kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2010 Cuma

Doğru giyinmenin püf noktaları



Kısa boy, dar omuzlar, geniş kalçalar...Herkesin bir kusuru var! Önemli olan bunları gizlemenin yolunu bilmek.


KISA BOYLUYSANIZ...

Pantolon: Eğer vücudunuzun üst kısmını uzun göstermek istiyorsanız düşük belli pantolonlar tercih etmelisiniz. Bacaklarınızı olduğundan uzun göstermek için ise yüksek belli ve düz inen pantolonlar seçin. Kontrast renklerden ve iri desenlerden kaçının. Canlı renkleri üstünüzle aynı tonlarda olmak kaydıyla rahatlıkla kullanabilirsiniz.


Ceket ve gömlek: Fazla uzun veya belde biten kısa ceketlerden kaçının. Bele oturan ve kalça hizasında kalan modeller seçin. Düşük belli bir pantolon giymek istiyorsanız üzerine saçaklı, püsküllü veya payetli bir gömlek kullanabilirsiniz. Altla üst arasında renk kontrastları yapmayın, illa bir kontrast yapmak istiyorsanız, kumaş türü kontrastları uygulayın: ipek bir elbise üzerine jean ceket gibi.


Elbise: Tek renk ve düz kesim elbiseler silueti daha uzun gösterir. Ayrıca kadınsı ve seksi kesimleri de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Etek boyu baldırların ortasına hatta topukların hemen üstüne kadar inebilir.


ŞİŞMANSANIZ...

Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin.


Üst: Özellikle pantolon üzerine, bacaklarınızın üst kısmına dek inen uzun tunikler giyin. Göz alıcı, dikkat çekici büyük desenler yerine tek renk ve koyu tonları tercih edin. Dekolte kullanmaktan kaçınmayın ama kalın ve belinizi saran kemerlerden Kaçının!



Ceket: Dökümlü kumaşlardan olanları tercih edin; mümkünse önünü iliklemeden giyin. Ceketlerinizde büyük vatkalar yerine daha küçük, omuzlarınızı hafifçe yükseltecek vatkalar kullanın.


Elbise - etek: Asla vücudunuzu sarmamalı: streç kumaşlara veda edin! Vücuda yapışmayan, uçuşan kumaşlar idealdir. Renk olarak daha çok tek renk ve koyu tonlar kullanın. Emprime seviyorsanız minik desenlileri tercih edin. Etek boyu baldırlarınızın hemen altına dek inmeli; daha uzun boylar da rahatlıkla kullanabilirsiniz.


GENİŞ KALÇALIYSANIZ...

Pantolon: Geniş pantolonlarla kalçalarınızı kamufle etmeye çalışmayın. Dökümlü kumaştan dikilmiş, düz kesim pantolonlar giyin. Her zaman koyu ve tek renk tercih edin. Asla ve asla tayt giymeyin!


Üst: Üstünüz ince ve kalçalarınız genişse, vücudunuzdaki bu farkı yok etmeniz gerekiyor. O halde, dikkati vücudunuzun üst kısmına çekecek tarzda gömlek, kazak, tişört vb. giymekte tereddüt etmeyin. Çiçekler, geometrik şekiller, karışık renkler, hatta büyük aksesuarlar kullanın, minik dekolteler uygulayın. Göz ve dudak makyajına ağırlık verin.


Elbise - etek: Eteklerinizde dökümlü kumaş ve nötr renkler (siyah, gri, bej gibi) kullanın. Verev kesim ve büzgülü modellerden kesinlikle kaçının. Bel oyuğu kalçanın hemen üzerinden başlayan kesimler tercih edin. Elbisede dikkat etmeniz gereken nokta, göğüslerinizi belirginleştirmek, kalçanızı ise saklamaktır. En doğru model, bel hattı olan ama bele fazla oturmayan, kalça yuvarlağını çıkarmayan düz kesimlerdir. Diz altı etek boyu en ideal olandır.


BOYUN DEKOLTESİ

Boynunuz uzunsa, her tarzı uygulayabilirsiniz. Özellikle, yuvarlak açılmış dekolteler ve boyna bağlanmış küçük bir fular çok hoş duracaktır.


Boynunuz kısaysa, “V” yakalı bluzlar veya “V” açılmış dekolteler tercih edin; boynunuz daha uzun görünecektir. Fular kullanmamaya çalışın; boynunuzu iyice kısaltıp omuzlarınıza gömülmüş gibi gösterir. Bunun yerine omuzlarınıza bir şal alın; böylece “V” dekolteniz de kapanmamış olacaktır.


