19 Ağustos 2010 Perşembe

Hamileliğinize Keyif Katacak 10 Şey



Hamilelik insanın kendini başka bir boyutta hissettiği bir dönemdir. Aşağıda yer alan listeden kendinize küçük keyifler çıkarabilirsiniz…


1- İşte sonunda hamilesiniz! Eşiniz ile bu mutlu haberi nasıl paylaşacağınızı düşünün.Gözlerinin içine bakarak ‘‘baba olacaksın’’ demek yerine,ona farklı ve şaşırtıcı sürprizler hazırlayın ve bu mutlu anı en güzel şekilde değerlendirin.


2- Aileniz ve bazı akrabalarınıza bu müjdeyi vermek için evde hafif yemeklerden oluşan şık bir sofra hazırlayın. Hep beraber eğlenceli bir akşam geçirin.


3- Birkaç gününüzü kız arkadaşlarınıza ayırın.Kız kıza gezin,eğlenin,sinemaya gidin.Güzel bir yemek programı da hoş olabilir…


4- Hamileliğiniz ağırlaşmadan eşinizle tatile çıkın.Hatta birkaç hafta sonu küçük kaçamaklar yapın.İlerleyen dönemlerde zaten uzun bir süre eşinizle başa başa tatile çıkamayabilirsiniz…


5- Bol bol uyuyun…Uykunuz geldiği zaman direnmeyin uyuyun…Bebeğiniz olduğunda bu kadar rahat uyuyamayabilirsiniz…


6- Bilindiği gibi,rahim içindeki bebek 24. haftadan itibaren dış dünyadaki sesleri duymaya, kaydetmeye ve yorumlamaya başlar. Müzik doğru seçildiğinde bebeğin ruhsal gelişimine yardımcı olur.Bebeğinizle kendinize özel zaman ayırın müziğin beraberce keyfini çıkarın…


7- Bebeğiniz için özel bir defter hazırlayın.İçine sizin,eşinizin,ailelerinizin resimlerini koyun,yaşantınızı,arkadaşlarınızı ve bebeğiniz hakkında söylemek istediklerinizi fotoğraflar ve yazılarla anlatın.


8- Eşinizle beraber bebeğin odasını hazırlayın.Kendinizi alışveriş oluşturun ve yavaş yavaş zaruri şeylerden başlayarak ihtiyaçları giderin.


9- Bu arada artık çok şık hamile kıyafetleri var.Hamileliğinizi aynalardan uzak durarak ve iki kıyafetle bitirmeyin.Bu özel döneminiz için bir gardırop hazırlayın kendinize…Ayrıca vücut sağlığınız için özel olarak hamileler için üretilmiş Shuma Hamile Terlikleri’ni kullanabilirsiniz. Shuma hamile terlikleri patentli alçak topuk ,yüksek burun tasarımı ile vücudunuzun ağırlık merkezini dengeler ve vücudunuzda ki baskıyı ortadan kaldırır.


10- Okuyun…Çocuk sahibi olmak,bebek büyütmekle ilgili bol bol kitap okuyun ve dergi okuyun.Sonrasında bu kadar kolay zaman bulamayabilirsiniz…

Kaynak: Anneyim.org

Hamilelikte ayakkabı seçimi



Kıyafet gibi günlük yaşamda ayakkabı seçimi de hamileler için önemlidir.

Gebelikte vücudun yük dağılımının bozulması, oluşan ödem ve ayak ağrılarının bu tabloya eklenmesi, ayakkabı seçimini daha önemli kılıyor.


Hamilelerde ayakkabının 5 cm’den yüksek ya da sıfır topuk olması da sakıncalı.


Bahar aylarında ayak rahatsızlıklarının asgari olması için ayakkabıların ve terliklerin rahat, geniş ve yumuşak özel tabanlı seçilmesinde fayda var. Keyifli bir gebelik dönemi için hamilelere özel olarak tasarlanmış hamile terliklerini kullanabilirsiniz. Bu tip terlik ve ayakkabılar patentli alçak topukları, yüksek burun tasarımı ile vücudunuzun ağırlık merkezini dengeler ve vücudunuzdaki baskıyı ortadan kaldırır.


