beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ağustos 2010 Perşembe

Hamilelikte Beslenme



Hamilelikte ve emzirme sırasında beslenme oldukça önemlidir. Bebeğin veannenin çeşitli gıdaları tüketmesi gereklidir. Bunun tek yolu ise anneninyediklerine dikkat etmesinden geçer. Özellikle süt ve yumurta tüketimi olduçka önemlidir. Protein bakımından zengin olan bu gıdaları her gün tüketmeye çalışmalı ve bebeğin sağlıklı olması için katkıda bulunulmalıdır. Sizler için hazırladığımız diyet listesini resmin üstüne tıklayarak görebilirsiniz. Bu diyet listesini doktorunuz önerdiği şekilde düzenleyebilirsiniz

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yaz Gelinlerine Öneriler



Beklenen gün yaklaşıyor…

Yıllardır hayal ettiğiniz güne çok az kaldı ve her şeyin mükemmel geçmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Peki, bu koşuşturma arasında kendinize gereken önemi veriyor musunuz?

Evlilik hazırlıkları ve stresle baş edebilmek için bağışıklık sisteminizin güçlü olması gerekir. Düğün gününüze henüz vakit varsa bu süreyi, bedeniniz için en iyi şekilde değerlendirmenizi öneririm. Genelde düğün öncesi son 1-2 gün ve düğün günü, gelinlerde heyecan doruk noktasına ulaştığı için iştahta kesilmeler yaşanması normaldir. Ancak düğün günü parlayan bir cilt ve gözler, enerjik ve fit bir vücut için her gün az yağlı süt, yoğurt, sebze, meyve, hayvansal bir protein ve dengeli karbonhidrat tükettiğinizden emin olmalısınız.

Düğün öncesi ihtiyaç duyulan ve koşuşturma sırasında yıpranan bedeninizin onarılması için gerekli olan vitaminler ve mineraller:

Vitaminler

VİTAMİN A: Cildimizi ve deriyi korur. En zengin A vitamini kaynaklarımız; havuç, kayısı, kırmız biber, koyu yeşil ve sarı sebzeler, yumurta, süt ve sütürünleridir.

VİTAMİN E: Kan dolaşımını düzenler ve cildin yaşlanmasını önleyen vitamindir. En iyi E vitamini kaynakları; buğday tohumu, soya fasulyesi, bitkisel yağlar, fındık, B-brüksel lahanası, yeşil yapraklılar, ıspanak, zenginleştirilmiş un, kepek, tahıl ve yumurtadır.

VİTAMİN C: Vücudumuzun direncini arttırır. Cildi güzelleştirir. Zengin C vitamini kaynaklarımız; kivi, maydanoz, kuşburnu, salatalık, şalgam, kırmızı biber, yeşil sivri biber, koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnıbahar, brokoli, portakal, limon, greyfurt gibi turunçgillere dahil meyveler, domates, çilek, kızılcık, böğürtlen, patates ve diğer sebze ve meyvelerdir.

VİTAMİN B2: Bağışıklık sistemimiz güçlendirmenin yanı sıra cildi dış etkenlerden koruyarak yenilenmesine yardımcı olur. En iyi kaynakları; et, süt, yumurta, yoğurt, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller ve mayadır.

VİTAMİN B3: Daha sağlıklı görünüşlü bir cilt gelişimini ve aft yaralarının iyileşmesini sağlar. B3 vitaminin en iyi kaynakları; balık, yağsız et, kepekli un ürünleri, buğday tohumu, yumurta, kavrulmuş yer fıstığı, kümes hayvanlarının beyaz eti, avokado, hurma, incir ve kuru eriktir.

VİTAMİN B6: Halk arasında mutluluk hormonu olarak da bilinen “serotonin” üretimi için gereklidir. B6 vitamini az alındığı zaman yeterince serotonin üretimi yapılamadığından, depresyon ve bitkinlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir. B6 vitamininin en iyi kaynakları; tavuğun göğüs eti, yumurta, pirinç, soya fasulyesi, yulaf, fındık, fıstık, muz, patates, avokado, kuru meyveler ve somon balığıdır.