OMUZ DEKOLTESİ

Omuzlarınız kareyse, asimetrik omuz dekolteli veya kolsuz kıyafetler seçin.


Omuzlarınız yuvarlaksa, ince askılı giysiler sizin için idealdir.


Omuzlarınız düşük ve darsa, reglan kollu kıyafetler giymeyin. Omuz başlarını ortaya çıkaran, derin kol oyuğu olan giysiler omuzları daha geniş gösterir.


AYAKKABI SEÇİMİ

Topukta esas, kıyafetin etek uzunluğudur. Diz ve diz altı hizasındaki bir etek uzunluğuyla 7 cm.den uzun bir topuk giyilebilir. Mini bir etekle daha alçak topuk kullanmak gerekir.


Şişmansanız, vücudunuzla oransızlık yaratmamak için yüksek topuktan kaçının, orta boy topuk idealdir.


Kısa boyluysanız, yüksek ve ince topuk vücudunuzda dengesizlik yaratır, eğri ve kambur bir görünüm verir. 5-6 cm.lik bir yükseklik yeterlidir.


Uzun boyluysanız, yine de çok düz ayakkabılar seçmeyin. Az da olsa biraz topuk siluetinize çekicilik katacaktır.


TEN VE SAÇINIZA En uygun renkler

BUĞDAY TEN-SARI SAÇ

En uygun renkler

Toz pembe, bebek mavisi, gri-mavi, lila, açık mor, açık yeşil ve nane yeşili


Kaçının!

Elektrik mavisi ve koyu kırmızı yüzünüze yakın kullanmanız halinde çok sert bir etki yaratır.


AÇIK TEN-SARI SAÇ

En uygun renkler

Toz pembe, bebek mavisi, gri-mavi, lila, açık mor, açık yeşil ve nane yeşili.

Kaçının!

Elektrik mavisi ve koyu kırmızı yüzünüze yakın kullanmanız halinde çok sert bir etki yaratır.


AÇIK TEN-KIZIL SAÇ

En uygun renkler

Yeşilin açık tonları ile saman sarısı, kavuniçi, kayısı rengi, mercan ve gri-mavi.

Kaçının!

Toprak sarısı ve haki -yüzünüze yakın kullanmanız halinde- teninizdeki ışıltıyı alır.


AÇIK TEN-KAHVERENGİ SAÇ

En uygun renkler

Yeşilin açık tonları ile saman sarısı, kavuniçi, kayısı rengi, mercan ve gri-mavi.

Kaçının!

Toprak sarısı ve haki -yüzünüze yakın kullanmanız halinde- teninizdeki ışıltıyı alır.


KOYU TEN-SİYAH SAÇ

En uygun renkler

Pembe ve mavinin tüm tonları ile mor ve siyah.

Kaçının!

Kiremit kırmızısı, tunç ve doreli renkler sarı içerdikleri için saç ve ten renginizi donuklaştırır.


AÇIK TEN-SİYAH SAÇ

En uygun renkler

Pembe ve mavinin tüm tonları ile mor ve siyah.

Kaçının!

Kiremit kırmızısı, tunç ve doreli renkler sarı içerdikleri için saç ve ten renginizi donuklaştırır.


BUĞDAY TEN-KAHVERENGİ SAÇ

En uygun renkler

Kırmızı ve yeşil tonları ile kavuniçi, kiremit rengi, doreli bej, toprak sarısı ve turkuaz.

Kaçının!

Maviye çalan tonlar, fuşya, duman grisi gibi renkler içlerinde dore tonları barındırmadıkları için saç ve ten renkleriniz için fazla soğuk.


İŞ HAYATINDA GİYİM

KIYAFET SEÇİMİ

Çalışan bir kadınsanız biraz erkek egemen bir ortamdasınız demektir. Bu durum asla kadınca giyinmenizi engellememeli, kadınlığınızı gölgelememeli. İş hayatında giyinmenin altın kuralı, iş kolunuzun geleneklerine uygun ama kendinizi yansıtan bir tarz belirlemenizdir. İşinize ciddiyetle yaklaşımınızı ve becerinizi vurgulayacak zarif, temiz, uyumlu ve iyi dikilmiş kıyafetler seçin. Etek, pantolon takımlar, gömlekle kombine edilmiş etek ve pantolonlar, düz kesim elbiseler ideal olanlardır.

