bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ağustos 2010 Perşembe

Bebeğimizin cinsiyetini belirlemek mümkün mü?



Bebeğimizin cinsiyetini tam olarak belirlemek mümkün olmasada cinsiyet taşıyıcı spermin erkekte olduğunu ve erken genleri taşıyan spermlerin dişiye göre daha hızlı olduklarını ve daha kısa süre canlı kaldığını göz önünde bulundurursak, yumurtlama zamanında ilişkide bulunduğunuzda erkek bebek sahibi olma sansının daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yumurtlama zamanından üç gün öncesine dek yapılan ilişkide bebeğin kız olma olasılığı daha yüksektir.

Bebek sahibi olmak için ideal yaş nedir?



Bebek doğurmak her kadının istediği bir şeydir. Hele ki mutlu bir evlilik, oturmuş bir ilişki söz konusuysa bunu geçiktirmeden yapmak en doğrusu. ‘Annelik ve Bebek Bakımı’ isimli kitabımda da bu konuyla ilgili en uygunyaşların 20 ila 30 olduğu belirtilmiş. Doğum aralıkları ise en az iki sene olmalıdır. 35 yaş üzerinde ki annelerde sorunlu gebelik riski daha yüksektir.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Islak mendiller kolaylık mı yoksa gizli tehlike mi?



Bilindiği gibi ıslak mendiller özellikle anneler için büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle bebek ve çocukların el, yüz ve beden temizliğinde çok sık kullanılan ıslak mendiller anneler tarafından önemli bir yardımcı olarak görülüyor. Ancak diğer yandan uzmanlar ve doktorlar ıslak mendillerin zararlı kimyasal maddeler içerdiğini söylüyor.Üretici firmalara göre ise bu mendiller zararsız.

Tartışmalar ve araştırmalar sürerken çocuklarının sağlığı konusunda endişe eden çoğu anne kararsız kalmış durumda. 4 aylık bir bebeği olan yakın bir arkadaşımın bu konudaki yorumunu merak ettiğimde aldığım cevap ise genel olarak annelerin endişelerini göz önüne seriyor sanırım. Çünkü arkadaşım her açıdan üzerine titrediği bebeğinin sağlığını,kolaytemizlik uğruna zararlı olup olmadığı tartışmalara açık bir ürün kullanarak riske atmak istemediğini söylüyor.

Peki bu iddialara ıslak mendil firmaları ne diyor?

Johnson’s Baby: Ürünlerimizde zararlı hiçbir madde yoktur. Formülün yüzde 97′si saf su ve temizleme maddelerinden oluşmaktadır. Toksik ve alerjik olabileceği iddia edilen maddeler, cilt temizliğinde kullanılan pek çok kozmetik üründe yıllardır emniyetle kullanılıyor.

Nivea Baby: Ürünlerimizde sağlığa zararlı madde yoktur. Nivea kozmetikürünleri, test ediliyor. 2005 yılında, Amerikan Cosmetic Ingredient Review’in ölçümlerinde parabenlerin kozmetikte kullanılan şekliyle güvenli olduğu sonucuna varıldı.

Papia: Hammaddelerin hiçbiri sağlığa zararlı değildir. Zira bu hammaddeleri Avrupa ve Amerika’dan tedarik etmekteyiz ki orada ilgili mevzuatlar periyodik olarak yayınlanmaktadır. Papia ve Teno ıslak mendillerin dermatolojik onayları bulunmaktadır.

Canbebe: Ürünlerimiz AB normlarına göre üretilmektedir. 15 ülkeye ihraç edilen ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı onaylıdır. Ürünlerimiz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarafından test edilmiştir.

Dalin: Bakanlığın yönetmeliklerine ve yönetmeliğin izin verdiği hammaddelere uygun olarak üretilmektedir.

Kaynak: Zaman.com.tr

19 Ağustos 2010 Perşembe

Mucize Yaratmak



Büyüyen bebeğinizle ilgili birçok mucize var. İşte bilmeniz gereken 14 gerçek…


1. Milyonda bir gerçeğini unutun çünkü bebeğiniz aslında çok daha fazla, tam 250 milyon spermden biri. Bu eşinizin vücudunda üreyen sperm sayısı. Sadece bir spermin bile yumurtayı döllemeye yettiğini biliyor muydunuz?


2. Hamileliğinizin 22. gününden itibaren bebeğinizin kalbi atmaya başlar. Kalbi sadece bir tohum tanesi büyüklüğünde olur. Hamileliğiniz süresince kalbi iki katı daha hızlı atmaya devam eder. Birinci trimester’ınızın sonunda kalbi dakikada 157 kez atar.