Ödeme karşı öneriler

Hamile bir kadının damarlarında dolaşan kan hacmi yaklaşık %50 daha fazladır. Artan kan hacmiyle birlikte damarlarda da bir miktar genişleme olduğundan fazla olan sıvının bir kısmı doku içinde hücrelerin arasında birikir. Bu duruma ödem adı verilir. Şişlik olarak tanımlayabileceğimiz ödem, hamile kadınların hemen hemen hepsinde belirli bir dereceye kadar görülür ve yaklaşık %75 kadında şikayet yaratacak boyuttadır.


Bahar aylarında hamileler ödeme karşı bol su içmelidirler. Sanılanın aksine şişlik durumunda su içmek şişliği artırmaz tam tersine azaltır. Önemli olan su içmeyi kısıtlamak değil vücuttaki suyu hareket ettirmektir. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içmelisiniz.


Yine ödeme karşı ayaklarınızı havaya kaldırabilirsiniz. Gün içinde fırsat bulduğunuzda ayağınızı bir sandalye ya da benzeri nesnenin üzerine koyarak bir süre havaya kaldırın. Bunu her fırsatta yapmaya çalışın.


Otururken bacak bacak üstüne atmayın. Eğer çalışıyorsanız akşamları evde mümkün olduğunca uzun oturun. Ayaklarınızı sarkıtarak oturmayın.


Kaynak: www.anneyiz.biz

Hamileler de tatil yapabilir



Hamileyim deyip kendinizi kısıtlamayın! Uzmanlar güneşin fazla olmadığı saatlerde yüzmeyi tavsiye ediyor.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. İnci Öz, tatile çıkacak olan hamilelere, “güneşin fazla olmadığı saatlerde yüzmeleri, deniz ya da çok yoğun olmayan havuzları tercih etmeleri” konusunda uyardı.


İnci Öz, yaptığı açıklamada, gebelerin tatil için hava sıcaklığı ve nemin çok yoğun olmadığı, tam teşekküllü sağlık kuruluşlarına kolay ulaşılabilecek yerleri seçmeleri gerektiğini ifade etti.


Gebelikte tatilin, uygun ortam ve koşullar sağlanması halinde çok rahat geçebileceğini vurgulayan Öz, şu önerilerde bulundu:


“Güneşin fazla olmadığı saatlerde yüzün. Deniz veya çok yoğun olmayan havuzları tercih edin. Güneşte fazla kalmayın. Sabah erken ve akşam saatlerinde çok yorucu olmayacak şekilde uzun yürüyüşler yapın. Hayvansal ve bitkisel proteinler ile sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Az ve sık yiyin, günlük sıvı alımını da 3-4 litreye kadar artırın.”


İnci Öz, hamilelere, çok yoğun ve karbonhidrat ağırlıklı besinler ve aletle yapılan su sporlarından uzak durmaları uyarısında da bulunarak, yüksek koruma faktörlü güneş koruyucularının da mutlaka kullanılması gerektiğini söyledi.


Öz, tatile çıkmadan önce ve dönüşte yapılması gereken gebelikle ilgili değerlendirme ve tetkiklerin de aksatılmamasını önerdi.


Kaynak: Milliyet.com.tr

Mucize Yaratmak



Büyüyen bebeğinizle ilgili birçok mucize var. İşte bilmeniz gereken 14 gerçek…


1. Milyonda bir gerçeğini unutun çünkü bebeğiniz aslında çok daha fazla, tam 250 milyon spermden biri. Bu eşinizin vücudunda üreyen sperm sayısı. Sadece bir spermin bile yumurtayı döllemeye yettiğini biliyor muydunuz?