Hoşunuza gitmeyecek bir konuma düşmemek için çok kısa etekler, vücudunuza yapışan kıyafetler ve derin dekolteler kullanmayın.


RENK PALETİ

Çok canlı renkler seçmeyin ama kendinizi gri tonları içine de hapsetmeyin. Evet, gri, iş hayatında çok alışıldık ve ağırlık veren bir renk ama aynı etkiyi bırakabilecek başka renkler de var. Yeşil, bordo, lacivert, siyah, kahverengi, bej, toprak tonları ve lâl gibi renklerle gardırobunuzu çeşitlendirin.


AKSESUARLAR

Her detayı düşünün! Ayakkabılarınız topuklu veya topuksuz olabilir ama mutlaka temiz ve cilalı olmalı. Çantanız hem kıyafetinizle uyumlu hem de çalıştığınız iş koluna ve konumunuza uygun olmalı: boncuklu bir çanta ile bankacılık sektöründe çalışmanız pek uygun olmaz! Abartısız ve zarif takılar kullanın; ama annenizin inci kolyesi ile de kendinize olduğunuzdan daha yaşlı bir hava vermeye çalışmayın!


MAKYAJ

Canlı renklerden, koyu ve yoğun uygulamalardan mutlaka kaçının. Sade ve doğal bir makyaj yapın: gözlere hafif gölgeler, 2 kat rimel, biraz allık ve ruj.


SAÇ

Saç, genel görünümde son derece etkilidir. Asla yağlı, kirli ve boyası gelmiş bir saçla işe gitmeyin. Rahat etmek için saçınızı toplayın; böylece sürekli düzeltmek zorunda da kalmazsınız. Kibar, kıyafet renginizle uyumlu tokalar tercih edin: payetli kelebek tokaları günlük hayatınıza bırakın!


PARFÜM

Asla ağır kokular kullanmayın. Hafif, çiçeksi aromalardan yapılmış parfümleri tercih edin. Parfümünüzle banyo yapmayın, az sıkın, gerekirse tazelersiniz.


YANINIZDA BULUNDURUN!

Ne olur ne olmaz diyerek el çantanızda bulundurmanız gerekenler:

yedek bir çift çorap

küçük bir ayakkabı cila süngeri

iplik ve dikiş iğnesi

diş fırçası ve macunu

saç fırçası

törpü

kağıt mendil

ve elbette makyajınızdaki parlamaları rötuşlayacak hafif bir pudra, dudak boyanızı gün içinde tazelemek üzere rujunuz ve parfümünüz.


HATIRLATMALAR

Kendinizi sevin, kendinize güvenin ve gülümseyin. Gülümseyen bir yüz, aydınlık bakışlar ve güvenli bir tutum sizi her zaman olduğunuzdan daha şık ve bakımlı gösterecektir.


Yürürken de otururken de dik durmaya özen gösterin.

Giysileriniz temiz ve ütülü olsun.

Renk uyumuna dikkat edin. Küçük aksesuarlarla kıyafetlerinizi hareketlendirin.

İçinde rahat olmadığınız giysiler ve ayakkabılar giymeyin.

Ayakkabılarınızı sık sık temizleyin ve cilalayın. Topuğu yenmiş, deforme olmuş ayakkabılar giymeyin.

Saç, el ve tırnaklarınızdaki bakımsızlık şıklığı zedeleyen unsurlardır. Saç boyanıza ve temizliğine dikkat edin, el ve tırnaklarınıza özen gösterin.

Takılarınız hem kıyafetinizle hem de birbirleriyle uyumlu olmalı. Sarı ve beyaz takıları bir arada kullanmayın (altın bir kolye, gümüş küpeler gibi). Ağır takılarla daha hafifleri de bir arada kullanmayın (boncuk bir bilezik ve pırlantalı bir yüzük gibi)


Kaynak: Vekozmetik

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Birkaç kilodan kurtulmak için



Hafta sonu tatilinden, hiç hesaba katmadığınız bir-iki kilo fazla ile döndünüz. Kısa sürede ve acı çekmeden son aldığınız birkaç kiloyu vermek istiyorsanız, önerilerimize kulak verin.

* Alkol, fark etmeden kilo almanızı sağlayan en önemli etken. Alkolün her türlüsünü ve bir kadehini bile hemen kesin. Çünkü kendi kalorisinin yanı sıra aynı zamanda yağların vücuttan atılımını da yavaşlatır.