Mineraller

KALSİYUM: Vücudumuzun en önemli destekçilerinin başında gelir. Kadınların ve özellikle anne adaylarının özen göstermesi gereken en önemli minerallerden biridir. Çünkü kemiklerin ve dişlerin güçlenmesi, alınan kalsiyum miktarıyla doğru orantılıdır ayrıca kaslar ve sinirler için de oldukça önemlidir. Kaynakları; süt ve süt ürünleri, pekmez, fındık, fıstık, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagillerdir.

MAGNEZYUM: Vücut sağlığı açısından çok önemli rolü olan bir mineraldir. Stres ve zor koşullarda yardımcıdır. Magnezyum yetersizliği, iştah kaybına, depresyona, kasların zayıflamasına ve zaman zaman göz kararmasına sebep olabilir. Kaynakları; kabuklu yemişler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıl ürünleridir.

DEMİR: Kanın, oksijeni vücuda dağıtmasını sağlayan hemoglobin, demir sayesinde oluşur. Regl ve hamilelik dönemleri, vücuttaki demir seviyesini azaltan faktörlerdendir. Yetersiz demir alımı anemi (kansızlık) hastalığına neden olur. Kaynakları; kırmızı et, kurutulmuş meyve, yumurta sarısı ve yeşil yapraklı sebzelerdir.

ÇİNKO: Çinko, bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için ihtiyaç duyulan bir mineraldir. Çinko eksikliği, vücudu enfeksiyonlara karşı dirençsiz kılacak, ayrıca tat ve koku duyularını da zayıflatacaktır. Kaynakları; kırmızı et, yumurta, deniz ürünleri, fasulye, bezelye ve fındıktır.

Düğününüzde ışıl ışıl parıldamanız dileğiyle…

Kaynak: Dilarakocak.com.tr

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Beslenme bozukluğu boyu etkiliyor



Kısa boyluluk 'normal kısa' ve 'patolojik' olarak ikiye ayrılıyor. Tek çaresi ise, geç kalmamak...

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Büyüme, Gelişme ve Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Darendeliler, çocukluk çağında büyümede duraklama ve/veya boy kısalığının kan, kalp, böbrek gibi hastalıkların ilk belirtisi olabileceğini belirtti.

Prof. Dr. Darendeliler, boy kısalığının batı ülkelerinde yüzde 3, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 15 civarında görüldüğünü söyledi. Kısa boyluluğu 'normal kısa' ve 'patolojik' olarak sıralayan Darendeliler, toplumda en sık görülenin normal kısa boyluluk olduğunu ifade etti ve bunun genel olarak yapısal ya da ailevi nedenlerden kaynaklandığını ifade etti.

Sadece anne sütü
Patolojik boy kısalığının, vücut oranı bozukluğu, doğum tartısı düşüklüğü, Turner Sendromu, beslenme bozukluğu, uzun süreli hastalık ve hormonal bozukluklardan kaynaklandığını dile getiren Prof. Dr. Darendeliler, şunları kaydetti: "Özellikle beslenme bozukluklarında önce kilo düşer, sonra boy kısalır. Türkiye'de 0-5 yaş grubu çocukların yüzde 16'sında beslenme bozukluğu mevcut. İlk 1-1.5 yaşına kadar beslenme kötüyse, daha sonra düzeltilse bile, bu yaşa kadar kaybedilen boy kısalığı elde edilemez. Bunlar bodur ve tıknaz olurlar. Özellikle ilk 1-1.5 yaşındaki beslenme, o toplumun boyunu belirleyen en önemli etken. İlk üç ay sadece anne sütü, sonra da uygun ek gıdalara geçilmesi gerekiyor."

