda değiştirebilecek bir detaydır. Zekice yapılan espriler, sohbetin samimileşmesini sağlayacak en etkili yöntemdir.

Gülümseme: Kadınların erkeklerde aradıkları en önemli özelliklerden biri de güleryüzdür. Gülümseme, sizi çekici kılan unsurlardan biridir. Yüzünüzü aydınlatan sıcak bir gülüş, onu elde etmenizi sağlayacaktır. Sonuç, kesin ve çabuktur. Üstelik gülümsemeniz sizin ne hissettiğinizi bütün kelimelerden daha iyi anlatır. Eğer mutluysanız, birinden hoşlanıyorsanız, aşıksanız veya onun için deli oluyorsanız, bunu tek kelime bile etmeden sadece bir gülümseme ile ilan edebilirsiniz.

Doğallık: Bütün çekiciliğinizi olduğunuz gibi gösterebilirseniz, yani doğal olabilirseniz, kesinlikle karşınızdakini etkileyebilirsiniz. Hayatı ve insanları sevmek, yaşam enerjisi ve heyecan erkekleri de kadınları da çeker. Üstelik hiç çaba sarfetmeden, doğal bir şekilde...

Sürprizler: Kadınlar ve erkekler sürprizlere bayılırlar. Özel günleri fırsat bilip, ona mutlu olacağı hediyeler armağan edin. Vereceğiniz hediyenin içine romantik bir şiir ya da aşkınızı esprili bir şekilde ifade edecek minik bir kart eklemeyi de unutmayın. Ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz.

Doğru hediyeler: Kadınlara ve erkeklere en doğru hediyeyi seçmek, onun kalbini onikiden vuracaktır. Kadınları çiçek, parfüm ve güzel ambalajlanmış bir çikolata etkileyeceği gibi, erkekleri ise kalem ve kravatla etkileyebilirsiniz.

Evlilik ilişkiyi güçlendiriyor



Şunu kabul etmeliyiz ki; güçlü, özgür ruhlu, kendi kendine yeten ve duyarlı kadınlar olarak işimiz zor. Bir yandan evlilik fikrine kesinlikle karşıyız, bir yandan aile büyüklerimizin imalı sözleriyle mücadele ediyoruz, bir yandan da genlerimize işlemiş olan ve kafamızdan atamadığımız 'Evlenmemek bir eksiklik mi yoksa?' sorusuyla savaşıyoruz.

Evlilik aşkı öldüren, duygusal ilişkiyi yıpratan bir canavar mı?
Nasıl oluyor da 'hastalıkta ve sağlıkta, bir ömürboyu' birlikte olmayı kabul eden bir çift birkaç ay içinde kanlı bıçaklı hale gelip bunun sorumlusunu aslında kendilerinin oluşturduğu, yani onlar olmasa varolmayacak olan evlilik kurumuna atıyor? Şurası kesin ki, kadınlar da erkekler de aceleci davranıyorlar. Birbirlerini tanımadan evlenmeye kalkıyorlar. Ama birbirini tanımak derken kastedilen kesinlikle karşı tarafın mayonez sevdiğini ya da siyah renkten hoşlandığını bilmek değil.

Ömür boyu destek
Bir kadınla bir erkeğin uyuşması, aynı müziği dinlemeleri ya da ikisinin de sinemaya gitmekten hoşlanmaları anlamına da gelmiyor. Sizinle ortak zevkleri paylaşan birçok erkek bulabilirsiniz. Evlilik ancak, aynı olmasa da birbirine yakın iki dünya görüşünün, iki yaşam tarzının bir araya gelmesiyle, amaçların ve gelecekten beklentilerin uyuşmasıyla başarıya ulaşabilir. Üstelik sayıları az olmakla birlikte bunu yapabilen çiftler de var. Onlar için evli olmak bir yük değil; sorumlulukların paylaşıldığı, 'takımruhu'nun oluşturulduğu, sevginin pekiştirildiği, karşılıklı güvenin temel alındığı, iki insanın tam anlamıyla bir bütün haline geldiği, sağlam bir yaşam biçimi...

Birlikte alınan kararlar, dökülen gözyaşları, atılan kahkahalar, zorluklara karşı omuz omuza mücadele etme, karşılıklı sabır göstermeyi, iletişim kurmayı ve daha da önemlisi birlikte yaşamayı öğrenmek, birbirini geliştirecek yönde ve düzeyli bir biçimde tartışmak, yaşanan acılar karşısında birbirine destek olmak ve belki de gelecekte bir çocuk sahibi olup yeni bir insana hayat vermenin ve onun sorumluluğunu birlikte üstlenmenin verdiği yakınlaşma...

Peki ya aşk? Merak etmeyin, evlenseniz de ömür boyu bekar gezseniz de aşkın ömrü belli. Aşkın ve ilk heyecanların yerini alan sağlam, sürekli ve sıcak bir sevgiyi, sonsuz aşkı bekleyip sonsuz bir hayalkırıklığına uğramaya; ilişkinin yeni bir solukla bambaşka bir boyuta geçmesini ve farklı bir yaşam deneyimiyle zenginleşmeyi kısa süreli yürek çarpıntılarına; ömür boyu yanınızda olacak bir dostu, eğlenceli ama sonuçta yapayalnız bir hayata tercih edersiniz herhalde...

Evlilik konusunda bilmemiz gerekenler



Geçmişte evlilik, özellikle çocuk sahibi olmak için ve iş bölümü yapabilmek için yapılan bir sözleşmeydi.