* Şekerli içecekleri de tüketmeyin. Meyve suları bile yüksek miktarda kalori içerirler. Bunların yerine bol miktar su ve soda içebilirsiniz.

* Günde üç öğün salata yiyin. Salata, bol yağlı ve soslu olmadığı takdirde, çok az kalorili olmasının yanı sıra tokluk hissi yaratmakta birebir. Bu arada, yüksek miktarda şeker sebebiyle, günde 2-3 meyveden fazlasını yememeye dikkat edin.

* Ekmek, makarna, patates gibi "şişmanlatıcı" besinleri öğünlerden tümüyle kaldırmayın. Bunlar tokluk hissi uyandıracağından çok abartmamak kaydıyla yenilebilir. Ancak bu yiyecekleri hazırlarken içine kattığınız soslara dikkat edin. Yağ, mayonez ve hazır soslar bu yiyeceklerin olduklarından çok daha kalorili hale gelmesine sebep olur. Örneğin makarnanın üzerine, yağsız kıyma ile yapılan bir sostan sadece 2 kaşık koyun. Bunların yerine yemeklerinizi yağsız domates sosu ve otlarla tatlandırın.

* Kilo vermeye çalıştığınız günlerde sulu yemeklerin yanında ekmek yemeyin. Böylelikle hem ekmekten hem de yağdan "tasarruf" etmiş olursunuz.

* Düzenli olarak egzersiz yapın. Yürüyüş, yüzme, aerobik, step, bisiklet... Seçim size kalmış, düzenli olsun yeter.

* Yemekleri tüm güne dağıtın. Yani öğün atlamayın. Öğün aralarına küçük ara öğünler koyun.

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Ne yesem ne içsem yarıyor



Kendimize sınırlamalar getirebilmeli, hayır demeyi öğrenmeliyiz...

Güzel bir akşam yemeğinin üzerine tatlı, akşamüstü çaylarının yanına börek, kuru pasta, yemeklerin üzerine şöyle bol şekerli kahve veya iyisinden meyve... Geçirilen böyle günlerin ardından "Diyet yapmalıyım, kilo vermeliyim" diye de kendimizi zora koşarız. Diyetler, genellikle her pazartesi başlayıp sona ermez bir hal alır. "Nasıl olsa ucu kaçtı diyet yapamıyorum öyle de yesem böyle de yapsam kilo veremiyorum" diye hayıflanıp daha çok yemeye kendimizi veririz. Duyduğumuz, okuduğumuz her tür yalan-yanlış diyeti denemeyi bırakıp ilk önce sağlıklı yaşamanın, dengeli beslemenin formüllerini öğrenelim, hayatımıza sokalım. Kahvaltıda çaylarımızı açık ve şekersiz içmeli, beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Aradan geçen iki-üç saatin ardından bir meyve yiyebiliriz. Öğlen yemeklerimizi muhakkak ekmeksiz, üzerine tatlısız veya meyvesiz yemeliyiz. Akşam yemeklerini çok geç ve çok yememeliyiz. Günde iki litreye yakın su tüketmeyi, akşam yatmadan önce ve sabahları bir bardak suyu içmeyi unutmuyoruz.

Konsantre içecekleri hayatımızdan tümüyle çıkartıyoruz. Neden diye sorarsınız asit, şeker, aspartan, kafein kilo aldıran, kanser riskini artıran etkenlerin başında geliyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi hayatımıza soktuktan sonra ödül olarak haftada bir, güzel bir tatlıya niye hayır diyelim ki.

Sevdiğim söz, "Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir." Spor yapın, sağlıklı kalın, bizi izlemeye ve okumaya devam edin.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Kilo Almanın Nedenleri



Kendinizle ve yaşamla ilgili düşünceleriniz kilo artışında önemli rol oynar. İnsanların, mutlu olduklarında aşırı yemeyi bıraktıklarını ve bedenlerinin dengelendiğini söylemeleri ol­dukça sık görülen bir durumdur. Kimileri de, mutsuz olduklarında kilo aldıklarını söyler. Ancak bu iki örnek de olayı fazla basitleş­tirmek olur. Kilo almaya neden olan çeşitli etmenler vardır. Duygu ve düşüncelerinizle olayların günlüğünü tutmanız, bunlardan hangilerinin size uyduğunu anlamanıza yardım eder.