2. Hamileliğinizin 22. gününden itibaren bebeğinizin kalbi atmaya başlar. Kalbi sadece bir tohum tanesi büyüklüğünde olur. Hamileliğiniz süresince kalbi iki katı daha hızlı atmaya devam eder. Birinci trimester’ınızın sonunda kalbi dakikada 157 kez atar.


3. 6. haftada bebeğiniz büyümeye başlar. Yüzü ve üreme organları bir börülce tanesi büyüklüğünde olur.


4. 9. ve 12. haftalar arasında bebeğinizin saçları, kirpikleri gelişmeye başlar. Ayrıca bütün vücudunu kaplayan ayva tüyleri oluşur. Bu tüyler miniğinizin vücudunu sıcak tutmaya yarar.


5.13. haftadan itibaren başlıca organları şekillenmeye ve çalışmaya başlar. Ama ultrasona bakıldığında belki şaşıracaksınız, bebeğiniz hala yumruğunuz büyüklüğünde olur.


6. 17. haftadan itibaren bebeğinizin parmak izleri belirginleşir. Hayatı boyunca değişmeyecek olan parmak izine sahip olur.


7. 18. haftadan itibaren bebeğiniz karnınızın içinde takla atmaya başlar. Eğer bu sizin ilk bebeğinizse bu hareketleri rahminize doğru hissedersiniz.

8. Yoğun bir şekilde çalışan plasentanız kanın % 35′ini vücudunuza pompalar. Dakikada 500 mililitre kan pompalanır.


9. 20. haftalardan itibaren bebeğiniz günde üç yemek kaşığını dolduracak kadar idrar çıkarmaya başlar. Bebeğinizin idrarı yuttuğu amniotik sıvısından oluşur. Bu da günde 2 litreyi bulur.


10. 24. haftada bebeğinizin kulakları gelişmeye başlar. Rahmin içindeki ve dışındaki sesleri duyabilir. Ama özellikle sizin sesinizi duyar ve sesinizi duyduğunda sakinleşir.


11. Gözleri ilk kez 26. haftada açılır. Ama karanlıkta görebileceği çok fazla bir şey olmaz.


12. Üçüncü trimester’ınız boyunca bebeğiniz günde 1,5 gram kadar kilo alır.


13. 32. haftadan itibaren vücudunu oldukça hassas olur. Bazen acı bile hissedebilir.


14. Hamileliğinizin sonunda rahminizin normal şeklini alması için metabolizmanız hızla devreye girer.


Kaynak: www.motherandbaby.com.tr

Sezaryen Emzirme Süresini Etkilemiyor



Türkiye’de son yıllarda iyice yoğunlaşan sezaryen doğumun, emzirme süresini etkilemediği bildirildi.


BBC’nin yayınladığı habere göre, sezaryen doğumun emzirme süresini etkilemediği belirlendi. İki bin anne üzerinde gerçekleştirilen bir araştırma, annelerin emzirme süresini belirleyen asıl etmenlerin, etnik köken ve önceki doğumların sayısı olduğu ortaya çıktı.


BMC Pediatrics adlı uzmanlaşmış yayına göre, araştırma sezaryen doğumun ağrı kesici kullanımına bağlı olarak emzirmeyi aksatabileceği iddialarına karşı olarak, gerçekte emzirme süresine dikkate değer bir etki etmediğini gösterdi.


Bu arada, beyaz annelerin yüzde yetmişi, diğer etnik kökenlilere göre daha erken emzirmeyi bırakıyor.


En uzun süre emziren anneler Afrika kökenli ve Hintliler olurken, bunları Pakistanlı anneler takip ediyor.


Çok çocuğu olanlar daha çok emziriyor

Araştırmada, ayrıca üçüncü ve dördüncü bebeğini doğuran kadınların ilkini doğuranlara kıyasla daha uzun süre bebeklerini anne sütü ile besledikleri sonucuna ulaşıldı.


Haberde, araştırmacıların bebeklerin anne sütü ile beslenme oranının yüksek ve sevindirici olduğunu belirttikleri not ediliyor.