Eşlerin belirli ve iyi tanımlanmış rolleri vardı. Şimdi bunlar değişti ve eşler hem kendilerinin özgürlük alanlarını koruyarak hem de duygusal, düşünsel, cinsel, ekonomik kısacası hayatın her alanında olabilecek en üst düzeyde yakınlık kurmak istiyorlar. Kendilerini daha iyi anlatmak ve karşılarındakini daha iyi anlamak istiyorlar.

Eviliğe doğru giden bir ilişkide nelere dikkat etmek gerekir?
Her bir partner flörtteki ilişkiye kendi kişiliğini, mizacını ve değer yargılarını katar. Her bir partnerin belirgin duygusal ihtiyaçları vardır ve bilinç dışı olarak diğerinin bunlara cevap vermesini bekler. Doğal ve doğru olan, çiftlerin birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacaklarını anlayıncaya kadar kalıcı kararlar vermekte acele etmemesidir. Bazen bu dönem tam anlaşılmadan, çiftler kendilerini bir anda evli ya da çocuk sahibi olarak bulabilmektedir. Bu durum ilişkinin sıkıntılara girme riskini artırır.

Karşı cinsten birine yakınlaşırken ilişkinin hangi boyutlarına dikkat etmeli?Bir çiftin beraberliğinde başlıca beş tür ilişki söz konusudur: Fiziksel, duygusal, sosyal, entellektüel, zihinsel ve ruhsal. Çoğunlukla bu alanlardan birinde ortaya çıkan sorun diğer alanları da etkileyebilmektedir. Örneğin duygusal alanı ilgilendiren sevgi eksikliği fiziksel alandaki cinsellik boyutunu zedeleyebilir. Benzer şekilde entelektüel ya da zihinsel alandaki bir problem de duygusal alanı etkisi altına alabilir. Ancak temel problemin nerede başladığı önemlidir ve profesyonel yardımın da odaklanması gerekir. Aksi taktirde örneğin kaynağındaki zihinsel, ruhsal veya duygusal sorun giderilmeden cinsel bir problemin tedavisi pek mümkün olmaz.
Bazen birden fazla alanda aynı anda sorun olabilir. Aynı örnekten gidersek; duygusal ve zihinsel uyumsuzluklarının yanında aynı zamanda bunlardan bağımsız olarak bir cinsel soruna da sahip olan çiftin durumu daha karmaşıktır ve terapiste de daha fazla iş düşer.

Büyük aşkların evliliği daha mı sağlam olur?
Büyük aşklar, büyük pembe hayallerle başlayan birlikteliklerde kaçınılmaz olarak ortaya çıkan küçük olumsuzluklar bile büyük düş kırıklıklarına yol açabilmekte ve ilişki daha duyarlı ve kırılgan olmaktadır. Çiftler başlangıçta en iyi hayallerini ortaya koyup, birbirlerinin ve ilişkilerinin kusurlarını gözardı ederler ama imzalar atıldıktan sonra idealleştirilmiş imgelerin yerini daha gerçeklerinin almasıyla düş kırıklığı, sevginin yitirilmesi ve boşanmalar birbirini izler.

İlişkinin ilk romantik döneminde çiftler birbirlerinin daha çok olumlu özelliklerini görürken daha sonraki dönemde bunun aksine daha çok olumsuz özellikler dikkati çeker. Paradoksal bir şekilde, ilişkinin başında karşılıklı yaşanan güçlü duygular, devamında ilişkinin zayıflamasına yol açıp, ilişkiyi tehdit eden bir unsur olabilmektedir.

Yapılan araştırmalarda evliliğe büyük bir romantik mutluluk içinde başlayan çiftlerde boşanma eğilimi daha fazladır ve '"ilmlerdeki gibi bir aşk" ile başlamayan evliliklerde evliliğin geleceği daha fazla ümit vadetmektedir.

Peki ne yapmalı, sağlam olsun diye pek de heyecan uyandırmayan ilişkileri mi evliliğe dönüştürmeli?
Elbette hayır. Sizi nasıl bir sürecin beklediğini bilmek, ona hazırlıklı olmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak konusunda ihmalkar davranmamak bir çok güçlüğü aşmanızı sağlayacaktır.

Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde artık koruyucu hekimlik tedavi edici hekimlikten daha öncelikli konuma geçmektedir. Bu durum sosyal, ekonomik, biyolojik ve psikolojik boyutları olan psikiyatri için de 'koruyucu psikiyatrik danışmanlık hizmeti' veya 'koruyucu ruh sağlığı hizmeti' olarak öne çıkmaktadır.
Sorunlar veya sorun olma eğilimindeki durumlar henüz bir hastalığa veya psikiyatrik krize dönüşmeden ele alınmalıdır. Örneğin; ufak tefek sorunların ilişkilerini zedelemeye başladığını fark eden bir çiftin, durumları geçimsizlik veya çatışma boyutlarına varmadan profesyonel bir danışmanlık hizmeti almaları daha doğrudur. Bu hizmeti evlenmeden önce almaları ise en doğrusudur. Uyumlu bir çift adayı olup olmadıklarını veya uyumlu bir çift olmak için ne yapmaları gerektiği konusundaki bilimsel bilgileri paylaşmalıdırlar. Zira iyi iki insan da birbirleri ile anlaşamayabilir.