Düzensiz beslenme İyi beslenme denge ve çeşitlilik demektir. Özellikle yüksek mik tarda yağ ve şeker içeren kimi yiyecekleri han gi aralıklarla aldığınızı fark etmeyebilirsiniz. İki hafta boyunca ağzınıza koyduğunuz her şeyi günlüğünüze yazın ve ardından notlarınızı dikkatle inceleyin. Kaç gün pizza, hamburger ya da ayaküstü atıştırılan diğer yiyecekler yemişsiniz? Kaç gün süt içmemiş, meyve ya da sebze yememişsiniz? Kaç gün kepekli tahıl ya da ekmek yememişsiniz?


Yetersiz egzersiz Birçok insan, başkala rından daha çok yemediği halde, daha kolay kilo aldığını düşünür. Belki de bedeniniz ye terince enerji harcamıyordur. Otuzlu yaşların ortasından sonra kadınlar, her yıl kaslarının 225 gramını kaybedebilir ve genellikle kasın yerini yağ alır. “Yağsız kütle” diye bilinen şey dinlenme anındaki metabolizma hızınızı (resting metabolic rate-RMR) belirler ve RMR, gün lük kalorinizin %75′ini dönüştürüp bedeninizin kullanımına hazırlama görevini yerine getirir. RMR’nizin büyüklüğü, bedeninizin gelişmişliği ve kaslarınızın gücüyle doğru orantılıdır. Bunu geliştirmenin en etkili yolu egzersiz yapmak tır.


Sıkıntı ve bunalım Besin günlüğünüze ne yediğinizi, ne zaman yediğinizi ve kendi nizi ne kadar aç hissettiğinizi yazın. Neden yediğinizi de yazmayı unutmayın (örneğin, teklif edildiği, yemek zamanı olduğu, yapmayı istemediğiniz başka bir işi geçiştirdiğiniz için ya da üzgün olduğunuzdan). Rahatlamak için yemek, kısa vadede çözüm olabilir; ancak, bunalımdaysanız ya da durumunuzdan hoşnut değilseniz, yemek sorunlarınızı ağırlaştırır. Doktorunuzdan yardım istemelisiniz.


Zayıf imaj Neden olursa olsun özgüveniniz tam değilse, bilinç altınızdan bedeninizin saygıyı hak etmediğini, kimsenin bir değeri niz olduğunu düşünmediğini ve şişman ve itici görünmeyi hak ettiğinizi düşünebilir, ardın dan buna kendinizi inandırırsınız. Kilo almanı za izin verirseniz, kendinizi iyi hissetmeniz zorlaşır ve yediğinizi denetleyemediğiniz için kendinizden nefret edersiniz.


Kötü yeme alışkanlıkları Nasıl ve ne zaman yediğiniz de (özellikle belirli saatlerde yemiyorsanız) sorununuzun bir parçasını oluşturabilir. Arkadaşlarınızla birlikteyken yemeniz gerekenden daha fazlasını yiyip iç meniz yönünde bir baskı hissediyor musunuz? Yemek için zamanınız olmadığında elinizin bir çikolata ya da hazır yiyeceğe uzandığı olu yor mu? Yapacak bir şeyiniz olmadığında ya da stresli olduğunuzda yer misiniz? Çocuğunu zun tabağında kalanları bitiriyor musunuz? Besin günlüğünüz bütün bunları tanımlamanı za yardım edecektir.


Genetik bağlar Anne-babanız kiloluysa, bu eğilimi miras almış olabilirsiniz (ancak bu, en az görülen nedendir). Kötü beslenme alışkanlıklarım.başkasından mı aldığınızı, yok sa yağ depolamaya çok mu uygun olduğunu zu ayırt etmek güç olabilir. İki durumda da, kilolu olmayı bir yaşam biçimi olarak kabul lenmek için bir neden yoktur.


KADIN VE ALKOL

İçki içmek için çevreden gelen baskıya direnmek güç olabilir ve sık sık aşırıya kaçmak kilo almaya yol açabilir. Ancak, dikkatle hazırlanmış bir yemek planının parçası olarak, yemekle birlikte alınan ölçülü miktarda alkol sağlığa yararlı olabilir.

Diyet ve Kilo



Kadınlar dergi, film ve televizyonda ideal güzellik olarak sunulan incecik manken görüntüleriyle bombardıman edilmektedir. Bu görüntüler özellikle kilo vermek ve “diyet yap­mak” kavramlarını yaşamın bir gerçeği olarak gören gençler için itici bir güç olabilir. Bu bağlamda “diyet” sözcüğü, doktorların aşırı şişman (obez) hastalar için önerdiği kilo ver­me programı anlamına gelmemektedir. Kuşkulu “diyetler” kısa sürede mucizevi değişimler vaat edenlerdir.