Bu arada, İngiltere Sağlık Dairesi, ilk 6 ay bebeğin yalnızca anne sütü ile beslenmesinin önemini vurguluyor.


Kaynak: iVillage Türkiye

Hamilelikte Röntgen Çekimi



Röntgen çekilirken, tedavi için ya da herhangi başka bir nedenle maruz kalınan radyasyon, gelişmekte olan fetus (anne rahmindeki bebek) için riskler oluşturur. Bu risklerin başlıcaları; doğum kusurları, büyüme geriliği ya da anne karnında ölüm olarak sıralanabilir. Fakat bu etkilerin ortaya çıkması veya şiddeti, alınan radyasyon dozuna bağlıdır. Radyasyona maruz kalmak yüzünden beyin ya da gözde ortaya çıkabilen bozukluklar genellikle 50 rad birimin üzerindeki dozlarda görülür.

Rad; radyasyonun dozunu tespit etmek üzere kullanılan bir ölçüdür. 50 rad ya da üzeri doz radyasyona maruz kalmak, çoğunlukla gebe kalındığı ve farkına varılmadan kanser tedavisi için radyoaktif madde kullanıldığında mümkün. Tanı koymak için çekilen röntgen sırasında hastanın karşılaştığı doz, çekilen film sayısına bağlı olarak 0.02 ile 5 rad arasında değişir. 5 rad’ın altında, herhangi bir hasar ya da büyüme geriliği oluştuğuna dair bir kanıt yok.

20 RAD ÜSTÜ TEHLİKELİ

Anne karnında radyasyona maruz kalmak, lösemi ve diğer çocukluk çağı kanser risklerini de artırabilir. Fakat bu konuda yapılan çalışmaların sayısı az ve bulgular da çelişkili. Genel olarak 5 rad’ın altındaki radyasyon alışları gebeliği sonlandırmak için bir neden olarak kabul edilmiyor. Tam olarak oluşabilecek hasar, radyasyonun dozu yanında ne zaman alındığı ile de yakından ilgili. Genellikle istenmeyen etkilerin görülebileceği bir eşik değerinden bahsedilebilir. Organların biçimlendiği hamileliğin ilk üç ayı içerisinde maruz kalınan 20 rad ve üzeri radyasyon, genel kabule göre fetusta hasarlara neden olabilen eşik değeri. Çoğu teşhis amaçlı röntgen çekimlerinde bundan çok daha az radyasyon açığa çıkıyor. Modern görüntüleme cihazları, özellikle bu konu göz önüne alınarak, düşük radyasyon üretmek üzere planlanıyor. Baş, boyun, göğüs, kol ve bacaklara yönelik röntgen çekimlerinde, fetus 1 rad’ın altında doz alır. Karna yönelik uygulamalarda ise bu doz yükselebilir.

ZORUNLUYSA ÇEKTİRİN

Gebeyseniz ya da gebe kalmayı düşünüyorsanız, zorunlu olmayan çekimlerden kaçınmanızda fayda var. Bazı uzmanlar, acil olmayan röntgen çekimlerinin, adet sırasında ve yumurtlama gerçekleşmeden önce yapılmasını öneriyor. Böylece; farkına varılmadan oluşmuş gebeliklerde riskin ortaya çıkmayacağı düşünülüyor. Bazı uzmanlar ise 25 rad’ın üzerinde radyasyon alınmış ise hamile kalmak için birkaç ay beklenmesini tavsiye ediyor. Genel olarak yapılması gereken; hamileliği sadece planlıyor olsanız bile kendinizi gebe kabul edip ona göre davranmak. Kendi sağlığınız için gereken acil uygulamalarda, bebeğinizi koruyacak kurşun gömleklerle riski azaltabilirsiniz. Karna yönelik görüntülemelerde ise ultrason gibi alternatif yöntemler kullanılabilir. Bunlara doktorunuzla konuşarak karar verebilirsiniz. Radyasyona maruz kalmış olmak, mutlaka gebeliği sonlandırmak anlamına gelmez. Bir genetik ve radyasyon onkolojisi uzmanı, size ne yapılması gerektiğine dair yol gösterecektir.