3. 6. haftada bebeğiniz büyümeye başlar. Yüzü ve üreme organları bir börülce tanesi büyüklüğünde olur.


4. 9. ve 12. haftalar arasında bebeğinizin saçları, kirpikleri gelişmeye başlar. Ayrıca bütün vücudunu kaplayan ayva tüyleri oluşur. Bu tüyler miniğinizin vücudunu sıcak tutmaya yarar.


5.13. haftadan itibaren başlıca organları şekillenmeye ve çalışmaya başlar. Ama ultrasona bakıldığında belki şaşıracaksınız, bebeğiniz hala yumruğunuz büyüklüğünde olur.


6. 17. haftadan itibaren bebeğinizin parmak izleri belirginleşir. Hayatı boyunca değişmeyecek olan parmak izine sahip olur.


7. 18. haftadan itibaren bebeğiniz karnınızın içinde takla atmaya başlar. Eğer bu sizin ilk bebeğinizse bu hareketleri rahminize doğru hissedersiniz.

8. Yoğun bir şekilde çalışan plasentanız kanın % 35′ini vücudunuza pompalar. Dakikada 500 mililitre kan pompalanır.


9. 20. haftalardan itibaren bebeğiniz günde üç yemek kaşığını dolduracak kadar idrar çıkarmaya başlar. Bebeğinizin idrarı yuttuğu amniotik sıvısından oluşur. Bu da günde 2 litreyi bulur.


10. 24. haftada bebeğinizin kulakları gelişmeye başlar. Rahmin içindeki ve dışındaki sesleri duyabilir. Ama özellikle sizin sesinizi duyar ve sesinizi duyduğunda sakinleşir.


11. Gözleri ilk kez 26. haftada açılır. Ama karanlıkta görebileceği çok fazla bir şey olmaz.


12. Üçüncü trimester’ınız boyunca bebeğiniz günde 1,5 gram kadar kilo alır.


13. 32. haftadan itibaren vücudunu oldukça hassas olur. Bazen acı bile hissedebilir.


14. Hamileliğinizin sonunda rahminizin normal şeklini alması için metabolizmanız hızla devreye girer.


Kaynak: www.motherandbaby.com.tr

Bebeğin Görme Gelişimi Hamilelik Sırasında Başlıyor



Bebeğin görme gelişimi hamilelik sırasında başlıyor. Dolayısıyla kendi vücudunuzun bakımına hamilelik sırasında verdiğiniz önem, bebeğinizin göz ve beyindeki görme merkezleri dahil olmak üzere tüm bedensel ve zihinsel gelişimi için çok önemli.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanınızın gebelik esnasındaki beslenme ve destek ilaçlar ile nasıl dinlenmeniz gerektiği talimatlarını doğru bir şekilde uyguladığınızdan emin olmalısınız. Gebelik sırasında sigara ve alkol kullanımından kaçının. Bu maddelerin toksinleri ciddi görme sorunları dahil bebeğiniz için birçok başka problemlere neden olabilir.

Sigara dumanı potansiyel olarak insana zarar verebilecek yaklaşık 3.000 farklı kimyasal ve özellikle karbon monoksit olarak bilinen ölümcül bir toksin içerdiği için özellikle gebelik sırasında çok zararlıdır.

Hatta normal şartlarda sık kullanılan aspirin gibi ilaçlar bile hamilelikte risklidir. Zira doğum esnasında düşük doğum ağırlıklı bebeklere ve başka birçok probleme neden olabilir. Düşük doğum ağırlığı bebeklerde görme problemleri riskini artırmaktadır. Gebelikte annenin geçirdiği kızamıkçık gözlerde hasarlara yol açmaktadır.

Doğum Sonrasında Görme Gelişimi

Doğumdan kısa bir süre sonra, doğum ve çocuk doktorları bebeğinizin gözlerini doğuştan katarakt veya diğer ciddi yeni doğan göz sorunları açısından kısaca incelerler. Her ne kadar bu tür göz problemleri nadirse de bunların erken tespiti ve tedavileri çocuğun görme gelişiminin düzgün tamamlanabilmesi için önemlidir.

Bebek doğar doğmaz, antibiyotikli bir göz merhemi genellikle yeni doğanın gözlerine doğum kanalından bulaşabilecek bir bakteri enfeksiyonunu önlemek için uygulanır.