Yüz yıl kadar önce kadınlar kilolarıyla bu kadar ilgilenecek zaman bulamıyordu. Gün­lük yemeği pişirmek enerji tüketimini sağlı­yordu ve aşırı yemek olasılığı pek yoktu. Bit­meyen ev işleri ve çocukların bakımı, kadın­ların sürekli enerji alımını gerektirmekteydi. Metabolizmaları kalorileri depolamaya değil, yakmaya alışkındı. Günümüz kadınları daha hareketsiz bir yaşam biçimine ve kalori yak maktan çok depolamaya yol açan sayısız seçe neğe sahiptirler. Ancak geçmişte ve günümüz de yaşayan kadınlar için değişmeyen iki şey vardır: besinler yararlıdır ve bedeninizin kullanabileceğinden fazlasını yerseniz, artan kısım yağ olarak depolanır. Metabolizmanızın en uygun hızda çalışması için kimyasal ve fizik sel süreçlerin bileşimine gereksinim vardır.


DİYET, YİYECEKLERİ DÜŞMAN YAPAR

Greyfurt, lahana çorbası, besin bileşimleri, hatta düşük yağlı rejimleri öneren diyet plan ları kilo verme sorununu çözemez. Diyete, zorunlu olduğunuz için başlamayı düşünü yorsanız, şu gerçeği unutmayın: diyet yapan­ların büyük bir çoğunluğu diyet öncesi kilo larını (ya da fazlasını) geri alırlar. Diyete başlayanların çoğu, ömürleri boyunca zaman zaman başlayıp bırakmayı sürdürür. Belirli yiyecekleri kendine yasaklayanlar, bu yasağı çiğneyince suçluluk duyar ve bu kendilerini daha kötü hissetmelerine yol açar.


Diyet yapmak, yiyecekleri bir besin ve sağ lık kaynağından çok düşman gibi gösterir. Yo-yo denilen diyet yöntemi (kilo vermek, al mak ve yeniden vermek vb.) sağlığınız için zararlıdır. Besin almayı aniden azaltırsanız, yaşamak için tasarlanmış olan bedeniniz, ener jiyi daha verimli depolayabilmek için meta bolizma hızını azaltacaktır. Bu, diyet yapan ların çikolata gibi enerji düzeylerini aniden yükselten yiyecekler için neden can attıklarını ve kilo kaybının ilk birkaç hafta sonra neden birden yavaşladığını açıklamaktadır. Birçok kadının düşündüğünün aksine, şok diyetin ilk haftalarındaki kilo kaybı istenmeyen sorunlara yol açabilir.


Aşırı şişmanlık (obesite) ve kilo verme

Aşırı şişman kadınların bedeninde aşırı oranda yağ vardır ve bu onları tıbbi ve ruhsal açıdan etkileyebilir. Diyetisyenler, doktorlarla çalışarak yeme alışkanlıkları ile ilgili eğitim vermenin yanında, fazla kiloların zaman içinde verilmesini sağlayan kilo verme programları oluşturmakta ve uygulamayı denetlemek tedirler. Bu eğitimin temelini yaşam biçimi, egzersiz, tutum, ilişkiler ve beslenme oluşturmaktadır. Bunlar kadın yaşamında önemli et menlerdir ve her biri, kadına erişilebilir hedefler sunar ve kilosunu etkileyebilir.


Doktor denetiminde uygulanan düşük ve 1 çok düşük kalori içeren diyetler, kişilerin beslenme gereksinimleri de karşılanırken hızlı kilo vermeleri için tasarlanmıştır. Enerji, dok torun, kadının sağlık durumuna ve kilosuna bağlı olarak hazırladığı egzersizle harekete geçirilen depolanmış yağdan gelmektedir. Kimi durumlarda ilaç da kullanılabilir.


Önce kaslarınızda ve karaciğerinizde glukoz olarak depolanmış karbonhidratları verirsiniz. Şok diyetlerde kendini yorgun hissetmenin ve ağırlık kal dıracak ya da koşacak güç kalmamasının nedeni budur (çünkü kas gücünüzü kaybe dersiniz). Ayrıca çok miktarda su kaybeder siniz ve bu, aslında aynı miktarda yağ taşıma nıza rağmen, kendinizi daha ince hissetmenizi sağlayabilir.