Kaynak: Uz. Dr. Eren Eroğlu

Bebeğin Görme Gelişimi Hamilelik Sırasında Başlıyor



Bebeğin görme gelişimi hamilelik sırasında başlıyor. Dolayısıyla kendi vücudunuzun bakımına hamilelik sırasında verdiğiniz önem, bebeğinizin göz ve beyindeki görme merkezleri dahil olmak üzere tüm bedensel ve zihinsel gelişimi için çok önemli.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanınızın gebelik esnasındaki beslenme ve destek ilaçlar ile nasıl dinlenmeniz gerektiği talimatlarını doğru bir şekilde uyguladığınızdan emin olmalısınız. Gebelik sırasında sigara ve alkol kullanımından kaçının. Bu maddelerin toksinleri ciddi görme sorunları dahil bebeğiniz için birçok başka problemlere neden olabilir.

Sigara dumanı potansiyel olarak insana zarar verebilecek yaklaşık 3.000 farklı kimyasal ve özellikle karbon monoksit olarak bilinen ölümcül bir toksin içerdiği için özellikle gebelik sırasında çok zararlıdır.

Hatta normal şartlarda sık kullanılan aspirin gibi ilaçlar bile hamilelikte risklidir. Zira doğum esnasında düşük doğum ağırlıklı bebeklere ve başka birçok probleme neden olabilir. Düşük doğum ağırlığı bebeklerde görme problemleri riskini artırmaktadır. Gebelikte annenin geçirdiği kızamıkçık gözlerde hasarlara yol açmaktadır.

Doğum Sonrasında Görme Gelişimi

Doğumdan kısa bir süre sonra, doğum ve çocuk doktorları bebeğinizin gözlerini doğuştan katarakt veya diğer ciddi yeni doğan göz sorunları açısından kısaca incelerler. Her ne kadar bu tür göz problemleri nadirse de bunların erken tespiti ve tedavileri çocuğun görme gelişiminin düzgün tamamlanabilmesi için önemlidir.

Bebek doğar doğmaz, antibiyotikli bir göz merhemi genellikle yeni doğanın gözlerine doğum kanalından bulaşabilecek bir bakteri enfeksiyonunu önlemek için uygulanır.

Doğumdan hemen sonra, bebeğiniz sadece siyah beyaz ve gri tonlarında görür. Görmeyi kontrol eden retina ve beyindeki sinir hücreleri tam olarak gelişmemiştir. Ayrıca yenidoğan bir bebeğin gözleri yakın nesneler üzerine baktığında odaklama yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle yakına baktığında, özellikle sizin yüzünüze odaklanmıyormuş gibi hissederseniz sakın endişelenmeyin. Bu durum sadece zaman alır ve düzelir.

Bu görsel eksikliğe rağmen, araştırmalar doğumdan birkaç gün içinde bebeklerin annelerinin yüzlerine bir yabancıya bakarmış gibi baktıklarını göstermektedir. Araştırmacılar bebeğin annenin yüzündeki yüksek kontrast hatlarını (yani saç ve yüzün birleştiği sınırlar gibi) tercih ederek baktıklarına inanmaktadırlar. Bu çalışmalar, eğer annenin başına bone veya eşarp gibi sınırları maskeleyici başlıklar takılırsa, bebeğin annenin yüzüne bakma tercihinin ortadan kalktığını göstermektedir.

Bu yüzden yeni doğan çocuğun görsel etkileşimi teşvik etmek için saç stilinizi aynı tutun ve görünümünüzü değiştirmekten kaçının.

Yenidoğan bebeğinizde fark edeceğiniz en önemli şey gözlerinin ne kadar büyük olduğudur. Bunun nedeni bebeğin gelişiminin başından aşağı doğru olmasıdır. Doğumda, bebeğin gözleri zaten erişkindekinin yüzde 65’i boyutundadır.

Kaynak: www.anneyiz.biz