Ortalamanın altındayız
Sevgi yoksunluğunun da boy kısalığına yol açtığına işaret eden Feyza Darendeliler, bunun daha ziyade yuva veya problemli aile ortamında büyüyen çocuklarda görüldüğünü anlattı. Hamilelikte iyi beslenmeye de dikkati çeken Darendeliler, 2 kilo 500 gramın altında doğan çocukların genel olarak yüzde 10-15'inde boy kısalığı görüldüğünü kaydetti. Prof. Dr. Darendeliler, Türkiye'de yılda doğan 1 milyon 250 bin çocuğun 2 bin 250'sinin boyu kısa olarak hayatını sürdürdüğünü ifade ederek, "Türklerde erkeklerde ortalama boy 174, kadınlarda ise 160 santimetredir. Genel olarak dünya ortalamasının beş santimetre altındayız" dedi.

Boyunuzu hesaplayın
Erken tanı ve erken tedavinin önemine de işaret eden Prof. Dr. Darendeliler, büyüme hormonu tedavisiyle çok iyi sonuçlar aldıklarını söyledi. Feyza Darendeliler, çocukların olası boylarının kızlar için 'anne artı baba boyu, eksi 13, bölü 2', erkekler için de 'anne artı baba boyu, artı 13, bölü 2' yöntemiyle hesaplanabileceğini sözlerine ekledi.

27 Temmuz 2010 Salı

Sağlığınıza Ne Kadar Dikkat Ediyorsunuz Test

Test: Sağlığınıza ne kadar dikkat ediyorsunuz?

Sürekli sebze yiyip, sporu hiç aksatmıyor olsanız da, bu alışkanlıklarınız sağlıklı biri olduğunuzu göstermez. Çünkü bazen sağlıklı gibi görünse de, yaptıklarınız doğru olmayabilir.
Alışkanlıklarınızın sağlığınız üzerindeki etkisini merak ediyorsanız, sağlık testimizi çözün ve doğruları öğrenin.

BESLENME
1. Sebze ve meyveyi ne kadar tüketiyorsunuz?
A. Meyveden çok sebze yiyorum.
B. Sebzeden çok meyve yiyorum.
C. İkisinden de eşit tüketiyorum.

En sağlıklı cevap: A
Meyve ve sebze, beslenme açısından eşit derecede sağlıklı besinler olarak kabul ediliyor. Fakat meyvenin içerisinde bulunan doğal şeker çok fazla tüketildiğinde vücuda zarar verebiliyor. Çünkü kandaki şeker oranının yükselmesine neden olabiliyor. Beslenme uzmanları, günde en fazla üç porsiyon meyve tüketilmesini öneriyorlar. Sebzeninse, günde en fazla beş porsiyon tüketilmesini tavsiye ediyorlar.

2. Gün içinde ne kadar su tüketiyorsunuz?
A. Birkaç bardak içiyorum.
B. Günde iki litre içiyorum.
C. Susuzluğumu başka içeceklerle de gideriyorum.

En sağlıklı cevap: C
Normalde, susuzluğu sadece su ile gidermenin doğru olduğuna inanılıyor. Fakat İngiltere'de yapılan bir araştırmada, diğer içeceklerin de vücuda faydası olduğu saptandı, örneğin meyve suyu, vücudun ihtiyacı olan C vitamini alımını sağlarken, süt de kalsiyum alımını destekliyor. Ayrıca gün içinde içtiğiniz çay ve kahve de aldığınız sıvı miktarına ekleniyor. Bu nedenle günde 1,5-2 litre sıvı tüketmenizde yarar var.

3. Tahıl ihtiyacınızı hangi besinlerden alıyorsunuz?
A. Kahvaltılık gevreklerden.
B. Meyve ve sebzelerden.
C. Ekmekten.

En sağlıklı cevap: B
Çözülmeyen her porsiyon lifli besine karşılık, iki çözülebilir lifli besin tüketmeniz gerekiyor. Çözülebilir lifli besinler çoğunlukla meyve ve sebzelerde bulunuyor. Çözülmüş lifli besinler toksinleri emiyor, kolesterolü azaltıyor ve bağırsakta yararlı bakterilerin oluşmasını sağlıyor. Çok fazla çözülmeyen lifli besin tüketmek sindirim sistemine zarar verebiliyor. Çözülmemiş lif ise daha çok ekmekte ve kahvaltılık gevrekte bulunuyor.