Doğumdan hemen sonra, bebeğiniz sadece siyah beyaz ve gri tonlarında görür. Görmeyi kontrol eden retina ve beyindeki sinir hücreleri tam olarak gelişmemiştir. Ayrıca yenidoğan bir bebeğin gözleri yakın nesneler üzerine baktığında odaklama yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle yakına baktığında, özellikle sizin yüzünüze odaklanmıyormuş gibi hissederseniz sakın endişelenmeyin. Bu durum sadece zaman alır ve düzelir.

Bu görsel eksikliğe rağmen, araştırmalar doğumdan birkaç gün içinde bebeklerin annelerinin yüzlerine bir yabancıya bakarmış gibi baktıklarını göstermektedir. Araştırmacılar bebeğin annenin yüzündeki yüksek kontrast hatlarını (yani saç ve yüzün birleştiği sınırlar gibi) tercih ederek baktıklarına inanmaktadırlar. Bu çalışmalar, eğer annenin başına bone veya eşarp gibi sınırları maskeleyici başlıklar takılırsa, bebeğin annenin yüzüne bakma tercihinin ortadan kalktığını göstermektedir.

Bu yüzden yeni doğan çocuğun görsel etkileşimi teşvik etmek için saç stilinizi aynı tutun ve görünümünüzü değiştirmekten kaçının.

Yenidoğan bebeğinizde fark edeceğiniz en önemli şey gözlerinin ne kadar büyük olduğudur. Bunun nedeni bebeğin gelişiminin başından aşağı doğru olmasıdır. Doğumda, bebeğin gözleri zaten erişkindekinin yüzde 65’i boyutundadır.

Kaynak: www.anneyiz.biz

27 Temmuz 2010 Salı

Ağrısız doğum yani epidural anesteziden korkmayın

Gebelerin biraz endişeli karşıladığı, 'acaba nasıl olur? nasıl yapılır? ya da sorun olur mu?' dediği epidural anestezi aslında büyük bir kolaylık artık. DİVA Kadın Sağlığı'ndan Op. Dr. Gökçen Erdoğan epidural anestezi hakkında merak ettiklerimizi yanıtlıyor.

Normal doğumun ağrısını hissetmemek, daha az riskli ama daha konforlu olmak ya da sezaryende bebeği hemen kucağınıza almak lüks değil artık... Epidural anestezi ile mümkün. Eğer tecrübeli bir hekim karşısındaysanız, belki de bu kadar endişenin yersiz olduğunu hemen fark edeceksiniz.

Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan hoş olmayan bir histir. Baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı bunlardan en şiddetli olanı ise doğum ağrısıdır. Buradaki ağrının sebebi bebeğin inmesi ve rahmin kasılmasıdır. Epidural anestezi vücudun belden aşağısında belirli bir bölgede ağrının iletimini engelleyen bölgesel bir anestezi çeşididir.

Hayatta en güzel duygulardan biri anneliktir. Bebeğini kucağa almak, emzirmek, hissetmek ve onunla vakit geçirmek. Bunları yaşayabilmek için ise önce tabiî ki bebeği doğurmak gerekir. Fakat çoğu kadın doğum ağrılarından çekinir, nasıl altından kalkacağını düşünür, hatta sadece bunun için farklı bir yöntem tercih edebilir.

Bu yüzden doğum ağrılarının giderilmesi anne için çok önemlidir. Hedef doğum eylemini etkilemeden, bebeğe ve anneye zarar vermeden ve sağlıklı bir şekilde bu ağrıyı azaltmaktır. Çeşitli şekillerde bu yapılabilir. Bunlardan en çok tercih edilen yöntem 'epidural analjezidir'. Adı epidural bölgeye anestezi yapıldığı için böyle anılır. Bu yöntemde gebe bu ağrılardan kurtulur. Diğer taraftan doğum için gereken trafik akar, bebek zamanla ilerler, kasılmalar devam eder fakat anne ağrı çekmez. İşte etkili, güvenli, sağlıklı ve kolay bir yöntem. Merak edilen ve bu yöntemi tercih edecek olan gebelerin öğrenmek istediği epidural tekniğinde sıkça sorulan 'ben ıkınabiliyor muyum?' sorusudur. Gebeler doktorlarının istediği zamanda ıkınabilir.

Epidural anestezi nasıl yapılır?

Bu anestezi, tecrübeli ve işinin ehli bir anestezi doktoru tarafından yapılır. İster normal doğumda ister sezaryen de olsun anne yan yatırılır. Dizlerin hastanın karnında doğru çekmesi sağlanır. Amaç iğneyle uyuşturulacak alanı doktora net bir şekilde göstermek ve alan yaratmaktır. Bu arada çenenin en uç noktası göğse doğru bastırılırken, dizler daha da karna çekilir, sırt maksimum kamburlaşır, bel kısmı belirginleştirilir.

Anestezi yapılacak alan enfeksiyondan korunmak üzere önce silinir ve temizlenir. Çünkü bu bölge dikkat edilmesi gereken önemli bir yerdir. Doktor steril eldivenini giyer, o bölgeye de ortası delik steril bir bez serilir. Öncelikle çok ince bir iğne yardımıyla o bölge uyuşturulur. Bu yapılırken hastanın hareket etmemesi çok önemlidir. Hastanın duyduğu ve duyacağı maksimum acı bu kadardır. O bölge uyuşmuş ve artık gerçek anestezi için epidural bölgeye girilebilir. Buraya girmek için, içinde ince bir iğne olan dışında yol bulucu dediğimiz kateter yerleştirilir, sonra iğne çıkarılır kateter içerde kalır. Katater hareket ettiğinde çıkmaması için doktor tarafından hastanın beline bantlanır. İlaçlar bu kateter yardımıyla verilir. İşlemin bittiği söylendiğinde hasta gerçek pozisyona yani sırtüstü dönebilir

Ne zaman uygulanır?

Gebenin vajinal muayenesinde eğer rahim ağzı 4 cm ye ulaşmışsa ya da rahim ağzı inceliği % 60 olmuşsa bu işlem gerçekleşebilir.

İster normal doğum ister sezaryende epidural anestezi kullanılsın, sonrasında ağrı kontrolü için belde bulunan katater kullanılır ve buradan ağrı kesiciler enjekte edilebilir. Genellikle bir pompa sistemi yardımıyla bu gerçekleştirilir.

Annenin eline bir düğme verilir. Bu dümenin bir ucu pompaya bağlıyken pompanın bir ucu da katatere bağlıdır. Anne düğmeye bastığında pompa çalışır ve belinden ağrı kesici verilir. Yani ağrı ve ağrı kesici düzeni annenin eli altındadır. Basıldıktan yaklaşık 15 dakika sonra ağrı hafifler ve geçer. Bu düzenek ağrı olduğu sürece devam edebilir. Kataterin çekilmesi de ağrısız ve acısız bir şekilde olur. Sadece 5 sn içerinde doktor belden bu katateri çeker ve o bilgeye küçük bir bant yapıştırır. Bantta 1 gün sonra kendiliğinden çıkar.

Hangi hastalara epidural anestezi uygulanamaz?

* Öncelikle anne eğer bu anesteziyi kabul etmiyorsa ve diğer yöntemler kullanılabilecekse epidural anestezi tercih edilmez.

* İğne yapılan bel bölgesinde ya da vücutta enfeksiyon varsa...

* Kanama-pıhtılaşma bozukluğu bulunan hastalarda...

* Kafa içinde yer kaplayıcı lezyon varlığında bu tümör, kanama, iltihap olabilir.

Yan etkileri nelerdir?

* En sık karşılaşılan yan etkisi tansiyon düşmesidir. Bunu önlemek amacıyla hastaya ameliyat öncesi yeterince sıvı takviyesinde bulunulur.

* Bulantı, kusma, baş dönmesi, başta karıncalanma, halsizlik

* Baş ağrısı görülebilir. Fakat bu duruma tecrübeli bir anestezi doktoru yaparsa az rastlanır. Sebebi omurilik sıvısının ilaç zerk edileceği zaman biraz fazla dışarıya sızmasıdır. Geçicidir, bu yüzden anestezi doktorları bol sıvı tüketilmesini hatta kafeinli sıvılar içilmesini önermektedirler.

* Operasyon sonrası bazen dizlerde ya da ayaklarda hissizlik ya da tutamama olabilir. Bu durum hastaları biraz endişelendirir. Fakat bu geçici bir durumdur. Önemli olan zamanla bu hissizliğin azalması yavaş açılıyor olmasıdır. Eğer 1 gün geçmesine rağmen bu durum değişmezse hasta tekrar değerlendirmelidir.

* Çok nadir de olsa enfeksiyon olma ihtimali ya da alerjik reaksiyonlar görülebilir.

* Anestezinin tutmaması ya da tek taraflı olması durumunda katater tekrar takılır.

* Bazen idrar yapmada zorlanma olabilir.